Şamanizm, Paleolitik çağdan (Yontma veya Eski Taş Çağı)  günümüze Sibirya ve Orta Asya topluluklarında varlığını sürdüren inanış ve merasimlere verilen ad.

Türklerin Müslüman olmadan önceki inanışlarına verilen addır. Şamanist bu inanışları kendine din edinen kimseye denir. Ülkemizde Şamanistlerin sayısı az değil ve bir güç oluşturabilmektedirler.

Ey Şamanistler! Başta söyleyeyim; “Kâfirûn sûresinde Cenab-ı Allah şöyle buyurur: “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.” Dolayısıyla dinimizle, değerlerimizle ilgili alaycı üsluplardan, küçük düşürücü söz söylemekten ve yazmaktan artık vazgeçin. Söz uçmaz, “Kiramen Katib’in melekleri kayıt altına alır, internette, sosyal medyada yazılan yazılar da silinmez, bir gün karşınızı çıkar.

Ey Şamanistler! Bilin ki, ezan sıradan bir çağrı değil, vahiyle sabit olmuştur. Yani ezanın nasıl okunacağı, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimize ilham edilmiştir. O nedenle ezanın şehadetleri dinimizin temelidir. Yani “Eşhedü en la ilahe illallah ve Eşhedü enne Muhamede’r- Resulullah”= “Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka kendisine kulluk edilecek bir ilah yoktur ve yine ben şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın Resulüdür.”

İşte bu ezanın şehadetleri, Müslümanların yaşadıkları her belde ve her ülkede minarelerde yankılanacak ve beş vakit bu bildiri insanlığa duyurulacaktır; ister mümin olsun, ister kâfir olsun fark etmez. Yani ezan, ins ve cinler için bir ilâmdır. Ezan sadece namaza çağrı değil, aynı zamanda bu ilâmı beş kere yüksek yerden veya minarelerden ilan etmektir. Bu sebeple ezan başka dilde okunamaz.

Ey Şamanistler! Ezan-ı Muhammediye’nin Peygamberimize vahyedildiği şekilde okunmasından şeytanlar o kadar rahatsız olurlar ki arkalarını dönüp yellenerek kaçarlar. Ezan bitince tekrar geri gelir.  

Peygamberimiz şöyle buyurur: “Namaz için ezan okunduğu zaman, şeytan ezanı duymamak için arkasını dönüp yellenerek kaçar. Ezan bitince tekrar geri gelir. Namaz için kamet edilince yine arkasını dönüp kaçar. Kamet bittiğinde yine gelir ve kişi ile nefsi arasına sokulur ve ona: Filân şeyi hatırla, filân şeyi hatırla diyerek, namazdan önce aklında olmayan şeyleri hatırlatır da, neticede insan kaç rekat namaz kıldığını bilemez olur.” ([Buhârî, Sahih, Ezân 4,)

Ey Şamanistler! İns şeytanları da cin şeytanı gibi ezanı duydukları zaman rahatsız olurlar, ezanın sesini kısmak için mücadele ederler. Ben gençken Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından bazıları ezanın okunmasından rahatsız olduklarını köşelerinde ifade ediyorlardı ve çeşitli bahaneler ileri sürüyorlardı. Yani bir fesatçının, birine bir iyilik dokunduğu zaman rahatsız olduğu gibi rahatsız olurlardı. Bu yüzden hiç alakası olmadığı halde mikrop Müslümanlar, gerici, yobaz Müslümanlar gibi iğrenç cümleler kurarlardı… 

Ey Şamanistler! Geçen yazılarımda ifade ettiğim gibi Hülagu Han’ın torunları, Çanakkale’de 250 bine yakın medrese mezunlarının şehadetini ve 1. Cihan Harbi’nde Osmanlı’nın dağılmasını fırsat bilerek hilafeti kaldırdılar, arkasından bir dizi inkılâp adı altında dinimizin temelleri ile oynadılar. Biri de ezan idi. 18 sene şehadet kanlarıyla yoğrulan yurdumuzun üzerinde ezan susturulmuş ve şeytanlar oradan oraya yellenerek kaçmaktan kurtulmuş ve bayram yapmışlar. 3./11/ 1938 gecesi Teravih namazı arasında Allahü ekber diye Arapça tekbir getiren üç Müslüman kanuni takibata uğramıştır. (T.C Dâhiliye Vekâleti Emniyet Umum Müdürlüğü Şube:1.G.2 Hususi Umumi 60862 Cumhurbaşkanlığı İsmet İnönü Arşivi, 2/11-1. Pin ist No: 50015-1)

Ey Şamanistler! 1950 yılında ezan tekrar aslına irca edilerek okunduğu günden beri şeytanlar oradan oraya arkalarına bakmadan yellenerek kaçmaktadırlar. Şamanistler de  bir fesatçının birine bir iyilik dokunduğu zaman beldesini tek ettiği zaman rahatladığı gibi ezanın Türkçe okunmasıyla rahatlayacaklarını ümit etmektedirler. Onun için zaman zaman meseleyi gündeme getirmektedirler.

Ey Şamanistler! Müslümanlar artık güçlenmiştir. Pek yakında sözlerinizden ve yazdıklarınızdan hesaba çekileceğinizi unutmayın. Artık şeytan bin yıl arzusuna gerçekleştiremeyecektir.

Hoşça kalın.