Dünya ve ahirete yarar inanç
Müslümanlar inançlarını Allah’a (cc) Rasulü’ne (sav) ve ahiret gününe inanmak üzerine toplamışlardır. Amentü diye kısaca formüle edilen inanç sisteminde Meleklere, Kitaplara, kadere hayır ve şerrin Allah (cc)tan olduğuna dair inanışları içermiş olsa da esasta bu üç inancın diğerlerini de kapsadığına inanılır.
Yani kısaca İslam Dinine ait her şeyin imanın bu üç umdesi içinde olduğu ifade edilir.
Elbette Hz. Peygamberimizden (sav) bize ulaşan Sahih İslam inancına göre İmanın şartı 6, İslam’ın şartının beş olduğuna inanırız.
Ama bu yukarıdaki ifadeyi anlamayanların ya diğerleri yani Kitap yok, melekler yok dediğine bakmayın.
Bu düşünce sistemi insanı dünyada ve ahirette sahili selamete çıkaracak yegâne inanç sistemidir.
Veya bu düşünce eksik ve yanlıştır diyenlere hatta bu sürekli olarak şikâyet ettiğimiz deistliktir diyeceklere de bakmayın.
Yazılanları yazıldığı gibi okuyup, okunduğu gibi anlamayanları da bir kenara itiverin.
Çünkü bu düşüncede olanların pek çoğu geçmişteki hatalarının cezasını karşısındaki Müslümanlara yüklemeye çalışanlar olabilir.
Mesela geçmişte dünya ve ahiret hesaplarının yoğunluğu nedeniyle FETÖ’nün İslam tarifine itiraz etmeyenlerden olabilirler.
Veya dünyalıklarını çoğaltmak için içinde bulundukları cemaatlerinin hırsızlıklarıyla elde ettikleri gayrimeşru varlıkları ile ahiretlerine yarar işler yapabileceklerini düşünenler olabilir.
Ya da İlahiyat Fakültelerinde ve Diyanet camiasında gördükleri yaşadıkları yanlış işler karşısında makam ve mevkilerini korumak için suskunluğa bürünenler de sayılabilir.
Hele hele İslam Dininin olmazsa olmazları olarak kabul edilen dinin dünyaya dönük hükümlerinin başında gelen başörtüsünü teferruat olarak görenler de böyle düşünebilir.
Hatta Sahih İslam inancında Kur’an-ı Kerim’den sonra İslam Dinini ikinci temel kaynağı sayılan Hz. Peygamberimizin (sav) Sahih Sünnet ve Hadislerini red edenlerin din tarifleri de buna uygun olmayabilir.
Kim ne derse desin Dünyada ve ahirette Müslümanlar için geçerli olan inanç sistemi bu dur.
Bunun dışındakiler ne dünya da ne de ahirette insanlara kurtuluşu sağlayamazlar.
Ama tarih boyunca olduğu gibi her düşünce sisteminin bir takım takipçileri olur.
Ya da Anadolu insanının tabiriyle “Kurtlu baklanın kör alıcısı olur”
Bizim inancımızda Allah’a (cc) iman Hz. Peygamber’e (sav) iman denildi mi, bu inanç içinde Hz. Peygamberimiz (sav) öğreticiliğinde Kur’an-ı Kerim’in ayetleri ile öğretilen meleklere, kitaplara, ahiret gününe ve kitabın içinde bulduğumuz her şeye inanılacak demektir.
Hz. Peygamberimizin (sav) ister vahiy yoluyla olsun ister vahiy dışında olsun “bu din dir, dindendir” dediği her şey bizim için din dir, dinden dir.
Yine Hz. Peygamberimizin (sav) “bu Kur’an’dandır” dediği her şey bizim için tartışmasız Kur’an-ı Kerim’dir.
Çünkü Müslümanlar bilirler ve inanırlar ki Kur’an-ı Kerim kendisinde şüphe olmayan tek ilahi kitaptır.
Ve bundan dolayı kendisinde şüphe olmayan Kur’an-ı Kerim’i Ümmetine tebliğ ve beyan eden Hz. Rasulullah’a (sav) da Kur’an-ı Kerim’e şeksiz şüphesiz inandığımız gibi inanırız.
Müslümanları dünyada ve ahirette kurtaracak tek inanç sistemi budur dememiz bu sebepledir.
Şimdilerde özellikle İlahiyat ve Diyanet camiasından bir takım kişilerin Hz. Peygamberimizin (sav) sahih Sünnet ve Hadislerini red etmek suretiyle bilerek veya bilmeyerek ateşline odun taşıdıkları deizm ise bambaşka bir düşüncedir.
Ehli Sünnet inancı olarak ifade edilen Sahih İslam Düşüncesinde Allah'a (cc) iman, Allah’a (cc), Peygamberlerine (as) Meleklerine ve kitapları aracılığıyla koyduğu emir ve yasaklarının tümüne iman etmek ile bunlara inanıp inanmadığımızın hesabının sorulacağı ahiret gününe iman demektir.
Tekrar ifade etmek gerekirse Müslümanları dünyada ve ahirette kurtaracak Sahih İslam inancına ait her şey bu üç imanın içindedir.
Gerisi kelimenin tam anlamı ile “UYDURULMUŞ DİN” dir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.