Hak helalliği
Günümüzde her yapılan işte her icra edilen davranışta eskiye oranla bir bozulma olduğu muhakkak. İnsanlar yaptıkları işleri tam mânâsıyla değil şöyle ucundan, kıyısından tutarak eğreti bir şekilde yapıyorlar. Bâzen de ‘mış’ gibi görünüyorlar. Böylesi bir kırılmadan temel inanç değerlerimiz de nasiplendi. Bugün içi boşaltılan ‘hakkını helal et’ değerimizi yazalım istedik, sevgili okurlar.
Yaşadığımız hayatta en zor iş ‘insan iletişi’ desek abartı olmaz. İnsanlar birbirleriyle olan ilişkilerinde genelde kendi menfaatlerine göre bir çizgi izliyorlar. Menfaate ters bir davranış olduğunda ya yüzüne derhal ters sözler ediliyor ki bunun neticesinde pek uzlaşı çıkmıyor, iş münakaşa belki de kavgalara kadar varıyor. Ya da arkadan konuşuluyor. Arkadan konuşma işi dikkat edin, o kadar sık ve farkında olmadan yapılıyor ki oysa bunun vebâli çok büyüktür. Meselâ; bir mağazaya girdiniz alacağınız şeye olduğundan yüksek bir fiyat söylendi, ne yaparsınız? Ya çok yüksek olduğunu doğruca söylersiniz ki ucundan sizi rahatsız eden bir durum çıkar ya da mağazan çıkıp, ‘adam amma da yüksek fiyat koymuş, ne sahtekarlıklar döndürerek köşeyi dönüyorlar’ gibisinden laflar ettiniz, diyelim. Veya başka bir olay, densiz bir davranışla karşılaştınız ve o kişiyi hiç tanımıyorsunuz arkasından dediniz ki; ‘hay geri zekâlı’ ‘delimidir ne?’ ‘Ukala sen de’ ‘Ne yalancı be!’ gibisinden sözler ettiniz. Bunlar her gün her gün yapılan olağan davranışlar. Yapmayan var mı bilmem? İşte böylesi tekrarlanan durumlar peşi sıra ‘kul hakkı’nı berâberinde getiriyor.
Bir zamanlar Konya’da değerli bir ilâhiyat profesörü büyüğümüze konuyu sormuştum; ‘hocam bunları yapmayan var mıdır acaba her biri kul hakkı gerektiren sözler’ dediğim de; ‘Haklısınız, hiç dikkat edilmiyor. Demişti. Sanırım böylesi dikkati ancak mürşidi kâmiller gösteriyordur. Bir de dikkatli Müslümanlar. Onlar da ne yazık ki, pek kalmadı. Değerlerin içinin boşaltıldığı bir devirde herkes birbirine baka baka davranışlarımıza menfi değerler yerleşiyor.
Arkadan konuşarak birbirlerinin hukûkunu çiğneyen insanların güzel dînimizce iç muhasebe yaparak, Cenâb-ı Hakk’tan korkarak ‘Hakkını Helal Et’ deyip kişilerle arasındaki hesâbı ahrete bırakmadan dünyâda çözmelidir. Çünkü Allah Teâlâ, kıyâmet gününde müminlerin huzûruna ‘kul hakkı’ ile gelmemesini, hak sâhibi onu affetmedikçe kendisinin de affetmeyeceğini, bildiriyor. Rabb’imiz kullarının her türlü hak gaspından uzak durmayı tembih ediyor. Bu husus insan ilişkilerindeki pek çok aksayan konuyu kapatan, yaraları tâmir eden ehemmiyetli bir dayanak noktasıdır. Ancak bugün her konuda suiistimaller yaşandığı gibi bahsettiğimiz hususta da küçücük bahânelerle genelin hakkına giren ve bunu hep tekrarlayan kişiler bu şekildeki davranışlarıyla helalleşme kavramına zarar veriyorlar.
Yanı sıra güyâ ‘helallik’ kavramına önem verdiğini göstermek adına gayrı ciddi bir ağızla bilhassa da toplu ortamlarda, ‘Ya hakkında şunları şunları söyledim, kusura kalma, senin malını söylemeden birkaç kez kullandım, arkandan konuştum, çocuğun hakkında şöyle söyledim… Hakkını helal et.’ Diyenlere rastlıyoruz. Bir defa bu kişi hem hakkında konuştuğu kimse hem de o toplumdaki kişiler arasındaki itibâr ve güvenini kaybetmiş olur. Yanı sıra bu davranışla helalleşme kavramının içini boşaltmış olur. Acaba bunun farkında mıyız? Helallik istenince sanki hemen o yapılan hatâlı davranış kapanacakmış gibi işi geçiştirmek adına icra edilen bir şeydir bu. Unutulmasın ki genele rahatsızlık veren yanlışlar, küçük de olsa insan üzerinde iz bırakır. Ve bu hassâsiyete sâhip olamayan kimseler nazarında helalleşmenin değerini düşürür. Sökülen çivi gerisinde iz bırakır.
İlâveten göz göre göre kalp kıran, kul hakkına giren pek çok insan var. Ancak bu kişiler konumları gereği bâzen işveren, âmir, aile reisi olunca yaptıkları hatâlar perdelenebiliyor. Onunla ilişkide olanlar mecburen yaptıklarına katlanmak, boyun eğmek zorunda kalıyor ve haklarını helal etmiş gibi davranabiliyorlar. Böylesi samimiyetten uzak sırf gösteriş olsun diye sarf edilen, ‘Hakkımı helal ettim’ sözleri doğrusu mânâsını yitiriyor. Neticede davranışlar eskisi gibi olmuyor. Ayni zamanda hatâda tekrar da, samimiyetsizlik göstergesidir.
Fakat yaptığı yanlışlıktan hakikaten pişmanlık duyan, hâlis niyetlerle helalleşmek isteyen kişiyi geri çevirmek, ona kin gütmek de doğru bir davranış değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.