Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Gaziler’de muhteşem Cumhuriyet Bayramı Töreni

Gaziler’de muhteşem Cumhuriyet Bayramı Töreni

Yaşantımdan inciler anlatımına devamdayız.

Küçük yaşlarındaki oluşumlardan ikisini iletmiştim bu günde 2.5 ve üç yaşımda olanları da anlatmak isterim.

***

1932 yılı içinde ve yaşım 2.5 civarı babam elimden tutup köyün muhtar odası önündeki alana götürdü.

Resimde gördüğünüz gibi çam dallarından büyük ve yemyeşil bir merasim kemeri yani tak yapılmıştı.

Tabii küçük yaşta ne olduğunu pek bilmeden gittim. Resimde gördüğünüz gibi babam Muallim Hasan Hüseyin tarafından tanzim edilen Cumhuriyet Bayramı törenine gelmiştik.

gazilerde-cumhuriyet-bayrami-töreni.jpg

Çekilen resimde resmin solunda ayakta duranlar arasında babasının elinden tutmuş şapkalı küçük çocuk bendeniz, ayakta olan babam Muallim Hasan Hüseyin, yanında Aladağ Nahiye Müdürü  ve Gaziler, Yelmez ve Aladağ (Bademli) köylüleri olarak, hepimiz objektife bakmaktayız

***

Tabii o zaman belleğim yeni çalışmaya başladığından gördüklerimi anlatabilirdim.

Merasim kemeri yani tak yapımını bizzat babamın uğraşısı ile meydana getirilmiş.

Davet edilen Nahiye Müdürü ve komşu köylerden bile gelenler olmuş.

Ya ikinci bir resim vardı onda görmüştüm ki mevcudu yok veya bu resimde pek görünmüyor.

Tak’ın üstünde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, Başbakan İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Paşa’nın okuldaki askerî elbise ve üniformalı resimleri bulunmakta ve yine resimde görüldüğü gibi en sağda bayrağımız yanında CHP bayrağı ve altı ok yazısını havi levha bulunmakta. Resim net olmadığından zor okunan ve beyaz olarak görülmekte

***

Halk çoğunlukta. Bunların arasında bir erkek ve birde kadın çarşafı giymiş kadın rolünde kimse bulunuyordu.

Bunlar komedyenler gibi konuşmalar ve bazı oyunları ile halkı eğlendiriyorlardı.

Halk neşe ve eğlence içinde idi. Köy oyunları oynadılar.

Öyle bir tören hazırlayıp Cumhuriyet Bayramı töreni yapılmasına vesile olan babama, Nahiye Müdürü takdirlerini söylemekle kalmamış, Kaymakama da telefon ederek onunda babamı tebrik etmesine vesile olmuştu.

Bu arada şunu belirtmek isterim. O şenlik içinde kutlamayı o yıllar ve sonrası şehirlerdeki resmigeçitler haricinde göremedim. Belki başka vilayetlerde olabilmiştir. Tabii görmem imkânsız.

***

 Resim net olmasa da yine de. Köy evlerinin yapıları ne durumda olduğu görülmekte

Duvarlar tamamen taş örgü ve dış cepheleri sıvasız pencere yerine bir deliğe cam raptedilerek evin ışığı sağlanmakta. Birkaç varlıklının evinde pencere bulunmakta idi.

Resimde en üstte hayal meyal okul, alt tarafında holü geniş açıklıklı bir ev onun altında holü az açıklıklı ev ki benim düştüğüm yer.

Evlerin iç kısımları sıvalı olmakta. Ocak ateşi, rüzgâr bastırıp tütünce. İslenmeler mevcut.

Aydınlatma çoğunlukla küçük, koni gibi bir tenekeden yapılmış içine bezir yağı konmuş ince bir fitil yanarak ışık vermekte. Yine birkaç varlıklıların gazlı petrol lambası var durumda.

Çoğu tek oda veya iki odalı evler. Bazı evlerin altında karakeçiler için kapalı yer olmakta.

***

Köyün hayli hanesi nakit üzerinde sıkıntılarını haftada bir merkebi ile gelen Çerçilere…

Kuru fasulye, patates mercimek ve bilhassa bol bulunan kuru kara üzüm vererek almak istediğini alabilmekte.

Ekmek maalesef yok ve bilinmez. Tamamen bizim yufka dediğimiz onlarca şepit denilen şepitler ocak ve saç üzerinde çokça yapılır, bir hafta kadar ekmek vazifesini gidermiş olurdu.

Ha unutmayayım şepitler de diğer hamurlarda buğday unu ile değil. Ufacık yuvarlak deneli darı unu ile yapılırdı. Çünkü buğday genellikle ekilmiyordu.

***

Geçen yazmıştım evlerin tuvalet yerini. Okuyucum telefonla bildirdiğine göre anlayamamış açıklamamı istedi.

Anlayamamış olanlar için biraz daha genişçe anlatayım. O tuvaleti havi bir evin resmi kameramda var ama oradan nasıl resim yapılabilmeyi bilmiyorum. Öğrendiğimde sizlere sunarım.

Birer metre ebadında tahta ile çevrili üstü kapalı. Tuvaletin işlem yeri her evin dış duvarında veya evin dışında…

Altı ya tamamen açık ve boş olup bulunmakta veya 30’şar santimlik tahtadan yapılmış boru gibi akma yeri olsa da. Onun da altı açık olmakta.  Altında fosseptik veya açılmış kuyu bulunmamakta.

İyi bir hal değildi ama insanlar alışmış normal buluyordu.

Babam bu halin giderilmesi için hayli uğraş verdi. Hepsini tahta boru yaptırıp altlarına kuyu kazdırmaya muvaffak olmuştu.

***

Makale yerim dolmaya yaklaşıyor. Son olarak üç yaşımda olan, hâlâ çözemediğim bir olay olmuştu anlatayım.

Malumunuz bu köylerin doktor görmesi imkânsız. Şehire hayvanla giden de çocuklarını götürmezler.

***

Yıl 1933 beş, altı yaşlarında üç dört kız çocukları ile oynuyoruz.

Ben öğretmen çocuğuyum ve şehirliyim ya…

Doktorun hastaya bakma oyunu yapmak isteyip beni yatırdılar.

Birisi gelip karnımın üzerine eli ile basımlar yapıp bunun karnı ağrıyor kahve pişirip içirelim dediler.

Ve nakarat söylediler…

Ahmedefendi, Yelmezden (köy adı) geldi.

Kahve tükendi.

***

Yıllar sonra bu aklıma geldikçe nasıl olur? Bu çocuklar doktor görmedi okula daha gidip okumadı…

Nereden biliyorlar bir doktorun karın kontrolünü ve hasta olunduğunu.

Sizler ne dersiniz bilemem.

Gelecek hafta devamda inşallah buluşmak üzere…

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi