Ey Oğul [6]
Ey Oğul!
Aile efradının tesettürüne dikkat et! Onları Allah'ın emrettiği şekilde giydir. Onlar sana emanettir. Zaten Allah'ın her emri konusunda onlardan sorumlu olan da sensin. Çünkü sen onların "çabanı" konumundasın. Yüce Allah da; "Ey iman edenler! Kendinizi ve aile efradınızı cehennem ateşinden koruyunuz," (66 Tahrim 6) diye emir buyurmuştur.
Ey Oğul!
Allah'ın dinini tebliğ konusunda gayretin çok olsun. O, peygamberlerin mesleğidir ki en aziz meslektir. Sen de bize bırakılan bu büyük mirası nesillerimize ve insanlığa aktar. Talebeler yetiştir, eserler ver. Bu konuya yönelik olarak hayır hizmetlerine öncülük et. Unutma ki bunlar amel defterini açık tutan güzel kazançlardır. İnsanlara sohbet, vâz-u nasihat konusunda gayretli ol. Unutma ki, "bir kişinin hidayetine vesile olmak dünya ve içindekilere sahip olmaktan daha hayırlıdır."
Ey Oğul!
Allah için seviştiğin kardeşlerin olsun. Hiçbir menfaat gözetmeden seviştiğin, kardeş edindiğin kimseler vesilesiyle Allah da seni sever. Zira Allah için birbirlerini sevenlerin pek çok mükâfatları vardır. Allah o kullarını sever ve arşının gölgesinde gölgelendirir. Bunu Allah'ın Rasûlü haber vermişlerdir. Bir kudsî hadiste ise şöyle müjdelenir onlar:
Ebu Hureyre (r.a.) den:
"-Allahu Teâlâ kıyamet gününde şöyle buyuracak:
Benim için birbirini sevenler neredeler? Himayemden başka bir gölge olmayan bu günde, ben onları (arşımın) gölge(sinde) himaye edeceğim." (Müslim, birr 37)
O aynı zamanda amellerin en faziletli olanlarındandır. Yine Efendimiz (s.a.v.): "Amellerin en faziletlisi, Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir, buyururlar." (Ebu Davud, sünnet 2)
Ey Oğul!
Buradan aynı zamanda Allah'ın sevmediklerini de sevmememiz gereği anlaşılmaktadır. İşte mü'min bu ölçüyü hayatında hiçbir zaman ihmal etmemelidir.
Allah için seviştiğin kardeşlerinle ölçülü bir şekilde ziyaretleş. Bak bu manâdaki şu müjdeye:
"-Bir adam, başka bir köyde bulunan (din) kardeşini ziyarete gidiyordu. Allah Teâlâ onun yoluna bir meleği gözcü koydu. O kimse meleğin yanından geçerken melek:
-Nereye (gitmek) istiyorsun? dedi o:
-Şu köydeki (din) kardeşime (ziyarete) gidiyorum, dedi. Melek:
-Senin o kimseye karşı (hakkını) korumaya çalıştığın bir nimet mi var? dedi. O adam;
-Hayır, fakat ben onu Allah Teâlâ için seviyorum, deyince melek:
-Ben Allah’ın Sana: ‘Sen onu Allah için sevdiğin gibi, Allah da seni sevdi’ (demek için gönderdiği) elçisiyim, dedi”. (Müslim, birr 38)
Ey Oğul!
Gayen daima Allah'ın rızası olsun. O'nu sevmek ve O'nun tarafından sevilmek. Bu ne güzeldir! Kul zaten bunun için yaratılmıştır. Yaratılışın gayesini hiçbir zaman unutma. O'nu sev! Sevginin eserlerini üzerinde göster. O'nun tarafından sevilmen için de, o sevginin gereği gibi yaşaman gerekir. Allah bir kulunu sevdi mi bu ona yeter. Zira o kul Allah'ın veli kullarından biri olmuştur.
Bak bu manâdaki şu hadis-i şerife:
"-Yüce Allah şöyle buyurdu: Kim benim velilerimden birine düşmanlık ederse ona harb ilan ederim. Kulum kendisine farz kıldıklarımdan Bana göre daha sevimli hiçbir şeyle Bana yaklaşamamıştır. Kulum nafile (ibadet)lerle Bana yaklaşmaya devam eder; nihayet Ben de onu severim.
Onu sevdiğim zaman işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey dilerse onu veririm. Bana sığınacak olursa onu elbette korurum." (Buhari, rikak 38)
Ey Oğul!
Görüldüğü üzere sevgiye gidecek yol da hadiste tarif ediliyor. O halde bu düsturu hiçbir zaman unutma. Onların müjdesini ise Rabbimiz şöyle haber verir:
"İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar Allah'a inanmış ve O'na karşı gelmekten sakınmışlardır. Dünya hayatında da, âhirette de müjde onlaradır. Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. Bu, büyük başarıdır." (10 Yunus 62–64)
Ey Oğul!
Kime kavuşacağını daima düşün ve ona göre hazırlıklı ol! Rabbinden başka gideceğin bir yer olmadığına göre yaşayışın da O'nun rızasına uygun olsun. Bil ki O'na kavuşacağını unutmadan ömür sermayeni kârla dolduranlar, ebedi mutluluğa nail olmuşlardır. Ya ötekiler? Onlar da acı ve ıstıraba dûçâr oldular. Ölümün ne zaman geleceğini bilemediğimize göre, ölüm bize gelinceye dek Rabbimize kullukta olalım. Yüce Rabbimiz de zaten; "Sana ölüm gelinceye dek Rabbine ibadet et." (15 Hicr 99) buyurmuştur. O ki, dünya lezzetlerini kesip bize âhireti hatırlatan gerçektir. Ondan kaçmak mümkün değildir. O halde hayatımız buna uygun olsun. Hem de o bizi Allah'a kavuşturacağına göre, onu kerih görmeyelim. Allah'ın Rasûlü'nün şu haberi kullar için ne güzel: "Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever." (Tirmizi, cenâiz 67)
Ey Oğul!
Bil ki yolların en güzeli O'nun yoludur. Bu yolda Allah yâr ve yardımcın olsun. Allah (c.c.) yolundan, yolculuğundan ve yolcularından ayırmasın. Duân bize de olsun! Rahmetle yâd edilmek ne güzeldir. Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi hepimizin üzerine olsun!
Aile efradının tesettürüne dikkat et! Onları Allah'ın emrettiği şekilde giydir. Onlar sana emanettir. Zaten Allah'ın her emri konusunda onlardan sorumlu olan da sensin. Çünkü sen onların "çabanı" konumundasın. Yüce Allah da; "Ey iman edenler! Kendinizi ve aile efradınızı cehennem ateşinden koruyunuz," (66 Tahrim 6) diye emir buyurmuştur.
Ey Oğul!
Allah'ın dinini tebliğ konusunda gayretin çok olsun. O, peygamberlerin mesleğidir ki en aziz meslektir. Sen de bize bırakılan bu büyük mirası nesillerimize ve insanlığa aktar. Talebeler yetiştir, eserler ver. Bu konuya yönelik olarak hayır hizmetlerine öncülük et. Unutma ki bunlar amel defterini açık tutan güzel kazançlardır. İnsanlara sohbet, vâz-u nasihat konusunda gayretli ol. Unutma ki, "bir kişinin hidayetine vesile olmak dünya ve içindekilere sahip olmaktan daha hayırlıdır."
Ey Oğul!
Allah için seviştiğin kardeşlerin olsun. Hiçbir menfaat gözetmeden seviştiğin, kardeş edindiğin kimseler vesilesiyle Allah da seni sever. Zira Allah için birbirlerini sevenlerin pek çok mükâfatları vardır. Allah o kullarını sever ve arşının gölgesinde gölgelendirir. Bunu Allah'ın Rasûlü haber vermişlerdir. Bir kudsî hadiste ise şöyle müjdelenir onlar:
Ebu Hureyre (r.a.) den:
"-Allahu Teâlâ kıyamet gününde şöyle buyuracak:
Benim için birbirini sevenler neredeler? Himayemden başka bir gölge olmayan bu günde, ben onları (arşımın) gölge(sinde) himaye edeceğim." (Müslim, birr 37)
O aynı zamanda amellerin en faziletli olanlarındandır. Yine Efendimiz (s.a.v.): "Amellerin en faziletlisi, Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir, buyururlar." (Ebu Davud, sünnet 2)
Ey Oğul!
Buradan aynı zamanda Allah'ın sevmediklerini de sevmememiz gereği anlaşılmaktadır. İşte mü'min bu ölçüyü hayatında hiçbir zaman ihmal etmemelidir.
Allah için seviştiğin kardeşlerinle ölçülü bir şekilde ziyaretleş. Bak bu manâdaki şu müjdeye:
"-Bir adam, başka bir köyde bulunan (din) kardeşini ziyarete gidiyordu. Allah Teâlâ onun yoluna bir meleği gözcü koydu. O kimse meleğin yanından geçerken melek:
-Nereye (gitmek) istiyorsun? dedi o:
-Şu köydeki (din) kardeşime (ziyarete) gidiyorum, dedi. Melek:
-Senin o kimseye karşı (hakkını) korumaya çalıştığın bir nimet mi var? dedi. O adam;
-Hayır, fakat ben onu Allah Teâlâ için seviyorum, deyince melek:
-Ben Allah’ın Sana: ‘Sen onu Allah için sevdiğin gibi, Allah da seni sevdi’ (demek için gönderdiği) elçisiyim, dedi”. (Müslim, birr 38)
Ey Oğul!
Gayen daima Allah'ın rızası olsun. O'nu sevmek ve O'nun tarafından sevilmek. Bu ne güzeldir! Kul zaten bunun için yaratılmıştır. Yaratılışın gayesini hiçbir zaman unutma. O'nu sev! Sevginin eserlerini üzerinde göster. O'nun tarafından sevilmen için de, o sevginin gereği gibi yaşaman gerekir. Allah bir kulunu sevdi mi bu ona yeter. Zira o kul Allah'ın veli kullarından biri olmuştur.
Bak bu manâdaki şu hadis-i şerife:
"-Yüce Allah şöyle buyurdu: Kim benim velilerimden birine düşmanlık ederse ona harb ilan ederim. Kulum kendisine farz kıldıklarımdan Bana göre daha sevimli hiçbir şeyle Bana yaklaşamamıştır. Kulum nafile (ibadet)lerle Bana yaklaşmaya devam eder; nihayet Ben de onu severim.
Onu sevdiğim zaman işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey dilerse onu veririm. Bana sığınacak olursa onu elbette korurum." (Buhari, rikak 38)
Ey Oğul!
Görüldüğü üzere sevgiye gidecek yol da hadiste tarif ediliyor. O halde bu düsturu hiçbir zaman unutma. Onların müjdesini ise Rabbimiz şöyle haber verir:
"İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar Allah'a inanmış ve O'na karşı gelmekten sakınmışlardır. Dünya hayatında da, âhirette de müjde onlaradır. Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. Bu, büyük başarıdır." (10 Yunus 62–64)
Ey Oğul!
Kime kavuşacağını daima düşün ve ona göre hazırlıklı ol! Rabbinden başka gideceğin bir yer olmadığına göre yaşayışın da O'nun rızasına uygun olsun. Bil ki O'na kavuşacağını unutmadan ömür sermayeni kârla dolduranlar, ebedi mutluluğa nail olmuşlardır. Ya ötekiler? Onlar da acı ve ıstıraba dûçâr oldular. Ölümün ne zaman geleceğini bilemediğimize göre, ölüm bize gelinceye dek Rabbimize kullukta olalım. Yüce Rabbimiz de zaten; "Sana ölüm gelinceye dek Rabbine ibadet et." (15 Hicr 99) buyurmuştur. O ki, dünya lezzetlerini kesip bize âhireti hatırlatan gerçektir. Ondan kaçmak mümkün değildir. O halde hayatımız buna uygun olsun. Hem de o bizi Allah'a kavuşturacağına göre, onu kerih görmeyelim. Allah'ın Rasûlü'nün şu haberi kullar için ne güzel: "Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever." (Tirmizi, cenâiz 67)
Ey Oğul!
Bil ki yolların en güzeli O'nun yoludur. Bu yolda Allah yâr ve yardımcın olsun. Allah (c.c.) yolundan, yolculuğundan ve yolcularından ayırmasın. Duân bize de olsun! Rahmetle yâd edilmek ne güzeldir. Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi hepimizin üzerine olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.