Biz de tasvip etmemiştik!
Yıl 2008-2009. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2008 yılında Erivan'da Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan'la birlikte milli maç izledi. Erivan'daki ve Bursa'daki maçları A Milli Takımımız 2-0'lık skorlarla kazandı ama sevinemedik hiç. Hocalı Katliamın başsanığı ve Azerbaycan topraklarını işgal eden ülkenin lideriyle birlikte verilen dostluk mesajlarını içimize hiç sindiremedik...
**
Gül, Sarkisyan'ın davetini kabul eder de Sarkisyan'ı Gül'ünkini kabul etmez mi. Aradan 1 yıl sonra Abdullah Gül ve Serj Sarkisyan Bursa'da Türkiye-Ermenistan maçını birlikte izledi. Hocalı Kasabı'nın Yeşil Bursamıza ayak basmasını hiç tasvip etmemiştik (!) Kardeş ülke Azerbaycan'ın güzel bayrağı çöp kutularına atıldı. Yandaş medya bugün olduğu gibi o zaman da üç maymunu oynadı. Yandaşlar ve liboşlar buna sessiz kaldı...Hepimiz "Azerbaycanlıyız" diyemediler...
**
Azerbaycan bayrakları FİFA izin vermediği gerekçesiyle stada alınmadı. Ama neden çöp kutularına atıldı? O görüntüleri izlerken, içimiz cız etti. Azerbaycan halkı böyle birşeyi rüyasında görse inanmazdı. Azerbaycan Devleti bu yapılanları sindiremedi. Bakü'deki Türk şehitliğindeki bayraklarımızı söktüler. Ama bizimkiler gibi çöp kutularına atmadılar en azından. Saygı duydular. Sonra Türk bayraklarını yeniden göndere çektiler...
**
Boşu boşuna eli kanlı katil için can kardeşlerimizi küstürdük. Bayrak skandalından 1 yıl sonra Bakü'ye gittim. Havalimanında Azeri polislerin bize tavrı oldukça kabaydı. Sebebi ise Sarkisyan'ın maça davet edilmesi ve bayrakların çöp kutularını atılmasıydı. Hala o gerginliği hissediyordum. Haksızlar mıydı? Sonuna kadar haklılardı. Bayrak, vatan her milletin olduğu gibi Türklerin de en kutsal değerleri...
**
Karşılıklı dostluk (!) maçları bitti. Sıra geldi kapalı olan sınır kapılarının açılmasına. İsviçre'de 10 Ekim 2009 tarihinde Ermenistan’la aramızda sınır kapılarının açılmasına yönelik bir protokol imzalandı. Azerbaycan ayağa kalktı. Karabağ işgali sona ermeden bu kapı açılamazdı. Allah'tan Ermenistan parlamentosu bu protokolü onaylamadı. Yoksa sınır kapıları az daha açılıyordu...
**
Köprünün altından çok sular aktı. Gül gitti Erdoğan geldi. Güvercin gitti şahin geldi. Çankaya kapandı, yerine Aksaray açıldı. Ama Sarkisyan denilen kasap hala görevinin başında. Sözde Ermeni soykırımının 100. yıl anma etkinliklerine dünya liderlerini davet etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ise 7 yıl sonra bildik sözler duymaya başladık. Daha önce olduğu gibi "yanıldık, tasvip etmedik" gibi açıklamaları duyuyoruz. Hem de çakma bir tarihçinin ağzından...Vah ki vah...
**
-Keşke o zaman bu karşılıklı dostluk (!) ziyaretlerini tasvip etmeseydiniz."Ayıdan post, Hocalı Kasabı'ndan dost olmaz" deseydiniz.
-Keşke kardeş ülkemizin o şanlı ve güzel bayrağın çöp kutularına bir paçavra gibi atılmasına izin vermeseydiniz.
-Keşke o zaman "Eyyy FİFA haddini bil" diyebilseydiniz...
-Keşke o zaman can Azerbaycan'ı ve kardeşlerimizi küstürmeseydiniz...
-Keşke Ermenistan'la ilişkilerin normalleştirilmesi ve sınır kapılarının açılması için protokol imzalatmasaydınız..
**
Türkiye ve Ermenistan geçmişiyle bir gün mutlaka yüzleşmek zorunda. Ama bu böyle futbol maçlarıyla, karşılıklı atışmalarla filan olacak işler değil. İki ülkenin tarihçileri oturacak, tartışacak. Türkiye özür de dilese, tazminat da ödese. Hatta toprak bile verse. Ermenistan halkı, Ermeni lobileri bu "sözde soykırım" yalanını değil 100 yıl, 200 yıl bile geçse gündemde tutacaktır. Çünkü 24 Nisan 1915'te gerçekleşen tehcir sırasında yaşanan trajedi Ermeni halkının tek var olma sebebidir. Bu trajedi dünyanın farklı bölgelerine yayılmış Ermenileri bir arada tutuyor ve tutmaya devam edecektir..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.