Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Düşmanlıklar Karşısında ne Yapmalı?

Düşmanlıklar Karşısında ne Yapmalı?

Yaşadığımız hayat serüveninde karşılıklı birbirlerini seven insanlar bulunabileceği gibi birbirlerini sevmeyen insanlar da bulunabilir. Günlük dünya hayâtında insanların birbirlerini sevmesi beklenir ve umulur ama etrâfımızda birbirlerini sevmeyen insanların bulunduğunu biliyoruz hatta bunu düşmanlık boyutuna kadar götürebilenlerin olduğu da bir gerçektir. Böylesi düşmanlıklar insanlar için hakikaten üzüntü kaynağıdır. Güzel geçinmek, uyumlu olmak ne güzeldir lâkin bu kolay bir iş değildir.
Elbette beş parmağın beşi birbirine benzemez. Aynı anne karnından yatan kardeşlerin huyları bile birbirinden farklı olabiliyor. Düşmanlıklar aslında farklı karakter çatışmalarındandır. Ancak farklı karakterde olanların illâ da çatışmaları gerekmez. Karşılıklı saygı ve nezâket çerçevesinde pek âlâ iletişimler sürdürülebilir. Doğru iletişimle farklı karakter ve mizaçtaki insanlarla müspet ilişkiler kurulabilir ve sürdürülebilir. Fakat iki tarafın da aradaki iletişim için fedâkarlık yapması ve birbirlerine tahammül etmeleri şarttır.
Aralarında iletişim bozukluğu olan kişiler birbirleriyle devamlı sürtüşmeye girerek tartışmaya hatta kavgaya kadar işi vardırarak birbirlerine karşı düşmanca davranabilirler. Eğer bir de bunlar yakın akraba, yakın komşu ve yakın arkadaş ise durum daha da vahim hal alır, iş tehlikeli yerlere varabilir. Uzakta olan düşmanlıklar daha az tehlikelidir. Kırkta bir görürsün ona göre de tedbirini alırsın ama devamlı yan yana ya da yüz yüze olduğun insanların düşmanlığı hakikaten kişi için ciddi bir üzüntü ve sıkıntı sebebidir. Ancak devamlı üzülmek bir çözüm değildir.
Az çok kişilerin anlaşabilecekleri insanlar bellidir. İnsan sosyal bir varlık olup çevreden kopamayacağına göre ve yine sâdece hoşlanacağı kişilerle görüşmeyeceğine göre o zaman arada düşmanlık oluşturmamaya çalışıp, anlaşmanın yolları bulunmalıdır. İnsanlarla iletişim beceri ister, fedâkarlık ister. Geçimsiz, kötü ahlâki özelliklere sâhip insanlar zâten davranışlarıyla kendilerini ortaya koyarlar. Kişiler eldeki veriler göre mecbûri olarak görüşmek durumunda olduğu düşman özelliklerine sâhip kişilerle, karşılıklı geçimde birbirlerinin hoşlanmadıkları noktalar üzerinde değil de ortak özellikler üzerinden, ilişkilerini sürdürebilirler. Farklılıklara yanaşmadan, birbirlerinin hoşlanmadıkları hususların üzerine gitmeden çok da samimi olmadan ilişkiler neden sürmesin, değil mi? Devamlı sürtüşme olan konuların berâber olunduğunda gündeme gelmesi münakaşaların doğmasına sebebiyet verir neticede kavgalar, küslükler, düşmanlıklar oluşur. Derken oluşan bu düşmanlıklar zamanla korkunç boyutlara ulaşıp iki tarafın birbirlerine küçük veya büyük zararlar, kayıplar vermesine yol açabilir. Elbette bu düşmanlıklar kişiyi üzüntü, elem ve kedere sevk eder.
En iyisi karşılıklı ilişkileri bu hâle getirmemektir. İkili ilişkiler insan haysiyet ve onurunu zedelemeden sürdürülmeli. Sürdürülen her ilişki iyi olsun, kötü olsun fedâkarlık ister. Şahsi özellikleri tutmayan insanlar illâ kavga mı etmeliler ya da birbirlerine hep soğuk mu durmalılar? Onlar da karşılıklı anlayış, saygı ve hoşgörü içerisinde pekâlâ birbirleriyle geçinebilirler. Eğer bütün yolları denemiş olup yine de geçinemiyor ve arada düşmanlık oluşacaksa o zaman birbirlerinden uzak durmaları tabi daha uygundur. İlişkilerde karakter çatışmasına meydan vermeden nezâket ölçüleri dışına çıkılmamalı. Aksi husûmet, tartışma, kavga belki daha kötü şeylerdir. Bu da hiç tasvip edilmeyen bir durumdur.
Bir de ezeli geçmişten, gelenekten bu yana devam ede gelen düşmanlıklar vardır. Mâziden beri devam eden süreçte nice suni düşmanlık sebepleriyle birçok mazlum, mağdur ve mâsumlar bu düşmanlıkların kurbânı olmuşlardır. Öyle ki işi kan davâsına kadar götüren düşmanlıklar kişiler ve aileler için ne büyük belâ ve müsibettir.
İslâm’a göre en büyük düşman şeytandır. Sürekli kötü ahlak üzere olan kişiler de şeytana benzetilmiştir. (Enam, 112) Her insanın tabiatında saldırganlık, kıskançlık, bencillik gibi menfi duygular vardır. Bunlar eğitilmezse kişiler için ahlâki bozukluklara yol açar. Bâzı kişiler şahsiyetlerindeki olumsuzluklardan dolayı başkalarına karşı düşmanca tavırlar sergilerler. Bâzıları da geleneklerinden gelen köklü ve genel düşmanlıklar taşırlar. İnsanlar arası akrabalık, komşuluk, arkadaşlık ilişkilerindeki düşmanlıklar özel sebeplere dayanır.
Herhangi bir sebepten ötürü birbirlerine düşmanlık besleyenler düşman olduğu kişiye çok çeşitli kötülükler yapabilir, incitebilir, zararlar verebilir. Düşmanlıklar birçok değişik sebepten olabilir. Kin ve nefret duygusu düşmanlık oluşturan en etkin duygudur. Kıskançlık, haset etme, haksızlıkla karşılaşma da düşmanlık oluşturan menfi duygulardır. Bu duyguların mutlaka törpülenmesi lâzımdır. Aksi halde bu duygular sâhibini uçurumlara sürükleyebilir.
Böylesi kişilere karşı dâima ihtiyatlı davranmak gerekir. Güzel dînimizin ölçüleri içinde kötü davranışlara, düşmanca tavırlara aynıyla mukâbele etmeyip daha iyi davranmak ve güzel muâmele etme prensibi vardır. Özellikle düşmana karşı dürüst olup, yalan söylemekten kaçınmak lâzımdır zira gün gelir o kişi o söylenen yalanı onun aleyhinde kullanabilir.
Düşmanlıkları önlemenin en güzel yolu sevgiyi yaygınlaştırmaktır. Seven, ‘başkasında vâr olan neden bende yok’ demez. Seven, kıskançlık ve hasetlik yapmaz. Bu bir yoldur. Düşmanlıkları kurutmanın diğer bir yolu empati yapmaktır. Kendisine yapılmasını istemediği şeyleri o da başkasına yapmayarak düşman kazanmaz. Yâni önce kendisi kimseye düşmanlık etmez ki düşmanı olmasın.
Düşmanı küçük görmemek gerekir ama olduğundan da fazla abartmamak lâzımdır. En büyük düşman şeytandır. Sonra da şeytan kılıklı insanlardır. Düşmansız bir dünya yoktur. Peygamberlerin bile azılı düşmanları vardı. Hele de bâzı meziyet sâhibi insanlar vardır ki bunların illâ da düşmanları olur. Asıl olan düşmana da iyi davranmaktır.
İnanan kişiler olabildiğince düşmanlıkları azaltmaya ve düşmanlara zor da olsa elden geldiğince dostça davranabilmeliler. Bir gün bakarsın karşındakinin hep düşmanca tavrına senin dostça tavrın karşısında, o düşman en yakın dost olabilir. Bu konuda âyeti kerime bile bahis konusudur: “İyilikle kötülük bir olmaz. (Kötülüğü) en güzel olan bir şeyle sav. O zaman bakarsın ki seninle arasında düşmanlık olan kimse sanki sıcak bir dost olur.” (Fussilet, 34)
Düşmanlık güzel bir şey değildir. Ocaklar söndürür, yuvalar yıktırır. Kişileri hapislerde süründürür. Düşmanlıkların dünyevi neticeleri iyi olmadığı gibi kişilerin ebediyen kalacakları yerleri de acıklı bir azap ve ateşli cehennem olacaktır. Akıllı olan düşmanlıklara vesile olmamak, düşmana düşmanca davranmamaktır. İstemeden oluşan düşmanlıklara gereğinden fazla üzülmemek her şeyi Cenâb-ı Hakk’a havâle etmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi