Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Cemaat-Hizmet-Himmet-İmam

Cemaat-Hizmet-Himmet-İmam

Bugün son günlerde tahrif olan dinimizin güzel ve hâlis kavramlarından bahsedelim istiyoruz efendim.

Bilhassa dîni bir cemaat olduğu iddiasıyla yıllardır içimizde yaşayan ve insanlarımızın güzel duygularını kötü amaçlı kullanan mâlum gurubun şimdilerde terör örgütü olduğu tescillenen FETÖ’cülerin içini boşalttığı bizim fazilet gamzeden kavramlarımızı sizlerle hasbihal edelim dileğindeyiz. Bu kavramlar; “cemaat”, “hizmet”, “himmet” ve “imam” hususlarıdır. Şimdi bunları tek tek ele alarak kısaca inceleyelim;

 Önce hakkında çok konuşulan “Cemaat” kavramıyla başlayalım:

Ayrışmanın tersi olan ‘birleşme-bir olma’ anlamında kullanılan “CEMAAT” kavramı; aynı ufuk, fikir, ülkü ve gâye içinde bulunanlardan oluşan iyilik ve takvada yardımlaşan, dayanışan toplulukları ifâde eder. Cemaatler el ve güç birliğiyle hayrın ve güzelliğin yayılması adına din-vatan ve millet yarârına çalışmalar yaparlar. Cemaatler âdeta faziletler medeniyetinin inşâsını temin ederler. Cemaatlerin arka planlarında gizli ajandaları olmaz. Devleti içten göçertmeyi değil bilakis devleti yüceltmeyi, toplumdaki ahlâkî seviyeyi yükseltmeyi amaçlarlar. Bunu temin etmek için çeşitli resmi oluşumlar, dernekler, vakıflar, yardım kuruluşları vasıtasıyla topluma bu asil amaç doğrultusunda çalışmalar ve hizmetler sunarlar. Şanlı târihimiz, ecdâdımızın kurduğu muhtelif vakfiyelerle, bu gâye etrâfında toplumun temelini sağlam tutmuştur. Bunlardan günümüzde hâlâ devam edenleri dahi vardır. Maalesef bugün bu güzel kavram, yanlış fikirlere hizmet eden kişiler vesilesiyle toplum nezdinde olumsuz anlaşılmaktadır. Halbuki “cemaat” kavramı bugün günahta yardımlaşanlar, takiyye yapanlar, insanların özellerine girerek bir takım menfaatler elde edenlerin oluşturdukları menfi guruplaşma olarak kabul görüyor. Bunlar “cemaat” olamaz. Bunlar olsa olsa eski tâbirle ‘fırka’ olabilir yenilerde ise buna ‘örgüt’ deniyor. Doğrusu da budur. Yâni daha açıkçası FETÖ, “cemaat” değil dîni yönden fırkadır, bugünkü tâbirle örgüttür.

Gelelim “HİZMET” kavramına. Bu da bu FETÖ’cüler vasıtasıyla yıpratılmış güzel kavramlarımızdandır. Hizmet, dîni sahada pek faziletli kavramlarımızdandır. ‘İnsana hizmet Hakk’a hizmettir’ prensibinden hareketle; Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı her varlığa özellikle insanımızın maddi ve mânevî ihtiyaçlarının giderilmesinde hiçbir dünyevî karşılık beklemeden sırf ‘Allah rızâsı’ için gayret etme faaliyetidir, hizmet. Yoksa hizmet zorla tehdit ederek para toplamaya çalışmak ya da insanları birtakım gizli ajandalar ve kirli emellerle kendi örgütüne çekme çabası değildir. Bilakis hizmet halka ikram etmektir, yaraları sarmaktır, fakir-fukarâyı sâdece ‘Hakk rızâsı’ adına koruyup kollamaktır. Hatta tasavvufta bu hizmet anlayışı o kadar derindir ki hayvanlara kadar varan geniş bir şefkat anlayışıyla hareket edilir.

Kirletilen bir diğer kavramımız da, “HİMMET” dir ki, bu çok özel dîni incelik gerektiren kavram da ne yazık ki bugün ki menfîlikten nasibini almıştır. Himmet daha çok tasavvufta kullanılan bir dîni tâbirdir. Özellikle bir dergâha intisaplı olan dervişin nefsini mâsivadan arındırmak için sarf ettiği emek ve gayret olarak anlaşıldığı gibi dergah şeyhinin müridine yapabileceği mânevi yardım da anlaşılır. Yoksa bahsi geçen örgütün insanların önüne çeşitli bâhaneler koyarak istediği, farklı tezgahlar düzerek istenen paralar anlamında değildir. Bu son derece ince, nezih, sırlı kavram ancak bu kadar kendi mânâsından uzaklaştırılabilir. Yazık doğrusu!

“İMAM” kavramı da içi boşaltılan kavramlardandır. İmam dînimizde önde olan, önde giden anlamındadır, imam arkada gizli işler çeviren değildir. İmam, cemaatin gözdesidir, önderidir, rehberidir. Ama neye? İyiliğe, güzelliğe, örnek davranışlara önderlik eder. İmam deyince geçmişteki rehber büyüklerimiz aklımıza gelir. İmâmı Azam Ebû Hanife, İmâmı Şâfî, İmâmı Rabbânî, İmâmı Buhâri Hazretleri gibi. Bugün imamlık vazifesi bu kadar ayağa düşmüşken Diyânet İşleri Başkanlığı bu husus üzerinde gerekli çalışmayı yapmalı “imamlık” kavramını aklamalıdır.

Netice olarak güzel dînimizin bu güzel nâdide kavramlarının bugünkü mânevi tahriften kurtarılması için hepimiz el birliği, söz birliği ve gönül birliği içinde olmalıyız. Bu hususta biz karınca karârınca üzerimize düşeni yaptık efendim.

En kısa zamanda hayırlar feth ola, şerler def ola.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi