Sadece iş kazalarında değil, koltuk hastalığında da dünya lideriyiz. Kendimi bildim bileli bu ülkede o kadar iş kazası, maden kazası yaşandı ki; bir tane istifa eden onurlu bir bürokrat, onurlu bir politikacı görmedim. Çok uzağa gitmek istemiyorum. Soma'da 301 işçi madende can verdi. Bir tane istifa yok. Aksine sorumlu bürokratlar terfi ettirildi. İşçilerin yakınları tepki gösterince bir de dayak yediler...

**

Ermenek'te 18 işçi maden ocağında sular altında kaldı. İki gün sonra 18 mevsimlik işçi Isparta'nın Yalvaç ilçesinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybetti. Her iki kazada da ihmal vardı. Ama kimse sorumluluk almadı. Kimsenin kellesi gitmedi. Ölen ölsün, kalan sağlar bizimdir mantığıyla tam kadro cenaze namazına katıldılar. Sağ olsam gelmez idin, öldüm yasa mı geldin?...

**

Geçen yıl Güney Kore'de feribot kazası oldu. 188 kişi hayatını kaybetti. Güney Kore Başbakanı Chung Hong-Won, kazayı önleyemediği ve hükümeti kaza sonrası yeterince hızlı hareket etmediği için, feribottaki yolcuların ailelerinden özür diledi. Chung, "Kayıp ailelerinin çığlıkları yüzünden hala geceleri uyuyamıyorum" diyerek, görevinden istifa etti...

**

Onurlu ve şerefli siyasetçilerin ülkesi Japonyoa, Harakiri (Japon intiharı) kültürüyle de dikkat çekiyor. Bizim gibi "dört dörtlük" Müslüman da değiller! Bildiğiniz putperest, inançsız bir halktır Japonlar. Japonya Tarım, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 2005 ofis giderlerinin 48 bin dolar olması nedeniyle dikkat çekti. Japon Bakan Toshikatsu Matsuoka, Mayıs 2007′de, Parlamento’nun sorgusuna saatler kala, kendini asarak intihar etti.

**

Japon Tarım Bakanı Takehiko Endo, göreve geldikten 8 gün sonra, yasal olmayan şekilde 1999 yılında edindiği 9 bin 900 dolar açığa çıkınca istifa etti. Adamcağız yaptığı hırsızlığı gururuna yediremedi ve istifa etti. Engellemeseler intihar edecekti! 700 bin TL'lik saatin yanında 9 bin dolar devede kulak kalıyor...

**

Depremler ülkesi Japonya'da 8 şiddetinde depremler olmasına rağmen bir tane bina yıkılmıyor. Ama depremle beraber gelen tsunamiye karşı yapacak birşey yoktu. Japonya Başbakanı Naoto Kan, Mart 2011′deki büyük Japonya depremi ve deprem nedeniyle oluşan nükleer sızıntı krizlerini iyi yönetemediği eleştirileri üzerine istifa etti...

**

Fransa’nın eski başbakanlarından Pierre Beregovay’ın asıl mesleği elektrikçilikti. Paris’te alacağı ev için parası yetmeyince bir işadamı arkadaşından borç istemişti. Arkadaşı, ‘arkadaşlık öldü mü’ diyerek Pierre’e faizsiz borç vermişti. Bir gazete, ‘Faizsiz borç alınamaz. Bu vergi kaçakçılığıdır’ yorumunu yapınca, Fransız Başbakan Pierre Beregovay, 1993’te intihar etti...

**

İntihardan söz açılmışken, bir örnek de Norveç’ten vermek istiyorum. Dünyanın en zengin ve yaşam standardının en yüksek olduğu ülkelerinden biridir Norveç. Norveç'in eski Sağlık Bakanı Tore Toenne hakkındaki yolsuzluk söylentileri çıktı. Toenne, kendisine iftira atıldığını ve bunu hak etmediğini anlatan bir mektup yazdıktan sonra Aralık 2002’de hayatına son verdi...

**

Fransa Maliye Bakanlarından Herve Gaymard ve eşi bakanlık lojmanını küçük buldu. Bir süre sonra da hanımefendinin istediği bir eve taşındılar. Fransız medyası boş durmadı. ‘Ev hem büyük hem de kirası fazla’ diye yazdılar. Size ne kardeşim demek varken, Bakan Herve Gaymard, Şubat 2005’te onurlu bir şekilde istifa etti.

**

Japonya'da pirinç çok sevilir ve tüketilir. Muhalefet, ilaçlı ve küflü pirinçlerin, aralarında huzurevleri ve okulların da bulunduğu kuruluşlara satıldığını öğrenince, ‘Alçak’ gazeteler de işin üstüne gitti. Tarım Bakan Seiiçi Ota, gururlu ve onurlu adam. ‘Bozuk pirinç skandalının toplum için ciddiyetini anladım’ diyerek 19 Eylül 2008’de istifa etti. Konya'da ise 2008 yılında millete küflü pirinçleri yedirenler, hiçbir ceza almadan yırttı. Pişkin pişkin görevlerine devam ettiler...

**

Danimarka'ya bağlı özerk Grönland Adası Başbakanı Hammond, kamu bütçesinden yaptığı özel harcamalar nedeniyle başlatılan soruşturma sürerken istifa etti...

**

Baltıkların genç ülkesi Letonya'nın başkenti Riga'da 2013'te bir süpermarketin çatısının çökmesi sonucu 54 kişi hayatını kaybetti. Letonya Başbakanı Valdis Dombrovskis, olayda hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen görevinden istifa etti...

**

Dünyanın her yerinde böylesi katliamların ve yolsuzlukların en basit bedeli istifadır. Son 10 yılda iş cinayetleri sonucu ölen işçi sayısı 5 bine yaklaşıyor. Bunca işçi ölümü istifalar için yeterli değil mi? "İntihar" edin, "Harakiri" yapın filan filan demiyoruz. Allah'ın verdiği canı Allah alır. Bu ülkede istifa kültürü oturmadıkça daha çok canlar gidecektir.

**

300 kişi ölüyor. Bakanlar istifa etmediği gibi en kıytırık müdürler hatta müfettişler bile görevlerine devam ediyor. "Putperest" Japonlar ve Koreliler kadar bile onurlu değilsiniz, "Gavur" Fransız, Danimarkalı ve Letonyalı kadarda mı dürüst değilsiniz?