Gizli sevdim!
Şehirde dün yağmur vardı... İnce ince yanaktan süzülen gözyaşı gibi... Çocukluğumdan beri gizli-gizli severim yağmuru...
***
Gönüllere verdiği tatlı hüzün hep mest etmişdir beni... Ama hep gizli saklı yaşardım yağmur çoşkusunu...
***
Yağmur yağarken, annemin hüzün dolan çehresinden, saklardım sevincimi...
***
Biz çocukken, yağmur yağardı... Seller akardı... Çılgın gibi yağmur altında tepinirken, pencere silüetlerinin arkasında, gizemli Arap Kızı bize mi bakardı?
***
Ellerimizde tepsiler, “Yağmurluk” toplardık... Yağmur eğlenceydi...
***
O soğuk havada sığınılan küçücük bir “Gayıt evinde” (Kiler) malzemelerini yağmur altında konu- komşudan topladığımız “Yağmurluk Pilavı” nın buharında ısınırdı yürekler...
***
Yağmuru çok severdik... Ama gizlice...
***
Uzun kış gecelerinde anlatılan “Korkulu Anadolu Masalları”nın yaklaştığının habercisiydi yağmur...
***
Yağmur yağardı... Seller akardı... Annem pencerede hep ağlardı...
***
Onu üzmemek için, bizde yağmuru sevmez gibi yapardık... “Tüh nerden çıktı şimdi bu yağmur?” diye annemize yalandan arka çıkardık...
***
Ama o arkasını döndüğünde sokaklara çıkar, avazımız çıktığı kadar bağırırdık; “Yağmur yağıyor... Seller Akıyor... Arap kızı camdan niye bakıyor?
***
Bilemezdik, ama bize sınırsız eğlence gibi görünen yağmur, Arap Kızı'na hep yasaktı sanki... Tekerleme de, o hep hüzün içinde camdan bize bakardı...Aynı annem gibi...
***
Yağmur yağdı mı, dünyanın en “Kazak Erkeği” rahmetli babam, anneme karşı hep daha mahçup olurdu... Onun sızlanmalarına hep makul olurdu... Kazaklık gider, o heybetli adam süetere dönerdi...
***
"Gökyüzü delindi sanki" diye mahcup mahcup kendi kendine konuşurdu... Oysa delinen tek yer, evin damıydı...
Yağmur yağardı... Biz onu gizli-gizli severdik...
***
Evimiz kerpiçten, iki oda bir mabeyn 'Dede Mimarisi'yle' yapılmış küçücük bir fakirhaneydi...
***
Her yağmurda, damımız ile birlikte annemin göz yaşlarıda akardı... Halıların üzerine konulan küçük taslara düşerdi damdan damlalar...
***
Bazen derin, korku dolu, Arap kızlı rüyalarımızın üzerine damlardı yağmur... Gece yarısı uyandırılır, “Çocukların üstü akmış” sesiyle başka bir kuru köşeye kıvrılırdık...
***
Yağmuru çok severdik... Ama annemizden hep gizli...
***
Dün yine yağmur yağdı...
***
Toprak yağmurla birlikte yine mis gibi koktu...Derin derin içime çektim o kokuyu...
***
Annemin hüznünden mi gelir bu koku, şehidinin gül teninden mi, yoksa evliyaullahın gülşeninden mi?
***
Konya semaları hüzünlü bir ağıta durdu dün... İçten, yanaktan süzülür gibi ince ince yağdı rahmet...
***
Musalla Mezarlığı ve Üçler'e öyle bir ahenkle indi ki; hüzünlü sesiyle ölmekten yorulmuşları teskin ediyordu sanki...
***
Babam geldi aklıma...
***
Yine 'üstü akıyor' diye acıyla güldüm...Yağmurla birlikte uzun uzun toprağa bende damladım...
***
Biz yağmuru bile gizli sevdik!