Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Cumhuriyet Kuruluş Sonrası Eğitimciler!..

Cumhuriyet Kuruluş Sonrası Eğitimciler!..

Bugünkü yazım “Tarihimizdeki Oluşumların Hakikati Bilinmeli” yazımın devamı olacaktı ama…
Bir öğretmen çocuğu olarak, 24 Kasım Öğretmen Günü geçmiş olsa da bu gün aynı düşünce içinde konuyu değiştirmiş oldum.
***
Öğretmenin değeri, her yerde ve asırda üstün kılındığı hepimizin malumudur. Bilhassa İslâm’daki değeri daha da ileridir.
Bu Peygamberimiz (S.A.V.)în damadı Hazreti Ali’nin “Bana bir harf öğreteninin kölesi olurum” demesi bu yüceliğin ispatıdır.
Öğretmene saygı sadece öğrenciler öğrenenler için değil, tüm halkın göstereceği sevgi ve saygı olmalıdır. Elbette öğretmen de bu saygı ve sevgiyi karşılamalı, bunu yapanlara müşfik davranırken sevgisini de belirtmeli, her zaman yardımcı olmalıdır.
Bendeniz ve 1940’lara kadar doğumlu olanların, öğretmene karşı kendi saygımız yanında, ebeveynlerimizinde daima aynı duygu içinde olduğunu görür ve izledik.
O kadarki bırakın köy ve kasabaları. Büyük şehirlerde ki öğrenciler kendinin öğretmeni olsun olmasın, öğretmen olarak tanıdığı kimseler karşılarına geldiğinde.
Şapkası varsa asker selamı yoksa başını eğerek saygısını gösterirlerdi.
Basit gibi gelecek ama anlatmadan geçemeyeceğim.
Rahmetli babamın Gaziler, Güvenç ve Yenice Kaya Köyü öğretmenliğinde ki zamanlarda izlenimim olarak.
Okul zamanı dışı köy dolaylarında oyun oynayan çocukların yakınından babam geçek ise, bunu gören çocuklar “Örtmen geliyor” çağrımı ile oyunu bırakır saygı durumuna hatta saklanma yoluna girerlerdi. Bunu gören babam gülerek sevgi içinde “Çocuklar sağ olun ve oyununuza devam edin derdi.”
***
Bu öğretmenler kendini sevdirmeyi nasıl başarmışlardı? Bu günlerin öğretmenleri bu duyguları duyabiliyor mu? Öğrenciler onların sevgisini tadabiliyor mu?
Bu sorulara cevap verebilmek için gelin o yılların öğretmen öğrenciye halk yaşamından nostalji belirtmenin daha yerinde olabileceğini düşünerek sunmak isterim.
Ancak anlatımım köy öğretmenlerini kapsayacak. Şehirlerde ki öğretmenleri orada yaşayanların daha iyi bilebileceğini de belirtmek isterim.
***
O yılların yaşamlarını bilenlerden, Rahmanlarına kavuşanlar daha evvel. Yaşam sürdürenler ise halen daima takdirlerini belirtmekte ve “Nur içinde olsunlar, Yüce Yaradan razı olsun onlardan...” demeyi ihmal etmemektedirler.
***
O yıllarda, köylerde öğretmenlik yapanların yaşamlarında bir fark olmayıp, hepsi maddi olanak eksikliği ve sosyal yaşamın bulunmaması yanında ilave ders, kitap, vb gibi ekler asla bulunmaz öyle haftada üç saat ders ve mesai mefhumu olmazken… .
Tüm gün beşinci sınıfa kadar hepsini her gün okutabilme zorunluluğu içinde başarı sağlıyorlardı.
Maddi sorunlarını bir tarafa bırakıp daima aynı vazifeşinaslık içinde, Toroslar’ın üzerinde sadece hayvanla gidip gelebileceği köylerde tek başına beş sınıfı birden okutmakla kalmayıp köylülerin “Derman Babası.” da olmaktaydılar...
Bu öğretmenlerin, o günlerin imkansızlıklarına karşın, tatbik ettikleri öğretim neticesi mezun olan öğrencilerin başarılı olması, bilhassa şehirlerde ki imtihanlı girişlerde tamamının başarı sağlaması neye dayanıyordu ki?
***
Anlattıklarım olarak, gördüğüm öğretmenler,
Sadece eğitmekle kalmazlar, bulundukları köy yanında okulu olmayan etraf köy halkının yardımcısı, dert ortağı, sağlık memuru bile olmaktaydılar.
Bu görüşlerimi, aynı duygu içinde olan eğitimcilerin yani değerli hocalarımızın işlemlerini kapsayan, Rahmetli Babamın yanında olmam dolayısıyla, gördüklerimi anlatmış olmaktayım
***
Laf, lafı üretir hesabı, köşenin sonuna gelmeye başladık asıl konuyu işlemeden.
Anlatımları etraflıca değil de, kısa cümlelerle sunayım.. Sizler genişletin düşüncelerinizle.
* Köyün aynı zamanda, dert ortağı, küsleri barıştıran, dağa kaçan sevgilileri Jandarma yakalasa da araya girip bunlarla konuşur. Ailelerini ikna edip hallederdi.
* Köyün doktoru ve pansumancısıydı. Kendi imkânları ile aldığı kinin aspirin, oksijen, iyot vb. ile balta, bıçakla vb. ile ayağını elini kesilenleri tedavi ederdi.
İnanamazsanız soruverin. Küçük parmağı kesilip yere düşen, eski Karayolları Konya İşçi Sendikası Başkanı Kemal Aladağ’ın parmağını yerine koyup dikerek kazandırmış öğretmenlerdendir.
Geldiğinde Sıtma’dan geçilmezken, Kinin ve Konyak ile tedavi ederek sona erdirmiştir.
Hafız da olduğu için, zaman zaman cami imamlığı bile yapmıştır.
***
Eğitim işlerine gelince,
* Okuma yazma mecburiyeti olmayan yıllarda, kız çocuklarını okutmak istemeyenlere karşı. Bütün kız erkek çocukların okula devamlarını sağlamış oldu.
* Bilhassa Mart ayında başlayan ve kuzu gütmeye gönderilen çocukları, okul uzağında ki dağlardan toplayarak getirir yok diye yazmazdı.
Milli Eğitim Bakanının, “Ezbercilik kalkacak...” hatta yeni olarak, “Ahlak hareketleri tatbiki...” gibi işlemini, onlar o zamanlar tatbik etmiştir. Bu konuda inanılması güç ama hakikat olan olayı anlatayım yeri geldiği için!..
Bendeniz beş yaşıma yeni girmiş, öğretmen oğlu olduğum için de sınıflarda oturmam serbest!
 Alfabe okuttuğu çocukların yanında oturan bendenizi görünce, tebessümle “Sende okuyabilir misin? Oku bakalım” demişti. Çocuklardan gördüğüm ve ezberlediğim gibi okumaya başladım. “Abla Top At..” diye.
Hayret ederek, “Birde sahifenin altından yukarıya doğru oku” deyince, harfleri tanıyamayıp sustum!..
O sırada baba değil, bir öğretmen olarak, rahmetli hiç çekinmeden, tek evladı olup öğrencisi de olmadığım halde müsamaha yapmayıp, bendenize okkalı bir tokat akşetti.
“Bu sana ders olsun. Bir daha ezberleme. İyice öğren öyle oku...” demişti
Hayatımda ki başarıları bu tokada da borçluyum!
* Öğrencilerinin öğrenmesi için daima zayıf olanların üstlerinde daha fazla titrer ve tatbik ederdi.
* Kesinlikle o yıllarda yasak olmasına karşın, namazlıklarını öğretme yanında çok yönlü ahlak dersleri yanında, saygı ve sevgiyi de öğretirdi...
* Fakir çocukların kitap defter vb. sini kendi kesesinden ödeyip sağlardı.
Daha birçok şeyler ama uzatmayalım.
Onlar o yıllarda öğrencisinin ve halkın sevgisini kazanmayı biliyor ve yapıyorlardı bunları....
***
Nur içinde yatsınlar. Bu günlerin öğretmenleri maddiyat az da olsa, düne göre hayli rahatlıkları da olabileceğini göz önüne alırsak.
Onların gördüğü sevgi ve saygı ile kendilerinin verebildiği sevgi saygı ve başarıyı sağlayabilmekteler mi?
Cevabı sizler verirken. Evet, cevabı alabilen öğretmenlerimiz ne kadar mutluluk içindedir. Yüce Yaradan onlardan razı olsun…
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi