Recep Çınar

Recep Çınar

AYD'de durmak yok

AYD'de durmak yok

Allah izin verirse Emre'nin düğününü yapacağız...

Böyle mutlu bir günde, insan dostlarını yanında görmek ister...
Bunun için de davet gerekli...
İlk olarak liste yapılır...
Sonra davetiye...
Daha sonra bu davetiyeleri dağıtma süreci başlar...
Ve evde görev bölümü yapılır...
Dağıtım işinde herkes işin bir ucundan tutar...
Şehir dışındakiler, maalesef ki “WhatsApp” marifetiyle, şehir içindekiler ise bizzat yüz yüze, göz göze davet edilir...
Bu arada da lafın beli mutlaka kırılır...
Biraz spor, biraz siyaset, biraz iş konuşulur...
Sonra da “bak unutma, mutlaka beklerim” denilerek, ufaktan sıvışılır...
Adettendir bunlar.
xxx
Düğün tarihi yaklaştıkça, davul gibi gerilmeye başladım, niyeyse...
Ajda Pekkan gibi oldum!
Gerilmedik yerim kalmadı...
Patladım patlayacağım...
Tövbe tövbe...
Aslında niye geriliyorum, onu da bilmiyorum...
İnsanın elinde değil...
Neyse...
Daha uzatıp, hayırlı bir işin ecrini kaçırmayalım...
Allah büyük...
“Ev yapan ile evlenene Allah yardım eder” derler, gerçekten de öyle...
Allah'a sonsuz şükürler olsun...
Az kaldı.
xxx
Davetiye dağıtma vesilesi ile şehri arşınladım biraz...
Özellikle de sanayileri...
Dostlarla görüştük...
Sanayici dostlarla...
Bazıları daralmış, bazıları bunalmış...
Bazıları da var ki, şükürsüz günleri geçmiyor...
AYD gibi...
Aydınlar, yani AYD'de ziyaret ettiğimiz kurumlardan birisi...
Hoş, sevgili Harun Aydın şehir dışında olduğu için görüşemedik...
Kromspor'dan arkadaşım Muhsin Aydın'la da selamlaşamadık...
Muhsin Krom'un solaçığı, ben sağaçığıydım...
Allah var, Muhsin benden fersah fersah iyi topçuydu...
En azından buradan bir “merhaba” demiş olduk kendisine.
xxx
Evet...
Bu ülkenin, özellikle de şehrimizin yüzakı kuruluşlarından AYD...
İyi bir takım olmuşlar ve takımın kaptanı da vatansever, geleneklerine bağlı, ama yeniliklere de sırtını dönmeyen Harun Aydın...
Allah'ın bütün nimetlerini vererek, zayi etmediği çift yürekli, güzel yüzlü bir adam...
Bir maraton koşucusu gibi...
Durmadan koşuyor...
Futbol deyimi ile 90 dakika sahada basmadık yer bırakmıyor...
Kaptan ya...
Sorumluluğunu biliyor...
En güzel yanı da kibirsiz ve egosunun esiri değil...
Daha ne olsun?
“Fabrika” desen acayip büyük...
400-500 bin metrekarelik bir alana oturmuş...
Fabrikanın içi “Muhacir Pazarı” gibi kalabalık, ama karma karışık değil...
İntizamlı...
Herşey yerli yerinde...
İnsanlar arı gibi...
Binlerce işçi arıların oluşturduğu koloni gibi...
3 bin çalışanı ile oto yedek parçası değil, sanki otomobilin kendisi üretiliyor...
Büyük bir işletme...
45-50 yıllık bir kuruluş...
Amerika'ya, Avrupa'ya, pekçok ülkeye ihracat yapıyor...
2008'den itibaren Çin başta olmak üzere, dışarıdan tek kuruşluk ithal yapmadan ve sistemli bir şekilde sayısız yatırımlar yapıyorlar bu ülkenin topraklarına...
Bu yatırımlarla neler mi oluyor?
İstihdama dönüşüyor...
Yani...
Yanisi şu; binlerce insana “iş”, on binlerce insana da “aş” oluyor AYD...
İhracat yapılıyor...
Yani...
Yanisi şu; kendi fabrikalarında sıfır ithalatla ürettikleri parçaları, yüzde yüz net ihracatla yabancı ülkelere döviz karşılığında satıyor AYD...
Konya'nın ve Türkiye'nin ekonomisine hem istihdam sağlayarak, hem ihracat yaparak, hem de kuruşuna kadar vergisini ödeyerek küçümsenmeyecek katkı sağlıyor AYD...
Sözde değil, özde, hem de iğneden ipliğe kadar herşeyi kendi tesislerinde ve kendi insanıyla, yani yerlinin de yerlisiyle gerçekleştirerek, milli ve yerli olmanın fotoğrafını da gözler önüne seriyor AYD...
Halihazırda bugün bile durup dinlenmeden, “off” demeden yatırımlara devam ederken, istihdamı artırmanın da verdiği hayır dualarla üretmeye devam ediyor AYD...
Bütün bunların yanısıra sosyal projeleri de cabası...
Kısacası vatan için, millet için, canla başla çalışan, dahası üreten bir kurum AYD...
Allah yollarını açık etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi