Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Benlik Enâniyet

Benlik Enâniyet

Günümüzde sürekli kişilerin benlik duygusu öne çıkartılmakta, çeşitli şekillerde bu his beslenmekte. “Ben haklıyım.” “Benim dediğim doğru.” “Göreceksin benim dediğim çıkacak.” “Ben demedim mi?” gibisinden sözlerle nefis palazlanmakta. Böylece kişide “ene” duygusu gelişmekte. Bu cidden tehlikeli bir gidişat. Dur denmesi, susturulması mutlak şart. Yoksa nefislerin sultasında bir hayata boyun eğiş mukadderdir. Bu da kişilerin ebedi hüsranı demektir.

Sonra bu duygu eğer dizginlenmezse kişiyi kibirli, kendini beğenmiş bir kişi haline getirir. Kendini beğenmişlik ve kibir insanı hem dünyada hem de ahrette perişan eder. Cenâbı Hak kutsal kitabımız Kur’ân’ı Kerim’de muhtelif ayetlerde (İsra, 27/ Kasas, 83) kibri zemmetmektedir. İşte bir tanesini buraya alalım: “Kibirlenip insanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah, kibirlilik taslayanların, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez.” (Lokman, 18)

İşte Allahü Teâlâ’nın kibirlileri sevmediğini ve onların ahretteki akıbetlerinin iyi olmayacağına dair en net açıklama karşımızda. Hakikaten enâniyet duygusu kibirden ileri geliyor. Sadece kendi fikir ve görüşlerinin kıymetli olduğuna inanan başkalarının görüşlerini önemsemeyen hatta küçümseyen kişiler kibre sahip kişilerdir. Kibir; insanın değerini düşüren, ibadetlerini hükümsüz bırakan ve ilahi mükâfatlardan hisse alamayan nasipsiz kişilere ait bir sıfattır. Müslüman’a yakışmaz. Zaten güzide peygamberimiz aleyhisselatü vesselam buyuruyorlar ki; “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi cennete giremez.” Deyince sahabeden bir kişi: – Ya Rasulallah insan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasını sever. Buda mı kibirdir? Deyince Râsülü Ekrem’de: – Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları hor görmektir, buyurdular. (Riyazüs Sâlihin tercümesi c.2, Had. No: 614)

Aynı zamanda insanlığın efendisi Rasulullah sallallahü aleyhi vesellem bizzat kendisi mütevâzi davranışlarıyla etrafına en güzel örneği teşkil etmiştir. Bütün Müslümanların başkanı olmasına rağmen en ufak bir kibir emâresi göstermemiştir. Yanındaki sahabe arkadaşları da aynen onun gibi davranışlar sergilemişlerdir. Müminlerin emiri Hz. Ömer. (r.a) kendinde biraz benlik hissedince hemen sokaklara inip sırtıyla yük taşımıştır. Kibirlenenlerin hâli haraptır. Şeytanı hatırlayalım. Kibrinden dolayı Cenâbı Hakk’ın huzurundan kovulmamış mıydı!

O zaman kibirlenmeyi, gururlanmayı, kendimizi beğenmeyi bırakalım. Şeytanî duygularımızı öne çıkarmayalım. “Benim dediğim doğru.” “Ben haklıyım.” “Benim dediğim çıktı.” gibi sözlerle toplum içinde her daim kendimizi öne çıkarmaya çalışmayalım. Konuşmalarımızla ve davranışlarımızla mütevâzı olalım ve topluma kalite katalım. Çünkü içinde yaşadığımız cemiyetteki huzur ve mutluluk, o cemiyeti oluşturan bireylerin sevgi, saygı, şefkat, merhamet ve kardeşlik duygularıyla mütevâzı ve tutarlı davranışlarıyla gerçekleşir. Fakat bireylerin kibir, gurur, kendini beğenmişlik ve enâniyet duygusuyla birbirini küçük gördüğü, birbirlerini beğenmeyip itelediği bir toplumda hep ‘ben haklıyım’ sözünün gerçekleştiği bir medeniyette huzur ve mutluluktan bahsedilemez.

Eğer huzur içinde yaşamak istiyorsak herkes önce kendinden başlayarak kalplerdeki kibir, kin, nefret, kıskançlık gibi duyguları silip onların yerine sevgi saygı, şefkat merhamet, muhabbet ve adâlet duygularını hiç çıkmayacak şekilde yerleştirmesi gerekli. Bunu yapmak Hakk’ın ve O’nun hak Râsülünün yolunda olmanın bedelidir

Hayırlı cumalar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi