Gaye
Hamd Alemlerin Rabbine, salât ve selâm Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) aline ve ashâbına olsun.
Yaratılmışların başına istisnasız gelen 2 olay vardır. Birisi doğum, diğeri de hiç şüphesiz ölümdür.
Dünya hayatı dediğimiz şey bu iki mutlak olaydan ibarettir. Ölümü inkar eden birisini bulamayız. Muhakkak bu dünya hayatında uzak yakın birilerini gerçek hayata, ebedi aleme uğurlamışızdır.
Kişinin doğumu ve ölümü arasındaki zamana hayat diyoruz. Peki biz bu hayata ne için geldik?
Yalnızca şu geçici hayat için mi buradayız?
İnsanları diğer canlılardan ayıran özellik diğer canlılarda bulunmayan akıl ve iradedir. Allah insanlara bu kabiliyeti bahşetti. Bu iki nimet sayesinde insanoğlu tercih yapabilme ayırt edebilme yeteneğine sahip oldu.
İyi-kötü davranışlar, güzel-çirkin olaylar doğrular ve yanlışlar ortaya çıktı ve insan bunların arasında tercih yapabilme imkanı buldu.
Tercih yapabilme kabiliyetinde olan insanoğlu iyi ya da kötü bir tercih yaptığında bu tercihi neden yaptığı da amacı oldu.
Bizleri yaratan, yaşatan Allah (c.c), bizleri yönetmek için de insanlar ve toplumlar için en ufak detaylarına kadar kurallar koydu.
Neyi tercih edeceğimizi, bu tercihi nasıl ve niye yapacağımızı bize bıraktı. Bu nedenle yaşadığımız dünya hayatı seçimler yapabildiğimiz için bir imtihan dünyası olduğunu kanıtlamış oldu.
Yüce Allah bizleri neden yarattığını şöyle bildirmiştir: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat/56)
Yaratılış gayemiz bu ayette açıkça bildirilmiştir.
Fıtratın bozulması için yoğun mesailer harcanan günümüzde insanın doğru bir düşünce içerisinde bulunması bile çok zor hale geldi.
Durum böyle olunca ne için yaşadığını bilmeyen, bunu düşünmeye fırsatı olmayan, ne için yaşadığını bildiği halde şu üç günlük dünya hayatını ebedi ahiret hayatına tercih eden insanlar ortaya çıktı.
Mezarlıklarda bile kişi tefekkür edemez hale geldi. Yakını öldüğü zaman bile 1-2 gün yoğun olarak etkilendi. 1 ay geçtiğinde hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etti.
İbret alınacak, nasihat alınacak en büyük şeylerden biri olan ölümden bile nasibi olmadı.
2 metrelik bir yere gireceğiz. Yalnız başımıza, çulsuz bir şekilde. Orada gücümüz, otoritemiz, sevdiklerimiz ve mallarımız olmayacak. Kendimize gelelim. Yaşantılarımızı, yaptığımız işleri hatta ibadetleri bile ne için yaptığımızı tefekkür edelim.
Yaptığımız işleri ve ibadetleri yalnızca Allah’ın rızası için yapalım. Hayatımızı da yalnızca O’nun rızasını kazanabilmek için yaşayalım.
Doğum, ölüm ve dünya hayatı insanın başına bir kez geliyor. Pişman olanlardan olmayalım.
“De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’âm/162)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.