BM ve Suriye
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Birleşmiş Milletlerin Kuruluşunun 68. yıl dönümü münasebetiyle bir mesaj yayımladı. Mesajında özet olarak şunları söyledi: “Günümüzde BM, en büyük sınamayı uluslararası barış ve güvenliğin korunması alanında yaşamaktadır. Günümüzde sona erdirilemeyen iç çatışmalar, uluslararası barış ve güvenliğe yönelik en büyük tehdidi oluşturmaktadır.
BM (Birleşmiş Milletlerin) günümüzde reforma ihtiyacı vardır. BM, üye ülkeler tarafından barış ve güvenliğin korunması konusunda üzerine sorumluluk yüklenen Güvenlik Konseyi’nin; temsil niteliği daha yüksek, daha etkin, işlevsel ve hesap verebilir bir niteliğe kavuşmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Birleşmiş Milletlerin, bugün Suriye’de yaşanan büyük insanlık trajedisi gibi, küresel vicdanı derinden sarsan krizlere daha etkin müdahalede bulunması, örgütün kuruluş felsefesinin ve amacının bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır.” 24 Ekim 2013
BM’nin kuruluş felsefesi, dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmaktır. Kâğıt üzerinde metin olarak böyle denmektedir. Meselenin künhüne bakıldığı zaman uluslararası bu kuruluşun amacı, dünya barışını sağlamak değil, kendi felsefesini yeryüzüne hâkim kılmaktır.
BM’nin felsefesi, Batı medeniyetidir, yani Yahudilik ve Hıristiyanlıktır. Bu dinlerin ortaya koyduğu inanç ve kültürdür. Söz konusu metinden kastedilen mana budur. BM, kuruluşundan beri bunu yerine getirmek için çalışmıştır ve var oldukça bunun için çalışacaktır, ondan bunun dışında beklemek BM’yi tanımamak anlamına gelir.
BM’nin, mesela Somali’yi dörde bölüp orada bir Afrika askeri birliğini bulundurmasının ve halkını birbiriyle çarpıştırmasının, Sudan’ı ikiye bölmesinin, Kimyasal silah vardır yalanıyla Irak’a saldırmasının ve orada dengeleri bozmasının, Seçimle iş başına gelmiş Muhammed Mursi’yi devirmek için Mısır’da darbe yaptırmasının, Libya’da Kaddafi’yi iktidardan düşürmesinin sebebi budur.
Hâsılı, BM kendi felsefesini zedelemeyen ve çıkarı olmayan bir bölgeye müdahale etmez. Türkiye bu durumu göz önüne alarak iç ve dış politikasını geliştirmesi gerekir. Türkiye, BM’nin felsefesine aykırı adım attığı gün NATO’yu karşısında bulacağını, bir savaş halinde askeri yedek parçaları alamayacağını bilmeli ve ona göre adımını atmalı, bunun örneği Kıbrıs Barış Harekâtında görülmüştür.
Türkiye'nin ilk hava ve füze savunma sistemi ihalesinde, Fransız ya da ABD'li bir şirket yerine Çinli firmayı tercih etmesinin sebebi, meselenin künhünü kavramasının bir delilidir.
BM, Suriye’deki iç savaşa müdahale etmez; çünkü Esad’a BM’nin felsefesini ayakta tutan bir aktör gözüyle bakmaktadır, Suriye muhalefetinde bunu görememektedir. ABD, bu konuda İran devriminden ders aldı. İran devrimini desteklemekle İran’a demokratik düzen geleceğine inanmıştı; ama olmadı. Onun için BM aynı hataya düşmek istememektedir.
Birleşmiş milletlerin omurgasının beş daimi Batılı ülkelerden olması, BM’nin felsefesinin gerçekleşmesi içindir. Onlar ne derse o olur, onlardan bir olmaz dediği zaman BM bir karar alamaz. Suriye meselesinin kilitlenmesinin sebebi budur.
Sayın Cumhurbaşkanı bu mesajında gerçekleri dile getirmektedir. BM’de reform yapılmalı, beş daimi üye olan ülkelere bırakılmamalı.
Sonuç olarak diyoruz ki, BM yeniden oluşturulmalı ve felsefesi, adaleti, hak ve hukuku ve fıtrata uygun medeniyeti hâkim kılmak olmalıdır. O zaman dünyada barış gerçekleşir ve barışı bozmaya kalkan Harbi’ye haddi bildirilir. Şimdi dünya barışını bozanın kim olduğunu anladınız mı? Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.