Hamd Nedir?
Hamd, medh, sena, arz ve şükran demektir. Hamd, Allah’ın fiiline ve tasarrufuna razı olmaktır. Hamd, kaza ve kadere inanmaktır. Hayrın Allah’tan, şerrin insanın kendi fiilinden kaynaklandığını tasdik etmektir. Hamd, bütün nimetlerin Allah’tan geldiğine inanıp gereğine göre amel etmektir.
Hamd, lisan, kalp ve fiil ile yapılır. Yani dil, kalp ve fiil ile yapılır. Fiilden maksat, uzuvların yaratılış gayesine uygun bir şekilde görevini icra etmesidir. Yani haramlardan uzak tutulmasıdır. Allah (c.c.), bütün hamd ve şükürlere müstahaktır. Çünkü O, on sekiz bin âlemin sahibi, onların işlerinin yaratıcısı, düzenleyicisi ve sayısız nimetlerin sahibidir. O’nun rahmeti dünyada ve ahirette geniş ve daimidir.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Allah’ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız. Hakikaten Allah çok bağışlayan pek esirgeyendir.” (1)
Bu ayeti kerime, insanı düşünme ve tefekkür etmeye yönlendirmekte ve bu sayede onun olgunlaşmasını sağlamaktadır. Çevremize ve kâinata bir göz attığımız zaman sayısız nimetlerle karşı karşıyayız. Hangi birini sayalım. Hava, su, ateş toprak v.s. Kevnî ve kavlî âyetlerin tümü insanın düşünmesi, tefekkür etmesi ve olgunlaşması için vardır. Kalp gözü açık olan, gözü gören ve kulağı işiten bu ayetleri kavrar ve adım adım kemale erer.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” (2)
Bu gafillerden olmamak ve bunların durumuna düşmemek için Allah’a ne kadar hamd etsek ve ne kadar şükretsek azdır. İnsanların ekseriyeti, kevnî ve kavlî ayetleri idrak edemedikleri, onların mana ve önemini kavrayamadıkları için şükretmemektedirler. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “…Ey Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır!” (3)
Hamd şükrün başıdır, yani bütün nimetlerin Allah’tan geldiğine inanıp gereğine göre amel etmeyen kimse Allah’a şükretmemiş olur. Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurur: “Hamd şükrün başıdır, Allah’a hamd etmeyen kul O’na şükretmemiş olur.” (4)
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz diğer bir hadis-i şeriflerinde ise şöyle buyurur: “Hamd ile başlanılmayan her iş eksiktir (yani bereketsizdir.) (5)
Bu sebeple bir işe veya duaya başlarken besmele, hamdele ve salvele ile başlamak gerekir. Aksi halde başlanılan her iş ve her dua eksik olur, bereketsiz olur, dua Rabbimizin katına yükselmez. Ulemamız dersine besmele, hamdele ve salvele ile başlardı ve bunu hiçbir zaman ihmal etmezdi.
Hamd ve şükür, nimetin kadrini bilmek demektir. Bir insanın yaptığı iyiliğe karşı teşekkür etmeyen bir kimse, ekâbirliğinden, enaniyetinden ve hodkâmlığından dolayı teşekkür etmemektedir. Aynı sebepten dolayı bu kimse Allah’a da şükretmez. Onun için Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, şöyle buyurur: “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah'a da şükretmemiş olur. (6)
Bu durumda besmele, hamd ve şükrün anahtarıdır. Yani besmele ile yapılan iş Allah rızası için yapılacağından dolayı insandaki kibir, enaniyet ve hodkâmlık ta yok edilmiş olur. Başka bir deyişle kalplerin üzerindeki perdeler açılmış olur.
----------------------
1) Nahl,16/18.”
2) A’raf, 7 /179.
3) Sebe, 34/ 13.
4) El- Münavi, Feyzü’l- Kadir Şerhu’lcâmiu’ssağîr, C.3, s.418, Hds. No: 3835”
5) El- Münavi, Feyzü’l- Kadir Şerhu’lcâmiu’ssağîr, C.5, s.13, Hds. No: 6283.”
6) Ahmed. b. Hanbel, Müsned, C,3, s.32.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.