Fitne Üzerine
Fitne, lügatlerde “İntihan, deneme, ayartma, azdırma, baştan çıkarma, karışıklık, kargaşa, fesat, ara bozma, bozgunculuk, küfür, azgınlık, sapıklık, belâ, musibet, sınama, öldürme, savaş, dedikodu, delilik, âfet, tasa, keder, zahmet, eziyet, dert, nifak, ikilik, sosyal anarşi. Fitneye sebep olacak kadar güzel kadın, dilber, fettan” olarak yer almakta.
İlmî ve İçtimâî (sosyal) bir simge olarak fitne, “bir madeni (altın ve gümüşü) eritmek için ateşe atmaktır. Onun iyisini kötüsünden ayırıp asıl lüzumlu olan cevherini elde etmek için ateşten geçirmektir.”
“Fitne, meşruluk ölçülerinden uzaklaşarak günaha düşmek, çirkin işlerle meşgul olmak, kadınların hilesine uğramak, şeytanın tuzağına düşmektir.”
“Fitne, mal ve mülke, evlâd ve iyâle düşkünlükten dolayı imtihana uğramaktır.” “Mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir fitnedir.” (Enfal, 28)
“Fitne, insanları görüşlerinden, iman ve itikatlarından caydırmak için, itaât ve ibadetten alıkoyup isyan ve küfre girdirmek için yapılan baskılar ve işkencelerdir.” Günümüzde bu tür fitneler Doğu Türkistan’da, Filistin’de, Yemen’de ve dünyanın diğer ülke, bölge ve coğrafyalarında görülmektedir.
“Fitne, insanın kalp ve gönül âleminde meydana gelen ‘vesvese’lerdir. Şeytan ve hırsıza “fettan” denir ki son derece “aldatıcı, yanıltıcı ve saptırıcı” demektir. ‘Gönül hırsız’larına da dikkat edin.
“Fitne, halk arasında meydana gelen görüş ayrılıkları, karışıklıklar, kavgalar, düşmanlıklar, anarşi ve terördür.”
Bu yazımızda fert planında meydana gelen fitnelerden ziyade, fitnenin asıl üzerinde durulması gereken toplum üzerindeki tesirine dikkat çekemeye çalışacağım. Şüphesiz ferdi ilgilendiren fitnenin topluma, toplumu ilgilendiren fitnenin de ferde yönelik ve onunla ilgili tehlikeleri reddedilemez. Sosyolojik bir yasadır ki; fertler toplumu, toplum da fertleri etkiler.
Günümüz çağdaş toplumlarda, kitle iletişim araçlarının (internet, bilgisayar, tv, video, uydu, medya ve vb.) da desteğiyle, dünyanın en ücra yerinde meydana gelen bir fitnenin, öteki insanları hemen etkilediği de bir vakıa. Bilhassa televizyon ve cep telefonları ile notbuklarda çok sathî görüntülerin yanında, ruhlarda, özellikle çocuklar ve gençlerde, hatta büyük-küçük bütün insanlarda, derin izler bırakan görüntüler, çok tehlikeli fitnelerdir.
“O fitneler ki nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle ümit ederler. Meselâ: Rusya’da hamamlarda, Fransa’da çıplaklar kampında kadın-erkek beraber çıplak girerler ve kadın kendi güzelliklerini göstermeye fıtraten çok meyyal olmasından seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlup olup o ateşe bir sürurla düşer, yanar.”
Uzay çağı denilen 21.yüzyılda toplumu ayakta tutan dinamiklerin yıkıldığını görüyoruz. Okumak, terk edilmiştir. Düşünmek ayıplanır olmuştur. İnsanî davranışlar hayretle karşılanır hâle gelmiştir. Helâlinden kazanma duygusu silinmiş, isteyen istediği malı fahiş fiyatla satar duruma gelmiş, hayâ, ar, namus, şeref, izzet, haysiyet ile toplum yararına işler yapmak bilinci törpülenmiş, ihtiyarlara saygı, küçüklere sevgi kalkmıştır. Siyasî gruplaşmalar, sportif kurum ve kuruluşlar, meslekî birlikler, âdetâ kutsal birimler hâline gelmiştir. Buna karşılık İslâmî bilinç, imanî, harsî ve hamasî duygular silinmiştir. İlim, yerini cehalete; iffet, yerini şenaete; cesaret korkaklığa; adalet yerini cinayete, haydutluk ve eşkıyalığa bırakmıştır.
İşte bütün bunlar birer fitnedir!..
21.yüzyılda dünyayı bütünüyle kuşatan, insan soyunu hâkimiyeti altına alan, hatta İslâm ümmetini de içine alan ve kendisine uyduran fitne, “ölümden kaçma, dünyayı sevme (dünyevîleşme) gününü gün etme duygusuyla hareket” fitnesidir.
Devamlı parçalanma ve gruplaşma (kutuplaşma) fitnesidir. Grupların (kutupların) birbiriyle düşmanca hareket etme, birbirine iftira atma, birbirlerini hainlikle ve tekfirle suçlama ve nihayetinde birbirlerini düşmanca vuruşarak öldürme fitnesidir. Görüş (siyasi ve politik) ayrılıklarına düşme ve kişiler (liderler, kanaat önderleri) etrafında toplanıp onları putlaştırma fitnesidir.
Bu fitne, insanları (genç nesli) sinsice imandan çıkarma, dinden uzaklaştırma ve Allah’a isyan ile ihtilâle (darbeye) sürükleme fitnesidir. Bu fitne, bilinçli davranmayı unutup, maymunlar gibi taklit hastalığına tutulma fitnesidir. Bizler ahir zaman ümmetiyiz. Fitne-i ahir zamanda yaşıyoruz. Darendeli Remzi; “Giderek encamı ol çeşm-i âfet/Bir fitne-i devran olsun da seyret” diyor. Fitne fücurlar çoğaldı. Bu ülke insanı her on yılda bir büyük fitneleri gördü ve yaşadı. 28 Şubat fitnesinin tesirleri ise hâlâ devam ediyor.
Hz. Peygamber (S.A.V.) “Ümmetim arasına kılıç (fitne) bir girdi mi artık Kıyâmete kadar bir daha kaldırılmaz” buyuruyor.
“Siyasetin bir ucu kılıç. İslâm ise kalkan.”
“Hz. Peygamber aleyhisselâtu vesselâm’ın zina, hırsızlık, içki gibi fenalığı herkesçe müsellem olan içtimâî afetlerden de beter ilan edip mümin ve müslimlik vasfı ile bağdaştıramadığı yalan ve iftiranın fitne zamanında son derece artacağına dikkat çekiyor. Yüzde doksanı yalana dayanan günümüz siyasi hayatının hakikî değerlendirmesini müminlerin isabetle yapabilmesi için Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın bu ikazına da muhtacız.”
Resûlullah (S.A.V.) buyuruyorlar ki: “Fitne zamanında ibadet, bana hicret gibidir.”
“Ey Rabbimiz! Yalnız Sana ibâdet ve kulluk eder, her hal ve ihtiyacımızda ancak senden (medet umar) yardım dileriz. Bizi doğru yola (İslâm’a) ilet. Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna(ilet); emirlerine âsi olmuş ve gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil. Yâ Rabbi! Âmin.” (Fatiha, 5-6-7)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.