Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Bütün hastalıkların dermânı aşktır

Bütün hastalıkların dermânı aşktır

Büyük aşk üstâdı Hz. Mevlânâ’ya göre; aşk, bir hastalıktır hem de öyle bir hastalıktır ki, bütün hastalıkların çâresi ondadır; ‘görünüşte o zehir gibi olsa da, aslında içilecek en güzel şerbet aşktır’, der. İşte bu husustaki beyitleri;

‘O öyle bir sözdür ki seni sözünden, öyle bir hastalıktır ki seni hastalığından kurtarır. Bu aşkın illeti, sıhhatin bile canıdır. Onun meşakkatleri, her rahatın hasretini çektiği meşakkatlerdir.

Âşıkların yanıp erimesi bir gelişmedir. Zira ay da, o yanıp erimeyle güzelleşir. Bütün hastalar, iyileşmeyi umarlar; aşk hastasıysa; ‘Derdimi artırın!’ diye feryat eder. Bu zehirden daha güzel bir şerbet görmedim. Sıhhat, bu hastalıktan daha güzel değildir. Tâat, bu günahtan daha iyi olamaz. Bu âna nisbetle yıllar bile bir andır.’ (Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî-i Şerîf, Aslı ve Sadeleştirilmişiyle Manzum Nahîfî Tercümesi, İstanbul, 1967-1972, C. VI, s. 1 72/4627-34) Âşıklar hastalıklarından yâhut aşk dertlerinden dolayı yandıkça yanmak isterler tâki artık aşklarında erirler, işte o halleri öyle güzeldir ki, onlar hallerinden bir nebze olsun şikâyet etmezler. Âşıklar dertlerinden, hastalıklarından kederlenmezler. Hastalığı câna şifa görürler yanı sıra, hastalığı kendilerine en güzel dost görürler. Onlar dertleri hiç geçmesin isterler bu sebeple anlar, aylar, yıllar ömrü bereketlendiren en kıymetli demlerdir. O hallerinin bir senesi bir an gibidir.

‘Aşk, yalnızca her derdin dermanı değildir. Daha birçok kazanç aşkla elde edilir. Fâni canı ebedî kılar.’ (Mesnevî-i Şerîf, a.g.e, C. V, s. 80/2022) Aşk, sâdece bir derde çâre değil o, pek çok derdin devâsıdır. Aşkı bâkî ile gerçek saadet ve ebedi mutluluk elde edilir. Bu ise en büyük kazançtır, daha ötesi zâten yoktur. Bu hal ise geçici bedeni, fâni hayâtı sonsuz kılar. Bu netice mükemmel sondur. İşte tam da bu hal; ‘Âşığı Hak sırlarına âşinâ eyler ve ona her yerde rehber olur.’ (Mesnevî-i Şerîf, a.g.e, C. I, s. 6/115-16) Muhteşem neticeye erişene, elbette Hak sırları fâş olur, çünkü o artık Hakk’da ifna olmuştur. Dolayısıyla aşk onu en mükemmel sonuca götüren bir rehber olmuştur.

Böylesi bir insanı aşk, tüm kötü huylardan tasfiye edip kurtarır. Bununla birlikte aşk insanı, yanlış davranışlardan ıslah edici bir güce sâhip kılar. Sonuçta hakiki bir sevgide seven ve sevilen arasındaki perde kalkar, ikilik yok olur;

‘Aşk, o bir şûledir, parlayınca mâşuktan gayri her şeyi yakar! Lâ kılıcı, Hak’tan başka her şeyi keser atar. Bir bak, Lâ’dan sonra bir şey yüz gösterebilir mi? Geride sâdece İllallah kalır, diğer hepsi gider. İkiliği yakan aşk onları tertemiz eder.’ (Mesnevî-i Şerîf, a.g.e, C. V, s. 25/593-95) Üstad hazretleri; ‘aşk öyle yanıcı-yakıcı bir ateştir ki o sâdece mâşuku yakmaz, geri kalan her şeyi yakar’, der. O’ndan gayrı her şey yâni bütün Lâ olanlar aynen bir kılıç gibi kimsenin baş edemediği şeyleri bir anda keser, bitirir. Lâ’yı arkasına atanlar, yüreğine tam mânâsıyla ‘illallah’ı indirenler, ‘gerçek aşkı bâkî’ye erişirler. Artık bu insanda ikilik bulunmaz her şey tek’e iner. Aşk ile mâşuk bir olur. Ve böylesi kalp tertemiz billurlaşmış bir yürektir.

Tasavvufta bu anlatılan haller bir ders temrinidir ki, buna ‘nehyu-isbat’ denir. Bu temrinin mânâsı, zihin ve kalpten Allah Teâlâ’dan gayrı her şeyi çıkarıp atmaktır. Yâni seni Hakk’tan ayrı kılan veya seni Cenâbı Hakk’tan gâfil bırakan bütün Lâ’ları akıldan, kalpten söküp atarak, yerini Hakk sevgisiyle, gerçek sevgiyle, aşkı bâki ile doldurma ameliyesidir bu hal. İşte bu insan modeli, nefsiyle olan mücâdelesini başaran, kötü huylarını iyi hâle getiren kâmil bir insan modelidir. Tasavvufun her temrini, insanı Hakk ile gerçek mânâda buluşturan bir başka mânevî boyuttur. Böylesi insanlar rûhî buhranlara, sıkıntılara düşmezler. Onların dertleri, tasaları hakki aşka erişmektir, tek’e ulaşmaktır, başkaca dertlere ehemmiyet vermezler. Hazreti Mevlânâ tasavvufun büyük sûfîlerindendir. Tasavvufun gâyesi; insanları hakiki sevgiyle tanıştırıp, buluşturmak, gönüllere bu kutsi sevgiyi derç etmektir. Çünkü insanları hayâtın sıkıntılarından kurtarıp, dünyevî ve uhrevî saadete eriştirecek şifa kaynağı, yalnızca sevginin üst boyutu, ‘aşkı bâkî’dir. Kötülük ve çirkinliklerden arınmış teniz-pâk gönüller, ancak sevginin ve aşkın eseridir. Özel hayat, âile hayâtı ve sosyal hayattaki huzur ve barış ancak sevgi ile mümkündür. Hakiki sevgi, sâdece sûfilerde değil aslında herkeste bulunması en gerekli duygudur. Sevgisiz yaşanmaz. En başta belirttiğimiz gibi bütün kişisel, âilevî ve toplumsal skıntı ve buhranların sebebi sevgisizliktir. Sevgisiz insanlar, merhametsizleşiyor, gaddarlaşıyor, zâlimleşiyor. Buna izin verilmemeli. Her insan gönlüne küçüğünden-büyüğüne sevgi hâkim kılınmalı vesselam. Hoşçakalın, sevgiyle kalın. Cumânız mübârek olsun.

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi