Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Dost dediğin

Dost dediğin

            Dostluk bir nasip işidir, herkes buna sâhip olamaz.

            Şurası bilinmeli ki, dostlar katlandığımız değil kendisinden râzı olduğumuz kişilerdir. Bugünün dostları maddeten insana yakın oluyorlar. Günümüzde dostluklar makam-mevki-şöhret üzerinden yürüyor. Dolayısıyla insan itibârına vesile olan birikimlerini kaybedince dostlarını da kaybediyor. Neticede, kalıcı dostluklar eskisi gibi kurulamıyor, deniyor. O zaman dostlukların temelini oluşturan inanç değerlerimize geri dönmemiz gerekmiyor mu?

            Her bozulan erdemin temeli öze dönmektedir, tabi öz de yanlış yoksa. Bozulmuşluğa, kokuşmuşluğa kurban gitmemek için asla uygun yeni düzenlemeler yapmalı hem insânî hem toplumsal olarak. Bunda bireysel ve sosyal katkılar şart. Yâni işi sâdece toplumsal bir hâdise görüp hemen devlete yüklenmemeli herkes en azından kendisini değiştirme adına gayretler sarf etmeli devlet de değerleri yaşatmak için imkanlar sunmalı.

            İnsan hayâtını yaşarken elbette tek başına değildir. Hayat yolunda kendisine arkadaşlık eden pek çok dostu, refiki olur. Bunlar eşi-dostu-akrabalarıdır. Ancak bâzı yol arkadaşları insanı yorar, hayâta küstürür, bıktırır, yıldırır. İnsanın dostlarını seçmede veya onları bir çırpıda silmede her zaman şansı olmayabilir. Ömür boyu hayat arkadaşı dediğiniz kişiyle berâber hayâta devam etmek zorunda kalabilirsiniz. İşte burada yine değer çizgisi devreye girer kader dersiniz, imtihan dersiniz katlanırsınız.

            Aslında dostları seçtiren irâdedir. Hayat yolunda karşılaştığımız insanlar ileriki târihte dostumuz olabilir de olmayabilir de. O elemeyi bize yaptıran yolculuktur. Hayatta ucu ahrete uzanan bir yolculuk değil mi? O halde esas olan ahrettir ve insan bu yolculukta kendisine ebedi sermâye kazandıracak dostlar edinmelidir. Ne mutlu bu hakikati kavrayabilenlere…

            Kişiye HAK adına birikim katan dostlara sâhip olmak ne güzel!

            Kişiyi güzel ahlâka yönelten dostlara sâhip olmak ne güzel!

            Kişiyi gittiği yanlış yoldan alıkoyan yerine doğruları telkin eden dostlara sâhip olmak ne güzel!

            Kişinin iyi gününde yanında olduğu gibi kötü gününde de onu hiç bırakmayan dostlara sâhip olması ne güzel!

            Kişinin benlik ve nefsi ihtiraslardan arınmış ulvi gâyelere sâhip dostlara sâhip olması ne güzel!

            İmrenilen bir dostluğun oluşabilmesi için pek tabi zorluklara, müşkillere, yokluklara, yolculuklara ihtiyaç vardır. Öyle durup dururken kalıcı dostluklar kurulmaz. Dostlukların temelinde bir şekilde sınanmışlık, denenmişlik olur. Kalıcı dostluktaki mârifet aradaki muhabbet ilişkisinden alnının akıyla çıkabilmektir. Her türlü yamukluk dostluğu zedeler. Asıl olan kötü gün dostluğudur, iyi günde kişiye herkes dosttur.

            Günümüzde bâzı makam ve ikbal adına, ‘kırk yıllık dostların’ dahi birbirini sildiği bir devirdeyiz. Maalesef hesap yapmaktan dostluk kurmaya vakit ayıramayanların sayısı gittikçe kabarıyor. Oysa kadim dostluklarda sırrı ifşa etme yerine saklama hasleti vardır. Dostlukta kırıcılık-yıkıcılık olmaz, onarıcılık-yapıcılık olur. Dostluklarda hoş görmek esastır yanı sıra dostunun sevincine ortak olmak hüznünü paylaşmak gerekir. Onun iyiliğini istemek lâzımdır. Bunlar eskilerin insan ilişkilerinde vazgeçmedikleri dostluk adaplarındandır. Kaçı kaldı şimdi sorarım size?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi