Bâzı zamanlar vardır kıymetine paha biçilmez. Bizim için bütün müminler için özel, güzel ve farklı anlamlı bir gündeyiz. Bugün müminlerin peygamberi, insanlığın en son yol göstericisi, âlemlerin güzelliklerle tanışmasına vesile olan O müstesna şahsiyet Peygamberlerin Sultânı Hz. Muhammed aleyhissalâtu vesselâm’ın doğduğu gün. Bu sebeple sizlerin ve ümmetin bu güzel gününü tebrik ediyorum.

İki Cihânın İncisi’nin doğduğu Mevlid günü yerlere, göklere, bilinen ve bilinmeyen âlemlere nur saçan Peygamberlerin Efendisinin dünyâya bir ikrâmı ilâhi olarak takdim edildiği, rahmetin fevc fevc yağdığı, iyilik ve güzelliğin dağıldığı, feyizli ve aydınlık bir gündür. Peygamber Efendimiz aleyhissalâtu vesselam 1400 küsur sene önce böyle bir Rebiyülevvel ayının 12.gecesi kaynakların belirttiğine göre şafağın söküp, günün ağarmaya başladığı bir vakitte dünyâya geldiler. Ancak O’nun nûru daha doğmadan (pek çok acîp hâdiselerle berâber) kalplere, ruhlara ve âlemlere doğmuştu. Mükerrem şehir Mekke’de gerçekleşen bu nur, doğan ilâhî rahmetin bir eseri olarak tüm insanlık âlemine rahmet sunacaktı.

O aleyhissalâtu vesselam, câhiliyenin tüm mânâsıyla yaşandığı bunalan bir çağa ışık olarak gelmişti. O aleyhissalâtu vesselam dünyâyı iman nûruyla, Kur’ân’ın feyziyle aydınlatmak için gelmişti. Kula kulluğu değil Hakk’a kulluğu insanlığa muştulayan nur Peygamber hem devrini hem çağlar ötesini hürriyet, eşitlik, adâlet, huzur ve saadete kavuşturmak adına gelmişti. O aleyhissalâtu vesselam, insanlığa lânetçi olarak değil bir rahmet olarak gelmişti. (Tac, 5.c, s.37-Çev: Şeyh Mansur Ali Nasıf, 1962) Kurânı Azûmüşşân’da buyrulduğu gibi: “Hiç şüphesiz büyük bir ahlak üzerindesin sen.” (1)  O aleyhissalâtu vesselam, mükemmel ve en ideal bir ahlâka sâhip idi ve bu yönüyle herkese en güzel bir misal oldu hâlâ da örnekliği devam etmektedir.

Efendimiz aleyhisselâm’ın yaşadığı devirden günümüze uyarı mâhiyetindeki şu hadisleri üzerinde müminler olarak düşünmeliyiz; ‘..Ya iyiliği emreder, kötülüğü nehyeder, zâlimi zulmetten alıkoyar ve onu Hakk’a çevirir, Hak üzerinde durursunuz veya Allah, kalplerinizi birbirine benzetir sonra sizi de Benî İsrâil’i lânetlediği gibi lânetler.’ (2) Doğumundan vefâtına kadar hayâtının her karesinde en kâmil davranışları sergileyen Hz.Allâh’ın O en Sevgili kulu Rabb’ine karşı en güzel bir kulluk ortaya koydu. O Hz. Peygamber’in izinden gidenler hem dünyâda hem ukbâda pişman olmayacaklardır. Ama O’nun yolundan ayrılanlar, nefsine râm olup şeytana tâbi olanlar, gaflete düşüp de uyanmayanlar, müminlerden başkasını dost edinenler iki dünyâda hüsrâna uğrayacaklardır. Bugün bahsedilen hadisin tecellisi gerçekleşmiş vaziyettedir. Yine insanlardan sâdece kendi Hakk’ı yaşayıp (zor ya!) başkalarına tebliğ yapmayanlar, iyiliği emretmeyenler, Cenâbı Hakk’ın emirlerine aykırı davrananlarla düşüp kalkanlar elbet zaman içinde kalben, zihnen, bedenen onlara benzeyeceklerdir. Zâlimin zulmünü eliyle, diliyle, duâsıyla engellemeyenler ayni Benî İsrâil’in âkibetine dûçar olmaktan kurtulamayacaklardır.

Örneği ve önderi Hz. Muhammed aleyhisselam olan müminler Hak ve adâlet sunan cennet bahçesinde şakıyan tebliğ bülbülleri olurlar ve bugünde olmalılar. Başka yerlerde yorulmaya hâcet yok. O’nun doğumuyla tüm insanlığa bahşedilen huzur bahçesinden nice güller devşirmek arzusuyla gününüz kutlu olsun.

---------------

1) Kalem, 4

2) Riyâzüssâlihiyn Terc., 1.c, s.236, No.194-Çev: Hasan Hüsnü Erdem/Kıvamuddin Burslan, Ank