“Çatı Aday”
Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşıyor. Partiler adayını belirlemek için kolları sıvadı. AK Parti’nin adayı muhtemelen Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bildiğimiz kadarıyla muhalefet partileri kendi genel başkanlarını aday göstermeyi düşünmüyor. AK Parti’nin göstereceği adayın karşısına güçlü bir aday çıkartmak istiyorlar. Böylece AP Parti’yi yıkmak istemektedirler. Muhalefetin amacı budur. Dış güçler de bunu istemektedir.
Bu durumda AK Parti’nin göstereceği aday mı yoksa muhalefetin göstereceği “Çatı Aday”ı mı kazanır, ne dersiniz? Ben görüşlerimi söyleyeyim, siz de bize katılıp katılmadığınızı belirtirsiniz. Gayemiz, soruna bir çözüm üretmektir; çünkü bu vatan hepimizindir, dolayısıyla bigâne kalamayız.
Muhalefet, kendi genel başkanlarını aday olarak gösterecek olurlarsa başarılı olamayacaklarını bilmektedirler. Bu durumda “Çatı Aday” formülünü ortaya attılar. Peki, bu formül tutar mı? Geçen 30 Mart yerel seçiminde aslında bu formül denendi, başarılı olamadılar. Mesela Muhalefetin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ise Mansur Yavaş’tı; ikisi de kazanamadı. Bu durumda “Çatı Aday” da ısrar nedendir? “Çatı Aday” kazansa bile memleket için yararlı olur mu? Gelin bunlara kafa yoralım.
“Çatı Aday” demek, bütün muhalefetin görüşlerini kendinde toplayan kişi demektir. Yani bu aday milliyetçi olacak, sosyalist olacak, kapitalist olacak, laik olacak, statükocu olacak, biraz da Kürt milliyetçisi olacak, dindar kesimin oyunu alabilmek için biraz da muhafazakâr olacaktır. Gerçi muhafazakâr, statükocu demektir ama halk, muhafazakâr başkan denilince dindar başkan olarak algılamaktadır.
Peki, bir insanda bu özelliklerin tümü bulunur mu? Sadece ittihatçıda bulunur. İttihatçı tam bir komitacıdır. Bu komitacıyı bulmak zor değildir.
Muhalefet, “Çatı Aday” olarak bir ittihatçıyı aday olarak göstersin, kazanabilecek mi? 30 Mart yerel seçiminde başarısız oldular ama bir daha denesinler bakalım, başarılı olabilecekler mi? “Çatı Aday”ı ne CHP tabanı ve ne de MHP tabanı kabul eder. Çünkü partilerin tabanı genelde gelenek ve göreneklerine bağlı insanlardır.
Muhalefet, halka kendini ayrı zihniyette göstermektedirler, ama hepsi aynı zihniyettedirler. Türkiye’de çok partili sisteme geçilmesinin sebebi, kuzeyden gelebilecek tehlikeye karşı NATO’ya girmektir. Bu sebeple Demokrat Parti CHP’den kopma bir partidir. Onun için muhalefetin “Çatı Aday” formülünde birleşmeleri tabiidir. Bazı kardeşlerimiz AK Parti’de aynıdır, diyecekler. Aynı da AK Parti’nin çekirdek kadrosunun Selamet Partisi zihniyetinden kopmuş bir çekirdek kadro olduğunu unutmayalım.
Muhalefete bir çağrım var: “Çatı Aday” kazansa bile bu kimse ne size ne de millete hizmet eder, sadece kendine, çıkar guruplarına ve dış güçlere hizmet eder. Onun için her parti kendi içinden birini aday gösterir ve bu adaylar aralarında yarışırsa halkın tercih ettiği aday milletine hizmet eder, bundan bütün partiler de kazançlı çıkar. AK Parti’nin adayı kazanmasında kim kazanırsa kazansın, demek, gerçeğe karşı gözü kapamak, demektir. Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.