AYASOFYA’NIN AÇILMASI HAYIRLI OLSUN
‘Ürperdi hayâlim, bu nasıl korkulu rüyâ? Şaştım neyi temsil ediyorsun Ayasofya? Çöller gibi ıssız, ne hazin ülke muhitin. Yâd el gibi, yurdunda garip olmalı mıydın? Beş yüz senelik bezmine ermekti ümidim, çöller gibi ıssız, sen beni görmeliydin?’ diyen Ali Ulvi Kurucu merhum büyüğümüz bugünlerin görseydi ne çok sevinirdi…
Yine; ‘Ayasofya! Ey muhteşem mâbet! Merak etme. Fâtih’in torunları yakında bütün putları devirip seni câmiye çevirecekler. Gözyaşlarıyla abdest alarak secdelere kapanacaklar… Tehlil ve tekbir sedâları boş kubbelerini yeniden dolduracak. Bütün dünya Fatih dirildi sanacak. Bu olacak Ayasofya, bu olacak! Bu günler yakın, belki yarın, belki de yarından da yakındır.’ Diyerek tıpkı bugünü anlatan, hisseden kıymetli çilekeş devlet ve dâvâ adamı merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin sözleri gerçekleşti hamdolsun. O da eminiz bugünleri görseydi çok memnun olacaktı. Bizler de memnunuz, elhamdülillah. Hem ülkemiz hem dünya Müslümanları bu karârı büyük bir heyecan ve coşkuyla karşıladı. Bütün Türkiye’nin ve hatta dünyânın kalbi bugün İstanbul’da ve de Ayasofya’da atıyor olacak.
Bu hafta başında kıymetli yazar kardeşimiz Abdullah Yıldız Bey, gazetedeki bir yazısında câmilerle ilgili çok dokunaklı cümleleri olmuştu, onlardan bir kısmını sizin de istifâdenize sunmak isterim. ‘İslam medeniyeti, Câmi medeniyetidir. Efendimiz aleyhisselam Medine’ye teşrifleriyle, Medine’de doğan İslam Medeniyeti, Câmi merkezli olarak şekillenmişti. Mescidi Nebî İslam toplumunun kalbi mesâbesinde idi. Ondan sonra câmiler odak mekanlar oldu. Müslüman şehirleri câmi merkezli kuruldu ve şekillendi.
Fatih Sultan Mehmed de İstanbul’u feth eder etmez doğruca Ayasofya’ya gelip burayı ‘câmii kebir’ ilan etti. Ayasofya’da ilk namazını kılarak İstanbul’u ‘İslam Şehri’ ve Osmanlı Devleti’nin payitahtı yaptı.’ Diyor. Bilindiği üzere Osmanlı târihinde fethedilen ülkelerin kiliselerinin câmiye çevrilmesi bizde güzel bir gelenektir. Yine bu geleneğe göre fetholunan kalenin burçlarına bayrak dikilir, surların üzerinden ezan sesleri yükselirdi. Kılıçla fethedilen İstanbul’da Sultan Fâtih’in emriyle Ayasofya üç gün içinde Câmi’ye çevrilmiş, ilk hutbe fethin mânevi kahramânı Akşemseddin hazretleri tarafından okunmuş ve ilk Cuma namazını yine bu güzel şahsiyet kıldırmıştır. (Mustafa Müftüoğlu, Yalan Söyleyen Târih Utansın, I.c)
Abdullah Yıldız beyin yazısından devam edersek; ‘Câmiler Hz. Allâh’ın evi olan Kabe’nin şûbeleridir. İslâm’ın sembolüdür, imzâsıdır. Müslümanların güvencesidir.’ Derken; ‘Her namazda okunan ‘Fatiha’larda ‘yalnız Sana kulluk eder, Yalnız Sen’den yardım isteriz:’ duâsıyla kişiler, ‘Ben’ olmaktan çıkar, ‘Biz’ hâline gelir. İşte câmi ‘bencilliğin bittiği’ ‘kardeşliğin dirildiği’ yerdir. Modern dünyânın ırk, renk, milliyet, sınıf ayrımcılığı ile parçaladığı bilincimizi onardığımız yer câmidir.’ Diyor. Her ne kadar bâzı kısaltmalar yapsam da cümleleri değiştirmeden almaya çalıştım, hakikaten yazar çok haklı aynen bu fikirlere katılıyoruz. İşte bugün İstanbul, târihi bir açılışa sahne olacak. Ayasofya pek çok Müslüman’ı bünyesinde cem ederek toplayacak. Müslümanlar bugün bu muhteşem câmii kebir çatısı altında, bir ve berâber, tek ses ve tek yürek olacaklar. Keşke hep böyle olunabilse…
Biz sevinçliyiz, tabi bu güzel açılışa gölge düşürmek isteyenler de yok değil hani. Nerdeyse ağzı olan herkesler konuşuyor. Târihimize, kültürümüze, değerlerimize sâhip çıkmak her ülke vatandaşının en yürekten, gönülden istediği şeydir. Tam 86 sene bekledik şükür artık parangalar kırıldı. Başkanımızın da dediği gibi; ‘Ayasofya’nın ibâdete açılması, ülkemizin egemenlik hakkı kullanımından ibârettir.’ Yani Türkiye hamdolsun etrâfındaki hegemonik devletlerin tasallut zincirlerini kırmış bir ülkedir. Kendi kararlarını kendi vermektedir, kimseden icâzet almadan, kendi göbeğini kendi kesmektedir bu konuda da ve pek çok konuda hürdür, elhamdülillah. Tabi daha aşılacak çok engeller vardır. Onlarında sırası gelecektir inşaALLAH.
Şurası bir gerçek ki geçmişten ders almak şarttır. Tedbiri elden bırakmamak gerektir. Hani bir zaman bizim olan Üsküp, Budin, Yanya, İşkodra, Kavala, Manastır, Selânik, Filibe İslam beldelerinde, bugün Müslümanların ne kadar söz sâhibi ve Müslümanların hangi eseri hayatta kalabilmiş. Bunları unutmadan içimizdeki Batı sevdâlıları düşmanların ekmeğine yağ çalacak açıklamalardan şiddetle kaçınmaları gerekir. Hiç olmazsa milli ve mânevî değerlerimiz konusunda bir ve berâber olmalıyız.
Müslümanların 86 yıllık hayallerini gerçekleştirerek Ayasofya’yı asil hüviyetine kavuşturanlardan Rabbim ebeden râzı ve hoşnut olsun. Ümmete de hem bu cesur karar hem de Câmii kebir hayırlı olsun. Cumânın rahmet ve bereketi her dâim Müslümanların üzerine yağsın.
Nurten Selma ÇEVİKOĞLU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.