Deve, izzet ve cennet…!
İçimizde katranlaşan bir hüzün var…
***
Onca öksürsek de, bir türlü atamadığımız, boğazımıza yapışıp kalmış, yutkunmamızı engelleyen, dilimizi damağımıza yapıştıran bir zulme uğramışlığın acımtırak tadı var içimizde…
***
Nefesimiz kesiliyor…
***
Sözcükler anlamlarını yitirip, oruç ile birlikte kaynayan kazanları andıran vicdanlarımız da eriyip gidiyor…
***
O nefes darlığına benzeyen, bizi tıkayan, yoran, morartan din-dar-lığı üzerimizden atmaya çalışıyoruz…
***
Kan içinde yüzen coğrafyaya, bir yudum nefes talebimiz, sanki içimizdeki birlik yoksulluğu yüzünden yedi kat semanın daha birinci katında yüzümüze geri çalınıveriyor…
***
Orucuz…
***
Farzından olmasa da, sanki dillerimiz, ellerimiz de bağlı zulme karşı…
***
Ruhlarımız çiğnendi…
***
İzzeti nefsimiz binlerce kilometre öteden ayaklar altına alındı… Haysiyetimiz kirletildi…
***
Gonya tabiriyle; “Devenin üstünde dalandık”
***
Ümmetin erkekleri olarak iftar sofralarında hanımlarımızın yüzüne bakamaz olduk…
***
Ey Rabbim, izzetimizi, şahsiyet ve şerefimizi elimizden alma…
***
Gazze’de, hem izzeti hem de cenneti kazanan topluluklardan eyle…
***
Amin diyin Müslümanlar…