Sezon başından bu yana Hasan Kabze ve Djalma'nın, son haftalarda da Marica'nın erken sakatlığı nedeniyle bu oyuncuların muadilleriyle oynamak zorunda kaldı mecburen Mesut Bakkal...

Hiçbir teknik adam gibi Bakkal'ın da istemeyeceği bir durum bu...

Topu rakip kaleye en kısa yoldan götüren ve sonuç almaya daha yatkın oyuncuların yokluğunda, sadece kendisini değil, bütün bir camiayı da bunalıma soktu...

Oyunu iki yönlü oynayanlardan, tek yönlü oynayanlara mahkum olmak, istenmeyen, can sıkıcı bir durum...

Sezon başında “U efa Ş efa” diye diye kendi duygularımızla, takım gerçeğini birbirine karıştırınca, ortaya çıkan sonuç, kafalarda da soru işaretlerini çoğaltmaya başladı...

Umarım Başakşehir maçında alınacak iyi bir sonuçla soru işaretlerini bir nebze de olsa rafa kaldırırız...

Temennim bu doğrultuda...

Fenerbahçe maçına kadar inişli-çıkışlı bir oyun kalitesi vardı Torku Konyaspor'un...

Keyif ve güven vermekten uzak...

Fenerbahçe maçı hariç...

Fenerbahçe maçında yenilmemize rağmen, hayatımın en keyifli maçlarından birisini izledim...

Hem keyfim hem de kahyası, bacak bacak üstüne atarak, Torku Konyaspor'un kırmızı görmüş boğa gibi Fener kalesine saldırışına tanıklık etti...

İnşallah aynı duyguları bugün de yaşarız...

Şimdi...

Başakşehirspor kolay bir rakip değil...

Sezonun sorunsuz ve formda takımı Başakşehirspor'un kazanması kendileri adına sıradan ve kolay olabilir...

Ama Torku Konyaspor daha derin bir travma içine girer her şeyden önce...

Başakşehirspor'un alacağı bir galibiyet bir özgüven patlaması yapar...

Ligin ekonomik kaygısı olmayan takımlarından biri Başakşehirspor...

Başlarındaki Hocayla birlikte kadro kalitesi de hedefleri için yeterli...

Yokların çok olması sebebiyle baskıyı üzerlerinde görmemeleri ve İstanbul şehrinin Başakşehirspor'a bir aidiyet duygusunun olmaması, bu takımın işini daha da kolaylaştırıyor...

Bir Göksel Gümüşdağ takımı gözlerinde...

Ya da Kadir Topbaş...

Onun için de İstanbul'un umurunda değil Başakşehirspor...

Siz bakmayın Başakşehirlilerin taraftarsızlıktan yakınmalarına...

Dostlar alışverişte görsün hesabı onların ki!

Böyle çok mutlular...

“Yenilirsek ne olur?” kaygısından uzak...

Dolayısıyla rahat oynuyorlar...

Rahat oyunlarını da öyle ya da böyle sonuca yansıtıyorlar...

Yansıtamazlarsa mı?

“Bu maç bitti çocuklar, canınız sağolsun, kazanma iştahınızı bir daha ki maça saklayın” diyebilecek bir “yürek” bir “dil” ile yüzlerini okşayacak bir “el”in sahibi, Fair-Play'ı, dolayısıyla da futbolun 3 sonuçlu bir oyun olduğunu bilen ve içine sindiren Göksel Gümüşdağ gibi bir adama sahipler...

Daha ne olsun ki?

xxx

Bunları niye yazdım...

Başakşehir takımı kaybederse yangın çıkmaz...

Lakin Torku Konyaspor kaybederse, yer yerinden oynamasa da işler sarpa sarar...

Boynunda kılıçla dolaşan aday adayları çoğalır...

Lafın kısası, Torku Konyaspor, dolayısıyla Mesut Bakkal için gergin bir maç olacak...

Her ne kadar yumuşak bir görüntü sergilese de Abdullah Avcı da rahat olmayacak...

Ekstra bir durum olmasa, seyirci desteği de olmayacak Başakşehir'in...

Yine de gergin geçmeye aday bir 90 dakika olacaktır kuşkusuz...

İki taraf için de çok şey ifade eden bir maç oynanacak çünkü...

İki tarafın teknik adamı da her ne kadar naif görünse de, sinirlerini kontrol etme konusunda defolular...

Çünkü sinirleriyle yaşıyorlar...

Ama soğukkanlı kalabilmeyi bilmek gerek bu tür maçlarda...

Aklın yolundan şaşmayan, aklına daha çok mukayyet olan bir adım daha önde olacaktır Torku Arena'daki randevuda...

Bekleyip göreceğiz...

Baskıyı arkasına alan mı, yoksa baskıyı üzerinde gören mi kazanacak?