Fıkıhi Sorular ve Cevaplar
S.1- Hocam! Biz kurbanda sığır kestik. Yüzdükten sonra ciğerleri hasta çıktı. Veteriner bunun etini yemeyin dedi. Bizim bu kestiğimiz kurban caiz oldu mu? Ne yapmamız lazım? Açıklar mısınız?
C.1- Kurbanda Vacip olan kan akıtmaktır. Dışta görünür özrü olsaydı, o hayvan kurban olmazdı. Mesela; gözünün biri kör olsaydı veya memesi kör olsaydı yenisinin kesilmesi gerekirdi. Burada sizin bile yiyemeyeceğiniz bir hastalık ortaya çıkmış, sizin burada bir ihmaliniz yok. O kestiğiniz hayvan kurban yerine geçmiştir. Nedeni görünüşte bir kusuru görünmemiş, şayet kesmeden önce onun hastalığı bilinseydi o zaman da caiz olmazdı.
S.2- Hocam! Aramızda bir tartışma geçti. Kâfirlerin buluğ çağına ermeden ölen çocukları cennete mi girecek, yoksa cehenneme mi girecek? Açıklarsanız iyi olur.
C.2- Bütün emirler buluğ çağına erdikten sonra geçerli olur. Buluğ çağına girmeyen mükellef sayılmaz. Bu konu Ehli Sünnet Uleması tarafından tartışılmış, bazı ulema cehenneme girer, bazıları da Araf’ta kalır demişlerdir. Fakat itikat uleması ve diğer ulemanın ekseriyeti cennete girecektir derler. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Hiç kimse bir başkasının günahını yüklenemez.” (Enam 64)
Bir ebeveyn, anne baba günah işlese Allah (C.C) evlatlarını o günahtan dolayı sorumlu tutmaz. Ancak buluğ çağına eriştikten sonra iman etmeden ölürse kafir olarak giderse tabi ki ebedi cehenneme girecektir.
S.3- Hocam! Evimizde alçı içine konmuş, kurşundan sırt sırta yerleştirilmiş bir suret bulduk. Bize büyü yapılmış, bir hocaya gittik. Size büyüyü en yakınlarınızdan halanız yapmış diye ismen de söyledi. Bu hocanın söylediği doğru mudur? İnanalım mı? Ne dersiniz?
C.3- Gaybı ancak Allah (C.C) bilir. Birde onun O’nun bildirdiği Allah Dostları bilir. Bundan başkası bilemez. Allah (C.C) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Deki; göklerde ve yerde olanlar gaybı bilmezler. Ancak Allah bilir.”
Kur’an’da beyan olduğu gibi Allah (C.C)’tan başka gaybı kimse bilmez. Farz etki bildi. %100 kesin olmayınca bir şey denmez. Olsa da kin ve düşmanlık olacağı için söylenmez.
Bir zamanlar Balıkesir Ordu Donatım Okulu karşısında bir bağ sahibi sivil bir işçiye bağ belletmiş, ceketini ağaca asmış. İçinde parası varmış, parası kaybolmuştur. Bakıcı bir hocaya gidiyor. Cinler parayı bağ belleyen işçinin aldığını söylüyorlar. Adam tekrar işçiyi bağ bellemeye çağırır. Niyeti zavallı adamı öldürüp kör kuyuya atmakmış. Tam o niyetle adamı öldürmek için yanına giderken karşıdan bir astsubay gelir, bağ sahibinin yanına gider, senin paran kayboldu mu? Diye sorar. Bir cüzdan içinde çok param vardı ve alındı der. Komutanımız Albay size selam söyledi. Bir asker almış şuphe üzerine çıkarmış 50 TL eksik, asker harcamış cüzdanı gönderdi der ve verir. Adam bunun üzerine secdeye kapanır. Asker gelmeseydi 5 dakika geç kalsaydı masum insanı cinci hoca yüzünden öldürecektim der. Çok feci bir olay önlenir. Cinler yalan söylerler. Kin ve nefret tohumları ekerler.
Çok dikkatli olmak lazım, öyle her şeyi bilir diyenlere inanmayın. Halanıza sakın düşman olmayın. Kin ve nefret beslemeyin. Kul hakkına girersiniz.
S.4- Hocam! Merak ettik. Araf nedir? Araf’ta kimler kalır? Açıklar mısınız?
C.4- Araf ahiretteki yerlerden bir yerin adıdır. Müfessirlerin beyanına göre Araf; cennetle cehennem arasında kalan bir tepe.
Cennetle Cehennem arasına bir perde çekilmiş yüksek bir yerdir. Günahları ile sevapları denk olanlar ne cennete ne de cehenneme giremezler. Orada belli bir süre beklerler. Sonra Allah’ın lütfu ile cennete girerler. Bazı Ehli Sünnet Âlimlerine göre; buluğa ermeden ölen gayri Müslim çocukları da burada kalırlar. Kur’an-ı Kerim bunu şöyle açıklar: “İki taraf arasında (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve Araf üzerinde herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki bunlar henüz cennete girmedikleri halde (girmeyi umarak) cennet ehline selam size diye seslenirler. Gözleri cehennem ehline dönünce de EY Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma derler.”
Yine Araf ehli simalarını tanıdıkları bir takım adamlara seslenerek derler ki: “Ne çokluğunuz ne de taslamak olduğunuz büyüklük size hiç yarar sağlamadı.” (Araf 64-48)
Peygamber Efendimiz (S.A.V): “Kıyamet gününde mizan kurulur ve güzel amellerle çirkin ameller tartılır. Her kimin güzel ameli çirkin ameli üzerine bir çekirdek ağırlığı kadar ağır basarsa o kimse cennete girer. Her kiminde günahı sevabı üzerine bir çekirdek ağırlığı kadar ağır basarsa o kimsede cezasını çekinceye kadar cehenneme girer.” buyurdular.
Sahabeden bazıları şöyle sorarlar: “İyi ama Ya Rasülallah! İyi amelleri ve kötü amelleri eşit olursa o kimse ne yapar.?” Peygamber Efendimiz (S.A.V) cevaben: “Onlar Araf ahalisidir. Onlar cennete girmeyi çok arzu ettikleri halde giremezler.” (Kurtubi)
Netice Araf cennetle cehennem arasında kalan, perdeli yüksek bir yerdir.
Selam ve dua ile Allah (C.C)’a Emanet olunuz. 28 Eylül 2017 Perşembe
Ali Galip DOĞAN İrşad Vakfı Başkanı
İletişim: GSM.0. 505.772 15 93
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.