Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Bir Hatıra. "Yeter. Söz Milletindir."

Bir Hatıra. "Yeter. Söz Milletindir."

Ağzına kadar dolu dağarcığımı, düzenleme karıştırması yapıyordum.
Elime geçen bir yazı önemli bir hatıratı tazeleyiverdi.
Bu milletin nelere kadir olduğunu ispatlayan anı, düşündürdü tekrar beni
1950 yılındaki seçim kanunu gibi millet, vekilini bizzat serbestçe adam adama yazarak seçerse bakın neler oluyor. Şarkıda “bir rüzgardır gelip geçer sanmıştım, meğer başımda esen kasırgaymış…” dediği gibi köklü bir partiyi ikinci sıraya diziveriyordu.
Şimdileri genel başkanların dudağından çıkanlarla, kuvvet ve baskı zoru ile seçilebilme durumu olmasa kim bilir neler yapardı bu millet.
İşte yıllar evveli bir el’i gösteren, “Yeter. Söz milletindir.” İlanları bunu hakikate çevirivermişti.
Nasıl mı? Gelin o yazımı tekrar bir okuyalım. Ve “tarih tekerrürden ibarettir. Ders alına” ve “anlayana sivrisinek saz …” diyelim.
***
“Yeter. Söz Milletindir.”
Kim bulmuşsa bulmuş ve buradaki üç kelimelik cümle hakikaten millete tesir etme yanında kendisine gelmesini de sağlamıştı ki!
Yılların millete hâkimiyeti sönerek "Söz Millete geçmiş" olabilecekti
Nasıl mı diyeceksiniz?
Anlatmaya çalışayım o günlerde gördüklerim, duyduklarım ve okuduklarımdan hatırlayabildiklerimi.
***
Muhalefetin, beklide dış kaynakların da olabileceği bastırma ile mi?
Yoksa içinden gelen demokrasi âşıklığından mı? Nedense.
O yılların Başbakanı rahmetli Şemsettin Günaltay tarafından hazırlanıp İnönü baskısıyla kabul edilen seçim kanunu yayınlanmıştı.
Kanun yayınından sonra muhalefette de bir ilerleme görüldü. Halk arasına giriyor "halkın isteklerine uyacaklarını" anlatıyor destek istiyorlardı.
İktidarın ise kozu "Onlar hükümet olamazlar acemidirler. Deneyli olan bizleri bırakıp idareciliği zor duruma düşürmeyin…" şeklinde bir nevi müdafaada gibi idiler.
Aslında hâlâ halk tedirgin bir halde idi. "CHP'lilerin söyledikleri doğru çıkarsa. Ayrıca yine iktidar onlar olursa DP'ye oy vermemizden zarar görürsek…" düşüncesi ağır bastırıyordu.
***
Hakikati söyleyeyim. Bırakın o günleri unutup ahkâm kesenleri. İnanın seçim sandıklarından oy çıkıncaya kadar DP ve taraftarları bile iktidara geleceklerini asla tahmin etmiyorlardı (Tarihin tekerrürü AKP'deki gibi). Kim ne derse bu gün için yalan söyler.
Nitekim DP listelerine milletvekili adaylığı için akın değil tabiri caizse uğrayan olmuyordu.
İdealistlik içinde olan ve bu yolda önde gidenler. CHP'den çekinmeyecek kişiler yazıldı listelere. Öyle tanınmış siyasetçi veya eşraf kimseler düşünemediler. Cesaretleri gelmedi bile..
Bu durum CHP'lilere güven veriyordu ve kazanacaklarından emin köyleri beldeleri dolaşıyorlardı.
***
Sözde aydın olanlarımızın cahil görüşü içinde olan köylü vatandaşlarımız. Şehirlilerden daha iyi bir tutum içinde idiler.
Seçim günleri sırasında siyaset dışı gezilerimde bizzat görmüştüm bu hareket ve konuşmalarını.
Köye gelen CHP'lilere yakınlık gösteriyor ve "Tabii siz haklısınız. 'Gelen, gideni arattırır' Ata sözümüz yerinde söylenmiş.." diyerek onları benimsediklerini ifade ederken…
DP'liler geldiğinde de yine aynı samimiyet içinde "Yeni destinin suyu ayaz olur… Eskiye rağbet olsaydı…” gibi sözlerle onları da sevindirmiş oluyor, daha doğrusu renklerini belli etmiyorlardı.
Şimdiki anketleri düşünürsek bu durumu göze alınca ne kadar yanlış netice alındığının delili olmakta.
***
Yukarıda arz ettiğim gibi. Hangi afişçi veya düşünce içinde bulmuşsa bulmuş.
Bilek üstü elin başparmak açık diğerleri kapalı şekilde ve birisine "dur" işareti verirken yaptığımız gibi olan resim ve altındaki şu slogan vatandaşların ilgisini çekmiş düşünceye sevk etmişti.
" YETER. SÖZ MİLLETİNDİR."
Öyle ya…
Bugünlere kadar hep üst daha doğrusu CHP iktidarının dediği dedik yanında söz daima onların olmuştu.
Milletin sözü, düşüncesi ve tatbikatının geçmesi hayal içinde idi.
Bunları bilen seçmenler bu "YETER" sözünden çok etkilenmişti ki kahvelerde, evlerde konuşulur olmuştu "Hakikaten yeter artık bizim tuzumuzda olmalı…" diyorlardı.
Kültürü kuvvetli olup demokrasiyi bilen kişiler bu toplantılarda "Milletin sözü" oluşumunun demokrasiyi getireceğini vurguluyorlar, İstanbul basını bu yolda yazı ve makaleler döktürüyordu. Mahalli gazeteler parti tuttukları ve bazıları seçim gazetesi olduğu için üzerinde durmak istemedim. Mesela Konya'da AKYOKUŞ Gazetesi DP'lilerce yayınlanıyor CHP'ye veryansın ediyordu.
***
Böyle bir mücadele sonu 14 Mayıs 1950 sabahı konan seçim sandıklarına 1946'dan daha çok ilgi gösterdi seçmenler.
Öyle ya. İlk defa, (bugün bile olmayan) kendisinin istediği kişiyi veya partiyi seçme özgürlüğü içinde olurken. Hiçbir kimse onun oyunu nereye, kime verdiğini bilememiş olacaktı.
Bendenizin merakı ile yine sandık başında ama tarafsız geriden seyreden kişiliği ile orada idim.
Bu sefer oy odaları gerektiğinden cami de değil, şimdi yerine yenisi yapılan Ahşap Nakiboğlu İlkokulu'nda idik.
Saat beşte sandık açıldı ve sayım burada olduğu gibi her yerde başlamıştı tabii.
Sandıktan çıkan netice oradakilerin hayret bakışları yanında içten sevinçleri içinde DP'nin çoğunluk oyu çıkmıştı.
Orada öyle idi ama belediye hoparlöründen verilen Ankara Radyosu, saat on dokuz da başlattığı haberler ile CHP'nin önde gittiğini söylüyordu. Saat 20'de Nurettin Artan “Halk yine CHP’yi seçti” müjdesini veriyordu.
Saat 21'den sonra ise DP oylarının ilerlediği kesik kesik işlenmeye başladı.
24'de DP'nin kazandığı iller ilan ediliyor. Ezici bir çoğunluk aldığı gözleniyordu.
Bu günlerde ki gibi halk sokaklara çıkıp bağırıp çağrışmalar sevinç gösterileri yapmıyor magandalar silah atıp ölümlere sebebiyet vermiyorlardı.
Herkes suskundu CHP'liler de DP'liler de!::
Nasıl ve ne olacaktı acaba?
CHP iktidarı devredecek. Ordu müsaade edecek mi idi? Diye düşünmekte idiler.
 ***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi