Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Derin ekonomik darbe

Derin ekonomik darbe

Son zamanların meşhur sözü Türkiye’de siyaseten istediklerini elde edemeyen emperyalist batı ülkeleri şimdi ekonomik darbe girişimi başlattılar.

İlk bakışta doğru bir söz gibi gözüken bu düşünceye daha dikkatli bakınca, kendi içinde pek çok çelişkiyi barındırdığı görülecektir.

Tarihi olarak sabittir ki; Türkiye ekonomisi yüzyılı aşkın bir süredir başkaları tarafından kurulmuş ve idare edilmektedir.

Siz buna İngiliz hegemonyası diyebilirsiniz.

Amerikan sistemine dâhil olmak diyebilirsiniz.

Veya vahşi kapitalizmin ağababalarının yerli uzantılarının çıkar ilişkileri diyebilirsiniz.

Ama şu bir gerçek ki ekonomik yapı ülkeyi işgal eden devletlerin yönlendirmesi ile emperyalist batıya entegre olacak bir biçimde kurulmuş ve devam ettirilmektedir.

Bunun adı dün soğuk savaş ekonomisi de olabilir.

Avrupa Ekonomik Topluluğu da.

Hatta Şanghay 5’lisi de.

Sistem aynı.

Onlar sömürerek sürekli kazançlı çıkacak.

Sen sömürülerek zararlı çıkacaksın.

Çünkü Merkez Bankam dediğiniz banka, tam anlamı ile senin ve tam anlamı ile bağımsız değil.

Hâlbuki Merkez Bankaları aynı zamanda birer bağımsızlık sembolüdür.

Merkez Bankasındaki çoğunluk hissende çok zaman işe yaramıyor.

Borsa dersen zaten evlere şenlik bir durumda.

Tabir caiz ise vergisi algısız bir ortamda yurt dışındaki baronların at oynattıkları ve yıllardır tam anlamı ile hâkim olunamayan bir alan.

Daha doğrusu kimin girip kimin çıktığı belirlenemeyen ve denetlenemeyen bir vurgun alanı.

Bankacılık sistemi desen, tam anlamı ile bir kurtlar sofrası.

Batı ile entegre olmak adına sömürgecilerin Türkiye ayağı gibi bir şey.

Dünyadaki en yüksek faiz oranlarını uygulamakta sakınca görmeyen bir canavarlaşmış yapı.

Üstelik yıllardır bütün sektörler daralma yaşamışken hiçbir zaman daralma yaşamadığı gibi olağanüstü kriz dönemlerinde bile en yüksek kar oranlarına ulaşmış tek yapı.

Hazine ve Merkez Bankası desen Konya tabiriyle avara kasnaktan öte gitmeyen bir durum.

Güya Merkez Bankasındaki altın ve döviz varlığı şimdiye kadarki en yüksek seviyeye ulaşmış olmasına rağmen ortalama her ay en az üç faiz ihalesi ile uluslararası faiz yapılanmasının Türkiye ayağına para kazandırmaktan başka bir iş görememekte.

Aklı olan kişiler düşünsün bir kere.

Veya Merkez Bankasında ve Hazine de yeterli para var diyenlere soralım:

Cebinde hazır nakit parası olan bir kişi başkasından faizle para alır mı hiç?

Ama bu tür gariplikler nedense bizde oluyor hep.

IMF’ye borcumuz yok diye övünürken Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının internet sitesinde yaptığı açıklamasına göre 31 Ekim 2016 tarihi itibarıyla Merkezi yönetim brüt borç stoku son bir ay içinde 12,5 milyar lira artış göstererek 725,4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Buyurun buradan bakın olaylara.

Çünkü gerçek ekonomik darbe içerden gelen darbedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi