Recep Çınar

Recep Çınar

Bugün Arefe yarın Bayram

Bugün Arefe yarın Bayram

Dünya'da, özellikle de bizim ülkemizde son 30-40 yıldır en ihtiyaç duyulan konulardan birisi barış...

Tabi ki sevgi ve hoşgörüyü de ıskalamamak lazım...

Dolayısıyla hoşgörü ve sevgi olmayınca da, ne yazık ki barış olmuyor...

Bugünlerde yaşadığımız olaylar, barışa, sevgiye ve hoşgörüye ne kadar muhtaç olduğumuzu gösteriyor...

Bugün arefe, yarın bayram...

Barışın, sevginin, dostluğun, hoşgörünün, fakiri, fukarayı, öksüzü, yetimi kollamanın daha anlam kazanacağı mubarek günler...

Dolayısıyla bayram günleri, insanların gerek kendileriyle, gerekse çevreleriyle, dahası kırgın olduğu ya da küskün olduğu kimselerle kaynaşmanın ve barışmanın müjdecisidir...

Bu anlamda da gururu ve kibiri yenmek lazım...

Ben öyle yapacam...

İnşallah kazanan da ben olacağım...

Sevgiyi, kine ve nefrete yenik düşürmeyeceğim...

Ünlü bir düşünür, "Nefret asla karşı bir nefretle bastırılamaz. Nefret sevgi göstererek dindirilir" demiş...

Dolayısıyla nefret duygusu kötü bir duygudur...

İnsanlarla, haklı da olsak, haksız da olsak, sadece mubarek günlerde değil, nefes alıp verdiğimiz sürece münakaşa edip, kalp kırmamalıyız, onlardan nefret etmemeliyiz...

Yüreğimizde kin, nefret, öfke ve kıskançlık taşımamalıyız...

Ha şu da var; kimsenin hakkını yemeyelim, ama kimseye de hakkımızı yedirmeyelim...

Bunları yaparken de iftira atarak ve zulmederek değil tabi ki...

Kul hakkı yemeden yapalım...

Zaman hızla akıyor...

Testiyi güzel şeylerle doldurmakta yarar var...

Allah tüm müslümanları kul hakkı yemekten esirgesin.

xxx

"Her gün kur'an, bir gün kurban, gerisi ziyan, bugün arefe, yarın bayram" demiş ya şair..

Aynen öyle...

Bizler çocukluğumuzdaki bayram tadını her ne kadar bulamasak da örf, adet, gelenek ve göreneklerimizin ölçüsünde, bayramdan önce arefeleri, arefelerden sonra bayramları yaşamak yine de çok önemli...

Hala hayattayken sevdiklerimizle bir arada olmak, yıllar sonra buruk anılar olarak yad edeceğimiz günler olacak unutmayalım...

Çünkü, zaman hızla akıyor...

Kıymetini bilmeliyiz...

Günümüzde bayramların, değil komşuların akrabaların bile birbirlerinin yüzünü unuttuğu bir koşuşturma çarkı içinde, soluklanmak için manevi duygulardan çok tatil anlamı içeriyor oluşu çok üzücü gerçekten...

Yorgun bedenler için bir fırsat resmi tatiller ve en başta da bayramlar artık...

Yukarıda da belirttiğim gibi, bir çoğumuz için, bayramlar; dört gözle çekilen tatil günleri oldu ne yazık ki…

Ramazan bayramı tam bir tatil modunda geçti...

Kurban bayramı öyle olmayacak inşallah...

Çünkü, hem kurban, hem tatil, hem de havaların serinlemesi ile birlikte, sanki bu bayramı evlerde geçireceğiz gibi...

Eski bayramlardan birisini yaşayacağız inşallah...

Eskiler bilir...

Hele de bizim gibi kalabalık bir sülalesi olanlar daha iyi bilir...

Dedeler, neneler, analar, babalar, amcalar, dayılar, teyzeler halalar, çocuklarla dolu evlerde kocaman kalabalıkların kavuştuğu, hasret giderdiği, sofralarda ailecek birlik ve beraberlik içinde yemekler yenildiği, mütevazı fakat neşeli hayatların yaşandığı günlerdi, bayramlar…

Hele de dedemin evinde...

Bir büyükbaş, 3-4 küçükbaş kurbanlığın kesildiği ev...

Bayram sabahları bir sofra değil, abartmıyorum 4-5 sofra konurdu...

Bayram süresince sokak kapısı gecenin ilerleyen saatlerine kadar kapatılmazdı...

Dedemin kapısı herkese açıktı...

Şükürler olsun ki, bizler bunları gördük...

Nenelerimiz, annelerimiz, halalarımız, yengelerimiz dedemin evinde toplanır bayram yemeklerini, tatlılarını hazırlarlardı...

Bayram alışverişlerini çok hatırlamam, ama babamın bize getirdiği kıyafetler ve iskarpinlerle kucak kucağa yattığımızı bilirim...

Mahallede bayram sabahları da farklı ve güzel olurdu...

Önce bayram namazına gidilir, çıkışta ise Sütçü sokağında eş dost, konu komşu, sonra da evde kalabalık ailemizle büyük bir mutlulukla bayramlaşırdık...

Güzel adetlerdi vesselam...

Ne yazık ki, şimdi yok...

Ve en acısı da, artık o eski bayramlarla birlikte mahalleler de bir bir yok oluyor...

Apartman” denilen asri cezaevlerinde aynı kattaki komşular birbirlerini tanımıyor...

Bırakın gelip gitmeyi, neredeyse selamlaşmıyorlar bile...

Acayip bir durum...

Buruk bir bayram yazısı oldu farkındayım...

Ama, ne yazık ki böyle...

Herşeye rağmen, Yaradan, bizleri doğru yoldan ve sevdiklerimizden ayırmasın inşallah...

Fakiri fukarayı kollayan, öksüzü yetimi sevindiren hayırlı ve bereketli KURBAN BAYRAMInız mubarek olsun.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi