Bir yılın hesabı
Belediyelerde yıllık hesap(!) dönemi geldi.
Hem seçimden buyana bir yıl geçmiş olması hasebiyle, son 1 yılda yapılanların hesabı hemşerilere verilecek(!)
Hem de iç denetim amacıyla denetim komisyonundan gelen raporlar görüşülecek ve belediye meclislerinde başkanların bir yıllık hesabı onaylanacak(!)
Adına hesap verme deniliyor ya. Duyan da gerçek bir şey zan edecek.
Veya ölmeden önce kendinizi hesaba çekin emri gereğince hesap verilecek.
Bu hesap bu gün verilmese bile elbet bir gün verilecek.
Bu gün hesap verme adına yaşananlar ise, tam içler acısı bir durum.
Hemşerilere hesap verilecek ya;
Belediye başkanları Nisan ayının ilk günleri ile beraber yıl boyu basın yayın organlarındaki paralı reklamları yetmemiş gibi, birbirleri ile yarışırcasına çok yıldızlı otellerin mükellef sofralı toplantı salonlarında toplantılar düzenleyecek ve hemşerilerinin olmadığı bir toplantıda, hemşerilerine(!) bir yılın hesabını verecekler.
Şu kadar yol, şu kadar asfalt, şu kadar parke, şu kadar alet edevat ve makine parkı, şu kadar kamyon, dozer, yükleyici vs. diye rakamları peş peşe sıralayacaklar.
Veya dikilen ağaçların adedi üzerinde yarış yapacaklar birbirleri ile.
Ya şehre ve hemşerilere yapılan zulüm derecesine varan uygulamalar?
Ya şehrin geleceğine ipotek koyarcasına yapılan yanlış yapılanmalar ve imar kararları.
O tarafta hiç birinin bezi olmadığını göreceksiniz gelecek haftalarda.
Böylelikle kapalı kapılar ardında hesap verilmiş olacak.
Ya belediyedeki denetim komisyonu komedisine ne dersiniz?
Komisyonlar belediye binalarını atölyelerini ve inşaatlarını gezecekler.
Personel ile veya personelsiz gezi fotoğrafları yer alacak basın organlarında.
Ama hiç birisi belediyelerin meclislerinde kabul edilen bütçedeki performans kriterlerine bakmayacaklar belki de.
Hatta bu kriterler onlardan ısrarla saklanmış bile olabilecektir.
Rapora yazılanlara gelince:
Şu kadar evrak geldi gitti, şu kadar personele şu kadar maaş ödendi denildiği halde, şehre ve insanlara lüzumlu olup olmadığı sadece belediye başkanlarının şahsi kanaatleri hatta inatları ile karar verilen birçok husus başarı imiş gibi gösterilecek.
Veya proje safhasında, ihalesinde, temel atmasında hiçbir gayretten kaçınılmadan ayrı ayrı hemşerilerin bilgilendirildiği(!) ama geçen yıllara karşın türlü tamamlanıp açılışı yapılmayan ve bitirilmesi yılan hikâyelerine dönen kültür merkezleri ile diğer ihaleli inşaat işlerine belki de hiç dokunulmayacak raporlarda, geçmişte olduğu gibi.
Veya son 12 yıllık tek parti iktidarında kabul edildikten sonra iktidar süresine düşen her yılda nerede ise bir veya 2 kez değiştirilen ihale kanununun boşluklarından faydalanarak yapılan kanuni ama akçeli işlerden hiç bahsedilmeyecek.
Bomboş duran kültür ve sosyal tesislerin neden atıl bırakıldığı gündeme bile gelmeyecek.
Belediye şirketleri hakeza raporlarda yer almayabilecek ve bu hiç sorgulanmayacak. Geçen dönemlerdeki gibi.
Raporlarda yer almasa bile yıllık hesap verme toplantılarının başında ve sonunda belediye başkanlarının toplumun hizmetkârları olarak topluma hak ettikleri hizmetleri nasıl canla başla yapmaya çalıştıklarından özellikle bahsedilecek.
Raporlarda eskisi gibi elleri kaldır indir yoluyla kabul edilecek.
Sonrası ikramlar. Aynen o da eskisi gibi.
Güya eskiden eski dönemlerden farklılar ya.
Anlayıverin işte eski dedikleri dönem ile farklarını.
İşin gerçek yüzüne gelince biz inanıyoruz ki;
Gerçek hesap ilk önce mezarda, sonrasında ise asıl hesap kıyamet gününde görülecek.
Nasıl mı?
Tekasür Suresinin 8. Ayeti hükmü gereği olarak: “Sonra, yemin olsun ki, o gün her nimetten sorulacaksınız” şekliyle.
Bu ilahi kelam, unutanlara veya şimdilik kaydı ile unutmayı tercih edenlere hatırlatma olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.