Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Değişen Ramazan algısı

Değişen Ramazan algısı

Zaman da ve mekân da bir değişiklik olmadığına göre insanların Ramazan ayı algılarındaki değişikliğin temel sebebi kendilerinde meydana getirdikleri değişikliklerdir.

Bu sebepledir ki her Ramazan ayının gelişi ile birlikte insanların kendi elleri ile yaptıkları değişiklikler nedeniyle geçmişe özlem duyarlar ve nerede o eski ramazanlar diye hayıflanırlar.

Bu geçmişe özlem duyma sadece bir nesil ile de kalmaz.

Her ne kadar eskisi gibi 2 veya 3 kuşak aynı evi, aynı binayı, hatta aynı mahalleyi paylaşmıyor olsa da Ramazan gibi mübârek günler vesilesiyle bir araya gelebiliyorlar ve geçmişe özlem öyle veya böyle sonraki nesillere aktarılmış oluyor.

Kendisine verilen zaman ve mekân emanetini Rabbimizin(cc) emir ve istekleri doğrultusunda kullanmayan insanın bu iki mefhum karşısındaki hali tam anlamı ile bir mahkûmiyet halini almıştır.

İslam ferdin tek başına yaşayacağı bir din olmamasına rağmen maalesef insanlar yanlış bir takım düşünceler ve saptırıcılar eliyle dini öncelikle kendi vicdanlarına hapsetmişler, bunun getirdiği bencillik neticesinde de, zamanlarını ve mekânlarını kişiselleştirerek kendilerini toplumdan soyutlayacak şekilde, güya güvenlikli korunaklı sitelere hapsetmişlerdir.

Nerede ise tatile çıktıkları zamanlar hariç yılın 11 ayı toplumdan kopuk bir şekilde yaşayan bu insanların Ramazan ayında topluma karışmaları beklenemez.

Ancak mensup oldukları oda, dernek gibi kuruluşların iftarlarında toplum içinde yer alan kişilerin bayram sevincine eşdeğer bir sevinç yaşamaları veya abartılı sevinç gösterisinde bulunmaları  bundan dolayıdır.

Esasında Cenabı Allah’ın(cc) toplum içerisinde sosyal bir varlık olarak yaşaması gayesiyle yarattığı insanların kulluk görevlerini layığı ile hatırlamaları bu sorunun en temel çözümüdür.

İnsanlar Ramazan ayının sadece belli sayıda ve belli hayat standardına ulaşmış eş dost daveti ile geçirilecek bir zaman olmadığını ibadetlerle birlikte en çok kabul edilen duaların fakirlerle birlikte oturulan iftar ve sahur sofraları olduğunu hatırlamaları yeterli olacaktır.

Keza Ramazan ayında tutulan oruçlardan sonra ulaşılan asıl bayramlarında fakirlerin de bayram yapmasına vesile olunan bayramlar olduğunu hatırlamalarıdır.

11 ayın sultanı olarak kabul ettiğimiz ve yarısı tamamladığımız bu günlerde özlemle beklediğimiz Ramazan ayının gelişiyle hayatımızda nelerin değişip değişmediğini de kontrol etmemiz için son günlerdir bu günler.

Kendimizden başlamak üzere ailemiz, evimiz, mahallemiz ve şehrimizde Ramazan ayının gelişi ile neler değiştiğini bir kez daha kontrol etmemiz gerekmektedir.

Güya gelişmişlik ve modernlik adına Ramazan ayının manevi atmosferini kendi eli ile kaybedip sonra da insanlardaki maneviyat eksikliği ve şuur kaybından şikâyet etmek hakkaniyet ölçüleri ile de bağdaşmayan bir tavırdır.

Ramazan tarif edilirken herkesin söylediği ilk şey sadece aç kalmak değildir iken iş uygulamaya geldi mi başta siyasiler ve belediye başkanları olmak üzere hemen her kurum ve kuruluş temsilcisi Ramazanın bir oyun ve eğlence zamanına dönüşmesinde katkı sunmaktan geri durmamaktadır.

Ramazan ayının gelmesi ile oluşturulan bu gayri islâmî ve ahlaki durumdan insanın başta kendisini kurtarması/ değiştirmesi, sonra da çevresi ve şehrini değiştirmesi için henüz zaman geçmiş değil.

Henüz bitmeyen bu kutlu zamanın kıymetini bilerek Ramazan ayını Cenabı Allah’ın(cc) emrettiği, Hz. Peygamberimizin(sav) hayata uygulayarak örneklendirdiği ve selefimizin yaşadığı gibi idrak ederek bu ayda elde edeceğimiz Kuran ile birlikte yaşama, ibadet ve infak şuurunun yılın diğer aylarında da kalıcı bir davranışımız olmasın Rabbimizden(cc) niyaz ederiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi