Recep Çınar

Recep Çınar

Dokunulmazlara dokunma zamanı!

Dokunulmazlara dokunma zamanı!

Gaziantepspor maçından sonra “Nazar değmesin” başlıklı yazımda. Aykut Kocaman'ın ufak bir dokunuşu ile maçı kazandığımızın altını çizmiş, yiğidin hakkını yiğide vermiştik...

Hem de “kendisine olan sevgimi değil, saygımı biraz daha artırarak” diye de eklemiştim...

Açıkçası Başakşehir maçında beklentilerim vardı...

Takımın kadro derinliği ile kendisinin hürmet görecek bir futbol aklına  rağmen, oyun planına değil, ama kadroya, özellikle de vazgeçemediği Bajiç'e dokunacak mıydı?

“Maç kazanan takım bozulmaz” mantığı ile sıradışı teknik adamlık hamlesini bu maç öncesinde gösterebilecek miydi?

Ne kazanan takımdan ne de Bajiç'ten vazgeçmedi...

Ne mi oldu?

Aykut Kocaman ve vazgeçemedikleri, tek bir pozisyon bile üretmeden, rakibi hiçbir alanda rahatsız etmeden,  90 dakikayı kalelerinde gördükleri 4 golle tamamladılar...

Gaziantep maçını küçük bir dokunuşla kazanan Kocaman, Başakşehir maçını benim gibi izleyince skor 4-0 oldu...

Kusura bakmasın, Gaziantep maçında sınıf atlayan Aykut Kocaman, Başakşehir maçında ikmale kaldı!

*** 

Maça gelince...

Yılmaz Vural istatistiklere dayanarak, “Süper Lig'de atılan gollerin yüzde 60'ı duran toplardan, yüzde 25'i atağa çıkarken kaptırılan toplardan, yüzde 15'i de rakibin becerisinden kaynaklanıyor” demiş...

Başakşehir-Torku Konyaspor maçını seyredin, hakverirsiniz Yılmaz Vural'a...

Bekir'in golü duran toptan...

Vissa'nın golü Uğur İnceman'ın kaptırdığı toptan...

Mehmet Battal'ın golü de neredeyse duran top gibi bir şey...

Visca'nın ikinci golü ise bu oyuncunun becerisinden...

Sonuç 4-0 Başakşehir lehine...

***

Yüksek toplar sıkıntı vermeye başladı bizim takımda...

Mehmet Battal'ı, Yalçın'ı, Bekir'i, Badji'si ile yüksek toplarda potansiyeli olan bir takım...

Vukoviç'in dışında bir tek uzunumuz yok...

Kocaman, Başakşehir'in 4-5 uzununa karşı bir önlem alabilirdi...

Vukoviç'in yanına Ali Turan'ı değil de, Selim Ay'ı ya da Dossa'yı düşünebilirdi...

Diyecem ki “eşleşme hatası”

Ama değil...

Bekir İrtegün ile Ali Turan, Yalçın Ayhan ile Mehmet Uslu,  Mehmet Battal ile Ömer Ali eşleşse ne olur!?

Konsantrasyonu geçtik...

Parselasyonu da...

Mesele bunlarda değil...

Boyumuz kısa...

Vukoviç hariç, Çin askeri gibi bir savunmayla çıktık, NBA takımı Boston Celtics gibi uzunlarla donatılmış Başakşehir karşısına...

Meseleyi sadece savunmada uzunların olmayışına ya da yan toplardan yenilen gollere bağlamamak lazım...

2'sini yandan, 2'sini uzaktan atılan şutlardan yedi bu takım...

Ama esas mesele rahatlamış bu takım...

Daha net konuşmak gerekirse, 15 puan sadece oyuncuları değil, Aykut Kocaman'ı da erken rahatlatmış olacak ki, maç sonunda, “Bizim için bundan sonraki düşünce yaraları sarıp Gençlerbirliği maçı ile beraber tekrar kuvvetli hallerimizi devreye sokabilmek" diyebilmiş...

Keşke kuvvetli haller Başakşehir maçında devreye girseydi de, 4 olmasaydı...

Hoş, sorun 4 olması da değil, sorun takımın erken havaya girmesi ve bu rahatlıkla Başakşehir karşısına çıkması...

Yoksa 90 dakika boyunca içerisinde bir tek pozisyon üretmeden yenilen 4 golü bir nedene bağlamaya çalışmak, kolaycı bir yaklaşım olmaktan öteye geçmez...

Başakşehirspor maçında toplamdan yola çıkarsak, organize olmaktan ve pozisyon bulabilmekten çok uzaktı bizimkiler...

Başta Meha yoktu...

Rangelov yoktu...

Ali Çamdalı, Vukoviç ve Bajic de...

Bedenleri sahada olsa da!

Hemen hiç katkı sunamayan oyunculardı, maç boyunca...

Neyse...

Başakşehir maçı geride kaldı...

Umarım Aykut Kocaman,  takıma ve bu takımda kendine dokunulmaz sananlara dokunur da, Gençlerbirliği maçında bir sıkıntı yaşanmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi