Faruk Özçelik farklı bakıyor
Geçtiğimiz günlerde Sevgili Mustafa Arslan ve Sevgili Sefa Özdemir ile Ankara seyahatı yaptık...
Özel ziyaretlerde bulunduk...
Özel ve güzel insanlarla buluştuk, hasbihal ettik...
Bu insanlardan birisi de Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşarı hemşehrimiz Sevgili Faruk Özçelik idi...
Onca yoğunluğunun arasında bize zaman ayırması, şehrine ve şehrinin insanına değer vermesinden kaynaklıydı...
Müsteşarımızla Gençliği ve Sporu konuştuk...
Gençlik konusunda gözleri çakmak çakmak olan Müsteşar Faruk Özçelik'in spora harcanan paranın geri dönüşü noktasında yüreğinin buruk olduğunu gözlemledim...
Spora harcanan ya da ekonomik yatırımın karşılığının çok çok daha iyi olmasının gerektiğinin altını çizdi, satır aralarında...
Haksız mı?
Bence değil...
Çünkü, herşeyi devletten bekleyen bir “spor aklı”yız...
Ancak, Müsteşarımız Sayın Faruk Özçelik'i dinledikten sonra gelecek adına umutlandım...
Bazıları “iktidar” olur, ama “muktedir” olamaz...
Faruk Bey hem “iktidar” hem “muktedir”.
Sanıyorum Sayın Bakan Akif Çağatay Kılıç'la aynı pencereden bakıyorlar...
Bu da Sayın Müsteşarın icraatlar noktasında elini daha da güçlendiriyor...
Gençlik ve Spor konusundaki düşüncelerini, yapmak istediklerini hayata geçirirse, bugüne kadar şikayet ettiğimiz “sporumuzun bir politikası” yok cümlesi kısa bir zaman sonra tedavülden kalkacaktır...
Bundan adım gibi eminim...
Anlayacağınız Çumralı hemşehrimiz Sayın Faruk Özçelik, hem Gençliğe hem de Spora çok farklı ve doğru bir pencereden bakıyor...
Sözün özü, “böyle gelmiş, böyle gider” diyen bir akıl değil, Faruk Özçelik'in aklı...
xxx
Bildiğim kadarı ile 60'a yakın spor federasyonu var...
60'ın üzerinde de spor branşı!
Bakanlığa başvuru yapanlar ile sırada bekleyenler hariç...
Bu 60'ın üzerindeki branşların içerisinde, sporla uzaktan yakından alakası olmayan, ama federasyonu olanlar da var...
Örneğin Bilardo...
Örneğin Briç...
Örneğin Dans...
Bunları çoğaltabiliriz...
Halk oyunları, Binicilik, Bocce, Bovling, Dart gibi...
Adam ata biniyor, “spor yapıyorum” diyor...
Burada sporu at mı yapıyor, adam mı?
Sahi hangisi?
Bocce, küçüklüğümüzde oynadığımız “bilye” veya “bilya” ya da Konya ağzıyla “billa” dediğimiz oyunun büyütülmüş hali...
Yani, büyüklerin, yani yetişkinlerin daha büyük “billa”larla oynadıkları bir oyun...
Spor mu?
Tartışılır...
Bowling...
Bildiğim kadarıyla, bir topla sırayla dizilmiş kuleleri devirme oyunu...
Spor mu?
Tartışılır...
Dart...
İç içe ve farklı renklerde halkalardan oluşan bir hedefe, belli bir mesafeden ufak okların atılarak yapıldığı bir oyun...
“Cart curt” yani!
Spor mu?
Tartışılır...
Halk Oyunları...
İşin içinde davul-zurna varsa “halay”, kemençe varsa “horon”dur ya da başka bir şekilde oynanan halk oyunudur...
Spor mu?
Tartışılır...
Satranç...
32 taşla oynanan bir zeka oyunu...
Şah ve Mat...
Spor mu?
Tartışılır...
Briç...
Satranç gibi zihinsel bir oyundur...
Briç'in farkı, iskambil kağıtlarıyla oynanmasıdır...
Spor mu?
Tartışılır...
Dans...
Avusturyalıların valsı, İspanyolların tangosu, Güney Amerikalarının rumbası mumbası, çaçası, maçası, zartı zurtu...
İki insanın farklı müzik eşliğinde yaptığı ritmik hareketler...
Hayatım boyunca denemedim, girişimde de bulunmadım...
İfrit olduğum bir sanat dalı...
Ne oyun, ne de spor...
Ama fedarasyonu ve başkanı var...
Spor mu?
Tartışılır...
Ve...
Bilardo...
Gençliğimde kahvehanelerde oynanıyordu...
İskambil oyunları, okey, briç, bilardo yine aynı mekanlarda oynanıyor...
Sadece mekanların ismi değişti...
Eskiden “alaturka”ydı, şimdilerde “alafranga” oldu...
İncelttiler biraz...
“Kahve” demiyorlar, “Bilardo salonu” diyorlar artık...
Spor mu?
Tartışılır...
Hangi “aklıevvel”lerin zeka ürünüyse, yukarıda tek tek isimlerini verdiğim kahvehane kültürünü, kahvehane oyunlarını “spor branşı” diye yutturmuşlar insanlara...
Üstelik kurum olmuşlar...
Yani “federasyon”laşmışlar...
Bunlar istedikleri bütçeyi, harcırahı alamazlarsa, çamur atmaya başlarlar devlete, devletin bürokratlarına...
Devlet para verecek, hepsi olmasa da birçoğu, tüyü bitmemiş yetim hakkıyla keyif yapacak, yurtdışı seyahatlarına katılacaklar...
Ne ala memleket...
Birilerinin hoşuna gitmeyecek, ama sporda çıta yükseltilecekse, bu israfın önüne geçilecekse, ilk iş olarak, devleti ATM'ler gibi gören, bu “telmaşa” federasyonlar ile herşeyi devletten bekleyen, federasyonlar ve başkanlarının, söz dinlemez ve arsız tavırlarına son verilmelidir...
Allah aşkına, dans spor mu?
Bilardo ya da dart?
Veya Halk Oyunları?
Dört gün sonra, çocukluğumuz da sokaklarda oynadığımız “çelik-çomak” da federasyonlaşırsa şaşırmam doğrusu...
Ya da uzun eşşek...
Ayıptır yahu...
İnin artık devletin sırtından, sırtımızdan.