Aylardır, yıllardır toplumsal meseleleri gündeme getirdik ve getirmeye devam ediyoruz. Aile içi şiddet, boşanmalar, çocuk haczi, süresiz nafaka, 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi meselelerini kaçıncı defa yazdığımı hatırlamıyorum…

**

Yukarıda yazdığım nedenler kadına şiddeti körükleyen nedenlerden bazıları. İşin ironik tarafı ise bütün bu yasalar kadını korumak adına çıkarıldı.. Avrupa ülkelerinde bile olmayan yasalar bize dayatıldı..

**

Kırıkkale Emine Bulut, Konya’da Tuğba Erkol, Samsun’da Meryem ve kızı Emine Beykoz son 3 gün içerisinde katledilen kadınlarımız. Hepsi de kocaları tarafından acımasızca öldürüldü…Son 1 yılda öldürülen kadınları çoktan unuttuk bile…

**

Neden onlarca, yüzlerce erkek boşanma sürecinde eski eşlerini öldürmeyi planlıyor, şiddete başvurmayı düşünmek zorunda hissediyor? Bu erkekleri cinayete ne teşvik ediyor? Buradaki paradigma nedir?

**

Bir insan yıllarca aynı yastığı baş koyduğu, büyük bir aşkla evlendiği ve kendisine evlatlar veren kadını nasıl katledebilir? Hem de boğazını keserek, defalarca bıçaklayacak kadar nasıl acımasız olabilir?..

**

Erkekleri bu çaresizliğe sebep olan yanlışlar nelerdir? Bunları sorgulanmalı, bilimsel olarak bunlara çözümler, cevaplar verilmeli… Türk toplumu, Türk aile yapısı sosyolojik bir travma geçiriyor. Bunu defalarca yazdık ve yazmaya devam edeceğiz…

**

Emine Bulut ve öldürülen diğer onlarca kadın, alınan masum hayatlar... Hepsi bizim kardeşimiz, dostumuz, annemiz. Hepsine üzülüyor ve kahroluyoruz. Ama sadece kınamak yetmiyor. Hep aynı döngü. Artık sorular sormalıyız: Neden? Niye gerçekleşiyor bu cinayetler?

**

Bunun adına ister merhametsizlik deyin ister başka bir şey deyin. Bir erkeğin sevdiği kadını öldürmesi, öz kızını katletmesi, komşu kızına platonik aşkla bağlanması ve onu öldürmesi…Bu haberleri yayınlamaktan artık bıktık…

**

Bir erkeğin çaresiz bir kadını öldürmesi erkeklik değil aksine korkaklıktır. Erkek adam kadınına sahip çıkar, onu el üstünde tutar. Anlaşamadı mı? Medeni insanlar gibi boşanır ve hayatına devam eder…

**

Hiç bir din, hiç bir ideoloji kadını öldürün demez. Ancak yüzyıllardır var olan feodal gelenekler yüzünden kadınlar cinayete kurbana gidiyor. Saçma sapan dedikodular, yapılan hatalar cinayetlerin önünü açıyor…

**

Kırıkkale’de Emine Bulut isimli ablamız eski eşi tarafından kızının önünde boğazından bıçaklanarak öldürüldü. Hem de onlarca insanın gözü önünde hunharca katledildi. Anne Emine Bulut’un son sözü “Ölmek istemiyorum“ oldu. Kızı ise “Anne lütfen ölme“ oldu…

**

Bu görüntüleri çeken ve olayı bir film sahnesi gibi izleyen insanları aklı neredeydi? Nedir bu telefonla video çekme hastalığı. Bu videoyu çekip, internete yükleyince başınız göğe mi erdi? Hitiniz mi arttı?

**

10 kişi bir adama müdahale edemedi mi? Ambulans çağırmak da mı aklınıza gelmedi? Türk toplumuna cep telefonu kullanma dersi de verilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Nedin bu telefon hastalığı Allah aşkına?

**

Avrupa ülkelerinde kadının hayatı tehdit altındaysa devlet o kadını alıyor. Kimsenin bilmediği bir yerde koruma altına alıyor. Hiç bir zaman kadını vicdanısız bir erkeğin eline bırakmıyor..

**

Türkiye’de kadınları koruma konusunda hala ciddi eksiklikler var. Kadın polise can güvenliğim tehdit altında diye şikayette bulunuyor. Emniyet yapılan uyarıları öldükten sonra dikkate alıyor!! Soruyorum bu ülke de kadın olmak, çocuk olmak, sokak hayvanı olmak suç mu?

**

Bu ülkenin Aile Bakanlığı ne iş yapar? Şiddeti teşvik eden dizilere kimse neden müdahale etmez. Ana haber bültenlerinde şiddet haberleri neden uzun uzun veriliyor? RTÜK bunlara neden müdahale etmez?

**

O kadar çok soru var ki soracak. Bu gazete sayfasına sığdırmak çok zor. Biz Emine’lere, Tuğba’lara, Ayşelere ağlarken yeni kadın cinayetleri daha yaşanacak ve yaşanmaya devam edecek. Lütfen artık bu cinayetlere dur deyin…Yoksa yarın çok geç olacak…