Çağdaş Eğitim
Ayşe Kulin, Çağdaş Eğitim Vakfı'nın "Kardelenler" projesi içinde yer almış olan bir edebiyatçı ve Milliyet gazetesi yazarıdır.
Söz konusu hanım, NTV’de Can Dündar’ın Canlı Gaste programında, çocukların Kur’an kurslarına gitmelerini eleştirmiş, keman çalmasını övmüştür.
“Dinin gölgesinden kurtulmuş eğitim” derken, İslam dininin gölgesinden kurtulmuş eğitim kastedilmektedir. Yahudilik, Hıristiyanlık, felsefi dinler ve putperestlik dini kastedilmemektedir. Çünkü çağdaş eğitimin temeli bu dinlere dayanmaktadır.
Modern eğitim, laik eğitim, seküler eğitim, batı tarzında eğitim de çağdaş eğitim manasına gelir.
Dinin gölgesinden kurtulmuş eğitimi, sadece materyalist bir eğitim olarak algılamayalım. Materyalizmin temeli hesabı inkâra dayanır, vahyin dışındaki dinler de öyledir.
Din takip edilen, izlenilen yol manasına gelir. Dolayısıyla dinin dışında bir eğitim olamaz. Bir eğitimin temeli ya vahye dayanır veya vahiy dışındaki dinlere dayanır.
İdeolojiler vahiy dışındaki dinlerin mahsulü olduğu için ideolojilere dayanan eğitim de dine dayanır. Materyalizme dayanan eğitim de aynıdır. Çünkü materyalizm de vahyin dışındaki dinlerin mahsulüdür. Ateizme dayanan bir eğitim de din dışı bir eğitim değildir. Çünkü ateizmde insanın ilahı heva ve hevestir. Yani istek ve arzularıdır (2).
Demek ki din dışı bir eğitim düşünülemez. Çünkü insan dinle ikiz kardeştir, et ve kemik gibidir. Yaratılış gereği mutlaka bir dine inanacaktır; ama hak, ama batıl.
Hesabı inkâr, Kâbil’den beri devam etmektedir. Kıyamete kadar da sürecektir. Çünkü Kâbil’in gözü başkasının hakkındadır, kendi hakkıyla yetinmemektedir. Kıskançtır, fesattır ve hasetçidir. Kardeşi Habil’i bu yüzden öldürmüştür (3).
Dinin gölgesinde olan bir eğitim, hakkı esas alacağından dolayı Kâbillerin dinin gölgesinde bir eğitimi arzu etmemesi tabiidir. Aksi halde kendileriyle çelişmiş olurlar.
Habil’in hakkı kendine, Kâbil’in hakkı kendinedir. Hakkın korunması cihad ile mümkündür.
Cihad terk edildiği zaman Kâbil, günümüzde olduğu gibi, Habil’in hakkını gasp edebilmek için kurumlaşır. Bunun için Habiller hakkın korunması için hukuk çerçevesinde cihadı sürdürmesi gerekir.
Cihad, sözle, kalemle, hal ile malla ve silahla olur. Silahlı cihad cephede olur. Rüstem, Rebi’î den Arapların İran’a akın etmelerinin sebebini sormuş, Rebi de şu cevabı vermişti: “ Maksat, milletlerin yaratıklara değil, yaratana ibadet etmesini sağlamaktır” (4).
İnsan inanıp inanmama konusunda hürdür. İster inanır, ister inanmaz. Çünkü vahiyde zorlama yoktur (5).
Buna göre inanmayan insanın kendi inancının gereğini yerine getirme hakkı vardır. Bu bağlamda ayinini serbestçe yerine getirebilir. Eğitimini dininin doğrultusunda yürütebilir. Fakat vahyin hükmünü icra etmesine engel olma hakkı yoktur. Bunu kendinde görürse vahiy buna engel olur.
Buna göre çağdaş eğitim, Habil’in hakkını gasp edebilmek için vahyin hükmünü icra etmesine engel olmaktadır.
Habiller, hem kendi hakkını hem de Kâbillerin hakkını koruyabilmek için hukuk çerçevesinde cihat etmelidir. Çünkü Kâbiller, Habillerin hakkını gasp etmekle kendilerine de zulmettiklerinin farkındadır; ama iradelerine sahip olamıyorlar.
Yaratıklara değil, yaratana ibadet edebilme kapısı açıldığı zaman günümüz çağdaş eğitim destekçilerin bir kısmı Ebu Süfyan gibi iman edip İslam’ın öncüsü olabilir.
Böylece onların da önü açılmış olur.
Kaynaklar
1. Bugün gazetesi 19 Mayıs 2009
2. 2. Casiye 22
3. Bkz. Maide: 27
4. Asr-ı Saadet, C,4, S: 286.
5. Bakara: 256
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.