Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Eğitimde ahlak ve maneviyat

Eğitimde ahlak ve maneviyat

Türkiye’nin 100 yıllık toplumsal gerçeği, devlet kurumlarının eğitim ve öğretim alanında tarihimizi ve geçmişimizi red etmesinden kaynaklanan toplumsal ahlakımızın tasfiye edilmesidir.

Bu ülkenin eğitim ve öğretim alanındaki faaliyetler nerede ise iki yüzyıldan beridir çağdaşlaşma adına ve toplumun aksi yönde isteklerde bulunmasına rağmen farklı bir değişim yörüngesinde biçimlendiriliyor.

İçten ve dıştan gelen 100 yıllık yıkıcı tesirlere rağmen toplumumuzun manevi dinamiklerle kurulmuş olan örf ve adetlerimizi ayakta tutması ile okullarımızda öğrencilerimiz sürekli olarak ikilem içinde kalmış durumdadır.

Tüm istatistiki veriler ile haber ajanslarından akan bilgiler göstermektedir ki;

Günümüz dünyasında çağdaş olarak adlandırılan insanlar, toplumsal ahlak ile hak ve hukuku gözetmedikleri için sırf kendi istekleri doğrultusunda hareket ederek yaşamaktadırlar.

Adı çağdaş olan bu günkü dünya içerisine düşürüldüğü ahlaksızlık sonucunda ortaya çıkan zulümler neticesinde maalesef 4 bir yanından insan kanı kokusu yükselmektedir.

Çağdaş dünya diyerek kurulan ahlaki değerlerden yoksun bu sistemde insanlar, tüketime ve gösterişe yönlendirilmekte ve hem bireysel hem de toplumsal mutsuzluğa itilmektedir.

Hemen her şeyin ekonomik çıkara dönüştürüldüğü ve ekonomik getirisi olmayan her şeyin değersiz kılındığı bu günkü ortamda insanın öz benliğini bulması ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesi imkânsız hale getirilmiş ve böylece insanlar sadece kendisinin suni ihtiyaçlarını karşılamak üzere yaşayan çılgın bir tüketim toplumunun fertleri olmuşlardır.

Bu gerçeğin en açık örneği nerede ise her 6 ayda bir değiştirdiği ve aile ile okul ortamında bile cep telefonunu elinden düşürmeyen öğrenci kuşağıdır.

Eğitim öğretim süresince ev ve okulda yaşadığı mahpusluk hayatından kurtuluşu cep telefonu ve bilgisayar başında geçirdiği saatleri sosyal medyaya esir olarak yaşayan gençler okuldaki ders saatlerinden fazla zamanı görmediği, bilmediği ve tanımadığı insanlarla tüketmektedir.

Yine ailesi ve arkadaşlarıyla yaşayacağı güzellikleri bir yana bırakarak edindiği sanal dostluklar nedeniyle daha fazla cep telefonu ile ilgilenen eğitim ve öğretim yaşındaki gençler sadece sınıf geçmek ve diploma almak için devam ettikleri okullarda ne yazık ki eğitim ve öğretim ahlakına da erişmedikleri için toplumsal ahlaktan da sıyrılıp çıkmaktadırlar.

Diğer Müslüman toplumlar ile birlikte bizim milletimize de dayatılan bu gayri ahlaki modernleşme toplumumuzun tarihi gerçekliği altında ele alınmalı ve bu gayrı milli ve ahlaki olan sosyolojik realiteden çıkış yolları milletimize özellikle de eğitim öğretim çağındaki gençliğimize gösterilmelidir.

Milletimizin gelecek ümidi olan gençlerimizin zihinleri mekanik bir olgu olarak yaşamaya başladığımız bu hayat tarzından en kısa zamanda kurtarılmalıdır.

Bunun içinde başta ailelerimiz olmak üzere tüm gençlerimiz sadece diploma sahibi olabilmek ve bu yolla toplumsal statü elde edebilmek için içine düşürüldükleri anlamsız yarış olan eğitim için eğitim yerine kendine, milletine, memleketine ve tüm insanlık âlemine faydalı olmak için eğitim almaya ahlakına yönlendirilmelidir.

Milletimizin yaşadığı terör ve paralel din/devlet sorunlarının çözümü ancak ahlak ve maneviyatın önceliği ile gerçekleştirilebilir.

Bunun için en başta mahalle baskısı diyerek küçümsenen ve unutturulan toplumsal ahlak tekrar okullarda öğretilmeye başlanmalı, eğitim ve öğretim hayatı ile öğrencilerin destekçileri olmak zorunda olan sivil toplum kuruluşları toplumsal ahlakın tekrar yerleştirilmesi için çalışmalar yapmalıdırlar.

Yeni eğitim ve öğretim yılının başladığı şu günlerde “önce ahlak ve maneviyat” düsturundan uzaklaşmanın bedelini ödüyoruz desek yeridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi