Eğitim Seferberliği
Fakat yöredeki mevcut sorunların hemen kısa sürede çözümlenecek şekilde olmadığı aşikârdır. Bu uzun bir zaman ve süreç ister. Hükümetteki çeşitli ağızların dillendirdiği koruculuk sisteminin yeniden gözden geçirilmesi veya tümüyle kaldırılması, işsizliğin giderilmesi ve bölgenin kalkındırılması için yatırımların teşvik edilmesi, çağdaş hizmetlerin getirilmesi gibi öneriler -Allah (c.c) devletimize zeval vermesin- istenen, beklenen, hedeflenen şeylerdir. Gerçekten Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi böylesi iyileştirme tedbirleriyle muhakkak kalkındırılmalıdır. Yöre insanımız bunu hak ediyor.
Ancak biz meseleye bir başka açıdan yaklaşmak istiyoruz. Bölgenin sorunlarının kısa vadede çözümlenmesi imkân dâhilinde değil. Doğu ve Güneydoğu’ya zahiren yapılması gereken iyileştirme tedbirlerinin yanı sıra öncelikle bölge insanımızda mevcut biriken menfi töresel yapılanmayı izale etmek gerekiyor. Birlikte yaşayan insanların hayatlarını huzurlu ve güvenli bir şekilde devam ettirebilmesi için birbirlerine genel insani değerlere uygun bir şekilde davranmaları esastır. Bir kan davası meselesi bu evrensel değerlerin dışında bir davranış modeli çizer. Düşmanlıklar, küslükler, öldürme, yaralama, adam kaçırma hadiseleri olağan ölçülerin dışında kalır. Yöreye genel insani değerlerin hâkim kılınması lâzımdır. Kaldı ki yöre insanı Müslüman’dır. İslâm’ın getirdiği prensipler ve değerlerse zaten tüm kâinatı aydınlatacak kadar evrensel ve geniş şümullüdür. Doğu ve Güneydoğu insanının etnik kökeni ne olursa olsun (Kürt, Türk, Azeri) dini değerler hâlâ yaşamaktadır. O halde o güzel değerlerin yörede daha da yerleşik hâle getirilmesi bölge insanının olumlu yapılanmasına en büyük artıyı katacaktır. Bilindiği gibi bölge halkı bazı art niyetli kişiler tarafından kullanılmakta ve mevcut olumlu değerlerin bozulmasına hatta ifsat edilmesine çalışılmaktadır. Bölgede bazı mihrakların halkın önce inancıyla oynayarak onları yanlış idealler uğruna kullanmak için yıllardır uygun zemini oluşturma yolunda yoğun faaliyetler içinde olmuşlardır. Devlet de tabiri caizse “ateş bacayı sarınca” tedbir almaya çalışmıştır. Oysa kanaatimiz odur ki yörede cereyan eden ve edebilecek olan daha nice menfi yapılanma ancak bir “eğitim seferberliği” ile çözümlenebilir. Yanlış gelişen davranışları, insanların yüreklerini titreten acı hâdiseleri icra eden insanlardır. İnsanların bu yanlışlarını düzeltmek ise bir eğitim işidir. Tâbi bu da öyle hemen bitecek bir hâdise değildir. Bu iş için devlet, yerel belediyeler, gönüllü kuruluşlar, basın yayın, Diyanet camiası ellerinden gelen her türlü faaliyeti icra etmelidir. Milletimizin bu yarasına herkes kendi çapında katkı sağlamalıdır.
Örneğin devlet, gerekli birimlerini harekete geçirerek yöre halkında mevcut yanlış bilinçlenmeyi dağıtıcı, düzeltici ve azaltıcı programlar icra etmeli. Bunun için belli bir plan ve program çerçevesinde gerekirse radyo, TV, gazete ve bültenler vasıtasıyla halka sunumlar icra edilmeli. Yanlış yapılan töreleri ıslah edici ve doğru yorumlayıcı konuşmalar, diziler ve filmler gösterilmeli. Gönüllü kuruluşlar, Diyanet görevlileri, fakülte hocaları, Belediyeler yöre insanını bilinçlendirici konuşmalar, seminerler, vaazlar, konferanslar, paneller düzenlemeli. Belirli periyodik aralıklarla bizzat halkın ayağına giderek bu faaliyetler yapılmalı. Elbette bu iş fedakârlık ister. Hangi üniversite hocası halkın ayağına gider, şöyle bir düşünelim. Ama eğer bunu yaparsak yöre halkı kendine değer verildiğini anlayacak ve kendine güvenerek doğruların safında en kısa zamanda yerini alacaktır. Belki de bu eğitim işi devletin yıllarını alacaktır ama devamlı yapılırsa eninde sonunda doğruları dinleye dinleye yanlışlıklar doğrularla yer değiştirecektir. Meselâ haftanın her cumasında vaazlarla her pazartesi seminerlerle her Salı dizilerle, her Perşembe öğretmenin sohbetiyle her cumartesi Belediyenin düzenlediği yapıcı konuşmalarla âdeta halkın beyni doğrularla yıkanarak yanlışlar terk edilebilir diye düşünüyoruz. Tâbi ki öncelikle bazı sıkıntı ve aksaklıklar çıkabilir. Yılmadan, bıkmadan, fedakârca çalışmalar sürdürülürse netice alınmaması imkânsızdır.
Bu bir eğitim seferberliği işidir. Yapılmalı, denenmeli diyoruz efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.