Efendimize verilen en büyük mucize: Kur’an
Mucize, Arapça’da ayet manasına gelir. Türkçe de ise Peygamberler tarafından gösterilen, fevkalade ve harikulade hâl ve hareketlere denir.
Hz. Peygamber (s.av.) Efendimizin birçok mucizesi vardır. En büyük mucizesi ise kıyamete kadar bâkî kalacak olan Kur’an-ı Kerim’dir.
Bu mucizeyi iyi anlayıp hayatımızda tatbik etmiş olsaydık, içinde bulunduğumuz sıkıntılar içerisinde çırpınır durur muyduk? Mesela aile faciaları, faiz, tefecilik, zina, v.s.
Ebû Hureyre (r.anh)’den rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hiçbir peygamber yoktur ki, kendisine insanların iman etmesini sağlayacak mucize verilmiş olmasın. Bana verilen mucize ise, Allah’ın bana vahyettiği Kur’an’dır. Bunun için ben, kıyamet günü, kendisine en fazla uyulan (en fazla ümmete sahip) peygamber olmayı ümit ediyorum.” (Müslim, iman:239)
Biz, bu hadis-i şerifi ulemanın tahlilinden faydalanarak açıkladık. İnşallah faydalı olur. Sallalahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle diyor: “Bana verilen mucize, Allah’ın bana vahyettiği Kur’an’dır ki ayetleri açıkça insanları aciz bırakmaktadır.”
Bundan murat; insanları zor durumda bırakmak değil, bir benzerini getirememektir. Kur’an-ı Kerim, bundan önceki peygamberlerin hiçbirine verilmemiştir. Çünkü her nebinin kendine has bir mucizesi vardır. Bu mucizenin aynısı kavmine meydan okumak için başka bir peygambere verilmemiştir. Her nebi’nin mucizesi kavminin durumuna münasip düşmekte olan bir mucizedir. Mesela sihirbazların yapmış olduğu sûretleri yutan asâ gibi. İsa (a.s.) Allah’ın izniyle ölüleri diriltmiş, abrasa (deri hastalığı) yakalananlara şifa vermiş ve doğuştan âmâların gözünü açmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz gönderildiği zaman Araplar gayet beliğ konuşurlardı. Şiirde zirvedeydiler. Kur’an onlara geldiği zaman bunun gibi bir sûre getirmeleri konusunda meydan okudu. Onlar bu konuda aciz kaldılar.
Allah u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Eğer kulumuza indirdiğimiz Kur'an'dan şüphe ediyorsanız, siz de onun benzeri bir sûre meydana getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi de çağırın.” (Bakara:23)
Bu ayeti kerimenin devamında şöyle buyrulur: “Eğer bunu yapamazsanız ki asla yapamayacaksınız, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır.” (Bakara:24)
Başka bir ayeti kerimede Allah u Teâlâ şöyle buyurur: “Yoksa onu (Muhammed kendisi) uydurdu mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi siz de onun benzeri bir sûre getirin ve Allah’tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın.” (Yûnus:38)
Hûd Sûresi’nde ise şöyle buyrulur: “Yoksa onu kendi uydurdu mu diyorlar? Öyle ise, de!; haydin onun gibi uydurma on sûre getirin, Allah’tan başka gücünüzün yettiğini de çağırın, eğer doğru söylüyorsanız bunu yaparsınız” (Hûd13) Kur’an-ı Kerim devamlı bir mucizedir, faydası çok ve umumidir.
Hulasa: Kur’an-ı Kerim, Aleyhissalatü vesselamın en büyük mucizesidir. Bazı insanların sandığı gibi Kur’an-ı Kerim, onun tek mucizesi değildir. Bilakis O’nun parlak, göz alıcı ve büyük mucizeleri vardır. Mübarek parmaklarının arasından suyun fışkırması ve Kur’an’da geçen ayın ikiye yarılması gibi.
Muhakkak Kur’an veciz ve beliğdir. Sübhanehu Teâlâ’nın şu ayeti kerimede buyurduğu gibi: “Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.” Bakara: 179)
Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.