Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Dinlerini bölük bölük edenler

Dinlerini bölük bölük edenler

Allah (cc) Rasulü’nün (sav) sahih sünnet ve hadisini red ederek dinlerini bölüp parçalayan Kur’ancılık taifesinin en büyük açmazlarından birisi, Kerim kitabımızın meal ve tefsirinin kimin tarafından yapıldığı veya yapılacağıdır.

Allah (cc) Rasulü’nün (sav) Kur’an ayetlerinde açıkça açıklanmış olan vazifeleri ile ilgili ayetlerin bir kısmını görüp bir kısmını görmeyen, yani ayeti kerimeleri kuran bütünlüğü içinde ele almayan bu taifenin en büyük özelliği, Kur’an-ı Kerim ayetleri arkasına sığınarak kendi sapık düşüncelerini delillendirmek istekleridir.

Mesela her fırsatta söyleyegeldikleri temel cümlelerden birisi şudur:

Kur’an ayetleri her kesimden insanın anlayabileceği şekilde, açık ve açıklayıcı olarak nazil olmuştur ve ayrıca Rasulullah’ın (sav) açıklamasına yani sünnet ve hadise ihtiyaç yoktur.

Ancak bu sözü söyledikten sonra Rasulullaha (sav) vermedikleri Kur’an-ı açıklama hakkını kendilerinde görerek, size Kur’an-ı Kerim’i sure sure veya ayet ayet öyle bir açıklamaya giriştiklerini görürsünüz ki nutkunuz tutulur.

Gonya tabiriyle uzunca bir Vay bee! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dersiniz kendi kendinize.

Öyle ya, Kur’an-ı Kerim’i Allah (cc) açıklamış iken ve zamanımızda böylesine zamane alimleri(!) de varken Rasulullah’ın (sav) ayrıca Kur’an-ı açıklamasına ve örneklendirerek hayata uygulamasına ne gerek var?

Hatta bir adım daha ileri giderek, Rasulullaha (sav) ne gerek var?

Rasul (sav) sadece bir postacı, bir kargo elemanı veya bir ara kablo mahiyetinde ise, Kur’an-ı açıklamak neyin nesine gerek?

Biraz daha üzerlerine gitseniz, açık ve açıklanmış Kur’an-ı anlamak, açıklamak için kulaklarına türlü mazarratlar üfüren diplomasız ve icazetsiz hocalarının(!) cilt cilt kitaplarını, meallerini ve tefsirlerini önünüze yığarlar.

Hele hele biraz da laflarını dinleyecek olursanız, sizi Kur’an’a çağırıyorum diyen bu okumuş(!) cahillerin gerçekte sizi Kur’an’a değil de, kendi sapkın inançlarına çağırmaya başladıklarını göreceksiniz.

Rasulullah’a (sav) ve Ashabı Kiramdan (ra) bu yana gelip geçen Selefi Salihin’e (ra) lanetler yağdıran ve müşriklik ile suçlayan bu aldanmış ve aldatılmış güruh bir anda size aslından okuyamadıkları Kur’an’ın gürül gürül açıklamasını yapmaları sizi asla aldatmasın.

Bir garabet örneği olarak ellerine aldıkları farklı meallerin her birini ayrı ayrı Kur’an zan eden bu gafiller topluluğunun kendi hevaları doğrultusunda ayet meallerinden çıkardıkları sonuca göre Kur’an ayetleri konusunda dillerini eğip bükerek dinlerini parça parça etmekten çekinmediklerini görürsünüz.

Mesela Kur’an’ın vahiy edildiği dili de bilmedikleri ve öğrenmek gibi bir gayret içinde de olmadıkları halde size Kur’an’da geçen salat kelimesinin salt namaz anlamına gelmediği konusunda uzunca bir açıklama da yapabilirler.

Çünkü dinlerini bölük pörçük eden bu zamane âlimciklerinin bir kısmına göre salat kelimesi, kıyamlı, rükûlu ve secdeli bir ibadet olan namaz yerine sadece yardımlaşmayı ve desteklemeyi ifade eder ve Kur’an’daki hiçbir kelimeden namaz anlamında bir ibadet çıkarılamaz.

İşin daha beteri ise güya namazı kabul eden Kur’ancılar da kendi içlerinde parça parça ayrılmışladır.

Çok az bir kesimi 5 vakitli bir namaz ibadetini icra ederken, diğer bir kısmına göre namaz 3 vakit daha başka bir kesime göre ise 2 vakittir.

Namaz konusunda böylesine parçalanmışlıkları ortada iken, Oruç ve Zekât ile İnfak konusundaki farklı düşünceleri ise, tam olarak evlere şenlik bir durumdur.

İslam’ın 1400 yıllık ilim ve irfan birikimini bir çırpıda red ederek, kendi hevalarınca yeni bir din tesis etmeye çalışan bu modernist inkârcı grubun, söyledikleri inanç ile bir ilişkilerinin olmadığı da ortadadır.

İşlerine geldiğine göre namaza ritüel diyenler, işlerine geldiğinde gezi eylemcilerine imam olmaktan çekinmezler.

İşlerine gelmediğinde namaz takkesine Yahudi âdeti diyenler, işlerine geldiğinde hutbede ve namazda kafalarına takke takmaktan da çekinmezler.

İşlerine geldiğinde Cuma Namazında kendine tabi olanlara imamlık edenler, işlerine geldiğinde televizyonlarında ekrana çıkardıkları akademisyenlere Kur’an’da Cuma namazı olmadığını söyletmekten bile çekinmezler.

Daha başka bölük bölük bölünmüşlüklerini yüzlerine vurmaya gerek var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi