Kerem İşkan

Kerem İşkan

Kıble mi, yürek mi..?

Kıble mi, yürek mi..?

Mahallede biri hacdan yeni dönmüş…

Akrabası da ‘Hac mübareğine’ ziyarete gitmeyi kararlaştırmış

Kulağı ezandan, alnı secdeden bi haber Arnavut asıllı komşusunu da ‘belki uyanışına faydası olur’ kabilinden yanına ziyaret için davet etmiş… 

Arnavut komşu; “Ben orda ne yapacağımı bilemem, orada rezil olmayayım…” demiş…

***

Diğeri başlamış anlatmaya;

“İkramlar olacak, sadece zemzem çıkarıldığında kıbleye dönüp bir dikişte içileceğini...” söylemiş…

Ziyarete gitmişler, ev ziyaretçilerden çok kalabalık…

İkramlar demir kupalarla geliyor…

***

İlk olarak ev sahibi çay çıkarmış ikrama…

Arnavut, yanındakini dürtüp;

''Ayo çay'' diye Arnavutça sormuş… “Ayo çay…” demek Arnavut lisanında “Bu o mu ?” demek... Yani, gelen zemzem mi manasında…

Komşusu da çayı görünce; “Çay, çay...” diye Arnavut’a cevap vermiş…

***

Arnavut elinde tuttuğunun zemzem olduğunu sanarak heyecanla ayağa fırlamış, kıbleye yönelmiş… Şaşkın bakışlar arasında yüksek sesle besmele çektikten sonra bir dikişte yuvarlamış sıcak çayı…

Gözleri dışarı fırlamış, damağı kavrulmuş ancak belli etmemeye çalışarak;

''Hey Maşallah, mübarek Mekke’den gelmiş, hala soğumamış beaaa…”

***

Niye anlattık bunu?

Tabii ki,  içinde bunaldığımız günlerle alakalı…

***

At izinin, it izine karıştığı, gündemin çorbaya döndüğü, asıl sorun ve meselelerin araya kaynayıp gittiği şu ortamda, birileri dünyevi ihtiraslarını, dine (!) uydurarak yuvarlayı-yuvarlayıveriyor önümüze…

Gönlüne zerre dokunmamış, sadece ağzının içinde dünyevi kazanç adına gevelediği değerlerle MEDENİYET TASAVVURU yapan tipleri gördükçe bu Arnavut aklıma geliyor...

***

Güya; her alanda hep kazanıyoruz

Ama elimize, avucumuza baktığımızda, ortada bir şey olmadığı gibi, geçmiş kazançlarımızın da avcumuzdan uçup gittiğini görüyoruz…

Tuhaf;

Bu kadar kazanca rağmen, niye sürekli zarar ettiğimizi sorgulayan bir tek kişi yok?

İçinde bulunduğumuz zamanlar;

Zâhir* de kazandığımızı zannettiğimiz şeylerin tümünü bâtında** nasıl kaybettiğimizin bir göstergesi gibi…

***

Arnavut misali i kıbleye dönmemize rağmen yüreğimizde serinlik yerine, kor ateşler yanıyorsa ya kıble de ya da yürekte bir sorun var demektir…

Sizce hangisi?

Kıblemiz mi bozuldu, yüreklerimiz mi?

 

* Bu gözümüzle gördüğümüz her şey, "zâhir" kelimesi kapsamına girer…

** “Bâtın”, bu göz ve kulakla, beş duyuyla algılayamadığımız her şey demek…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi