Basın Özgürlüğü, Seçim Demokrasisi Ve Mâziyi Unutma
Hakimiyet içinde iken başka muhalefet olunca “Basın özgürlüğü yok...” diye çağrışım yapmanın güzel bir örneği. Kaç kişimiz bilir ve bilen sözde aydınlar yazar ki?
İşte bu bakımdan hemde çok partili devirde bile demokrasiye uymayan işlem ve tarihi oluşumları bu günün elli yaşıtları bile bilememekte Hakimiyet zamanının elitlerinin söylediklerine inanabilmekteler.
“Tarihini bilmeyen milletler yıkılmaya mahkumdur” deyimleri bendenizi bu yönde yazılar yazmaya yönlendirmektedir.
Ömür elverirse inşallah bizlere öğretilen yanlış tarihler üzerindede durmak isterim. Yoksa bir partiyi irdelemek için değildir. Olan olmuştur ama ders almalı ve yeniden tekerrür sttirilmemelidir.
***
Basında Dini yazılar yanında dinden bahsetmenin yasaklanması
1945 yılında Matbuat Umum Müdür Muavini İzzettin Nişbay’ın dönemin gazetelerinde tek tük dini muhtevalı yazılar görülmesi üzerine İstanbul gazetelerine:
“Gazetelerinizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bahseden bazı yazı mütalaa ima ve temsillere rastlanılmaktadır Bundan sonra din mevzuu üzerindeki gerek tarihi, gerek temsili ve gerekse mütalaa kabilinden olan her türlü makale, fıkra ve tefrikanın neşrinden kaçınılması ve başlanmış olan bu gibi tefrikaların en geç on gün içinde nihayetlendirilmesi...” diye yazılı tamim yolladığı hiç vurgulandı mı?
***
Gazete kapatmaları
Gazeteci yazar Ziyad Ebuzziya’nın 1940-47 yılları arasın da çıkarmış olduğu Tasvir efkar” Tasvir “ gazetelerinin ve devrin tek parti idaresi tarafın onaltı defa kapatıldığını...
Bunların çoğunda sadece görülen lüzum üzerine” veya”kapatılmıştır” sözleriyle yetinilip kapatma sebebi bildirilme tenezzülü ve cesareti göstermeyip, ekseriyetle de bu kararların telefonla bildirildiğini . . .
Yine Ziyad Ebuzziya’nın Tasvir-i Efkar gazetesi, devrin milli şefi İnönü’nün eşi Mevhibe İnönü’nün Ankara’ da bir okuldan çıkarken çekilen resminin gazetenin üçüncü sayfasına konulmasının hakaret sayılarak on gün kapatıldığını...
Yine bu yıllarda, zamanın Matbuat Umum Müdürü Selim Sarper in,. Bir gazetenin şeref yerinin sağ üst köşe mi? Sol üst köşe mi?” olduğunu tartışarak, İnönü’nün resmini ve hakkında çıkacak haberlerin buraya konulmasını, aksi takdirde gazetelerin kapatılacağını ihtar ettiğini bilirmiyiz.
***
Padişahlı Masal Yasağı:
Yeni Cumhuriyet düzeniyle birlikte, eskiye ait değer hükümlerinin ve bunları temsil eden şahısların hafızalardan silinmesi için olağanüstü gayretler sarf edildiği...
Prof. Pertev Naili Boratav’ın o dönemin panoramasını çizerken konu ile alakalı olarak:
“Bir Maarif Şûrası’nda, hatırlarım, çocuk kitapları meselesi üzerinde tartışılırken, ‘Masallarda padişahtan söz edilmesi, çocukların cumhuriyet düzenine olan bağlarını gevşetebilir. padişahsız, şehzadesiz masallar yazılmalı çocuklar için biçiminde düşünceler ortaya atılmıştı.” diyerek binlerce yıllık ananevi halk kültürünün ürünleri olan anonim masallarımızın ortadan kaldırılmak istenildiğini bile kaçımız bilir
***
Seçim Zorbalıkları
l946’daki çok partili seçimlerde iktidarı bırakmak istemeyenlerin seçimlere müdahale etmesini izleyelim.
Demokrat Parti’nin, seçimi kazanıp 23 milletvekili çıkardığı tam olarak besbelli olduğu halde, İstanbul’un neticesinin derhal ilan edilmemiş olduğu günlerde...
Vali Lütfi Kırdar’ın dönemin meşhur bir gazetecisini makamına çağırıp:
“Size güvenim olduğu için memlekete ait bir davayı danışmak istiyorum. Evet, İstanbul’da DP seçimi kesin bir şekilde kazandı. Fakat buradan Kazım Karabekir , Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemil Cahit Toydemir, Refet Bele ve Hüseyin Cahit Yalçın’ın çıkarılması ve DP’ye ancak 18 kişilik bir yer bırakılması hakkında sıkı bir emir aldım. Dürüst bir memur ve memleketçi sıfatıyla nasıl hareket edeyim? Bu emri yerine getirmezsem İstanbul seçimlerini kökünden bozmak için bahane aranması ve yeni partinin bu 18 kişilik mühim kuvveti elinden kaçırması ihtimali vardır. Bana ne tavsiye edersiniz?” diye sorduğunu...
Ve hakikaten de 24 Temmuz’da İstanbul DP’den seçimi kazananlar listesinin 18 kişi olarak ilan edildiğini kaç kişi bilir acaba.
***
Mazi ile Alaka kesişimiz:
Tarihimizin değerlerine, bizlerin verdiği değere(!) karşılık bakın ne demişler. Hem de başka dinden olanlar bile!
Hamdullah Suphi Tanrıöver’in tek parti hâkimiyet içinde olan hükümetinin Maarif Vekilliği’ni yaptığı yıllarda, yabancı bir heyete Süleymaniye Camii’ni gezdirdikten sonra misafirlerin Kanuni Sultan Süleyman ‘ın türbesini ziyaret etmek istemişler...
. Memleketteki bütün türbeler 30.11.1925 tarih ve 677 sayılı kanunla kapatıldığı için Hamdullah Suphi, bu yabancı misafirlere kaçamak cevaplar vermek istemişse de yeterli bir tarif bulamayınca “Bir müddet mazi ile alakamızı kesmek istedik.(!) Onun için türbeleri kapattık” diyerek gerçeği açıklamak zorunda kalmış... Misafirlerin “Ciddi mi söylüyorsunuz?” diye hayretler içinde kalıp, ardından da oldukça ibretli bir şekilde:
“Tarihi olmayan milletler tarih huzurunda esatir ve efsane uydurarak kendilerini tatmin ederler. Sizin ise büyük bir tarihiniz var. Bu tarihi yapanların türbelerini nasıl kapatıyorsunuz?” diyerek Hamdullah Suphi’ye, ecdadına sünger çekmeye çalışanların hareketini hoş karşılamadıklarını belirtmişler.
***
İlerde dağarcığımda olan nice tarihi yanılgiları zaman zaman izleyebilmek ümidiyle
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.