Aşûre Günü
Yüce dinimiz İslâm’ın yine bir güzelliği ile karşı karşıyayız. Özel ve güzel günlerin ve ayların içindeyiz. Muharrem ayına Rabbül Âlemin benim ayım diyordu. İşte bu güzel ayda yaşayacağımız güzelliklerle sevapları çokça toplayabiliriz. Yarın 10 Muharrem Âşûra. Şimdiden gününüzü mübarek ediyoruz ve bu günleri en istifadeli olarak geçirmenize gönülden duacı olduğumuzu belirtmek isteriz.
Aşûre gününün fazileti ile ilgili sizlerle bilgi paylaşımı yapalım istiyoruz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm’ın değerli arkadaşları sahabe-i kiram bir gün efendimize: “Yâ Rasullallah! Allah Teâlâ; Aşûre gününü diğer günlerden faziletli kılmış mıdır? Diye sorduklarında, O’da cevaben: ‘Evet, Allah Teâlâ Aşûre gününü diğer günlerden üstün tutmuştur. Allah Teâlâ gökleri Aşûre günü yarattı. Dağları, denizleri, kalemi, levhi ve Âdem (A.S)’ı Aşûre günü yarattı. Âdem (A.S)’ı Aşûre günü cennetine koydu. İbrahim (A.S) o gün doğdu ve Allah Teâlâ onu ateşten Aşûre günü kurtardı. Aşûre gününde, oğlunun yerine kurban etmek için ona büyük bir koç verdi. Allah Teâlâ, Firavun’u Aşûre günü boğdu. Eyyûb (A.S)’dan belâyı Aşûre günü kaldırdı. Âdem (A.S)’ın tevbesini Aşûre günü kabul etti. Dâvud (A.S)’ın zellesini Aşûre günü bağışladı. İsâ (A.S) Aşûre günü dünyaya geldi. Kıyamet Aşûre günü kopacaktır.” Buyurdular. (Gunye, 2/53)
“Vaktâ ki Basra şehrinde mal mülk sâhibi bir adam vardı. Her senenin Aşûre gününde Müslüman kardeşlerini evinde toplar, sabaha kadar Kur’an okuyarak okutarak geceyi ihyâ eder, nerde fakir ve yoksul kimse varsa buldurur, hepsine tasaddukta bulunur, dul ve yetimlere ikram eder, elinden gelen hayrı fazlasıyla yapardı. Adamın evinin bitişiğinde bir komşu bulunuyordu ve komşusunun hem anası hem de kızı senelerden beri yürüyemez vaziyette idiler. Kız, babasına sordu: Babacığım bu gün nedir? Komşumuz herkesi evine toplayıp bu geceyi Kur’an ve zikirle ihyâ ediyor? Babası: Yavrucuğum bugün Aşûra günüdür. Allah Teâlâ katında bu günün hürmeti büyüktür, ayrıca çok da faziletleri vardır, dedi.
Sonra uykuya vardılar. Fakat kız çocuğunun gözüne uyku girmiyordu. Sanki nefesi kesilmiş bir halde huşû ve haşyet ile Kur’ân-ı ve zikrullahı dinliyordu. Kur’ân’ın hatim duâsını yaptıkları vakit, yüzünü semaya doğru çevirdi ve Allah’a niyaz ederek:
Ey Mevlam! Bu gecenin senin indikteki hürmeti hakkı için, senin rızanı kazanmak için bu gece Kur’ân’ını okumak için uyumamış kulların hürmeti için beni şu hâlimden kurtar, kalbimin kırıklığını sar! Dedi. Daha sözünü bitirmemişti, o anda afiyet bularak bütün ağrı ve sancılardan kurtularak kalkıp doğruldu. Sabahleyin bu hâli görünce şaşırıp kalan babası: Kızım bu nasıl oldu? Diye sordu. O da: Babacığım, bu gün ile Allâh’a tevessül ettim. O da ânında bana sıhhatimi ihsan etti, dedi.” (Duâlar ve Zikirler, R.Mahmut Sâmi, S.121-122)
Naklolunur ki: “Aşûre günü bir esir, kâfirlerden kaçtı. Kâfirler onu aramak için bineklere binerek takip ettiler. Esir, arkasına süvarileri görüp yakalanacağını anlayınca, başını semaya kaldırarak şöyle dua etti: ‘Allah’ım! Bu mübarek günün hakkı için, beni onlardan kurtarmanı istiyorum.’ Dedi ve kurtuldu. Bunun üzerine Allah Teâlâ onların hepsinin gözünü kör etti ve esir kurtuldu. Bu esir o günü oruçlu geçirdi, ancak iftar edecek bir şey bulamadı, uykuya vardı, rüyasında yedirilip içirildi. Bundan sonra, yiyecek ve içeceğe ihtiyacı olmadan yirmi sene yaşadı.”
Nebi sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Bu günün faziletini talep ediniz. Bu gün, Allah’ın diğer günlere tercih ettiği mübarek bir gündür. Bu günü kim oruçlu geçirirse Cenâb-ı Hak o kimseye, melekler, enbiya, resûller, şehidler ve sâlihlerin ibadetlerinden pay ayırır. Bu pay oruçtadır.” ( Bakara Sûresi Tefsiri, R.Mahmut Sâmi, s.13)
Muhtelif hâdisi şeriflerde belirtildiği üzere Aşûre günü; oruç tutmak, iftar yemeği vermek, eve o gün fazla erzak almak, Kur’an okumak, tasadduk etmek, istiğfar etmek, dualar etmek, namaz kılmak, hasta ziyaretleri yapmak ayrı ayrı sevaplara vesiledir. Meselâ buyruluyor ki İbni Abbas(r.a)dan gelen bir hadisi şerifte; “ Bir kimse Aşûre günü oruç tutarsa, Allah Teâlâ ona geceleri ihya edilmiş, gündüzleri oruçla geçirilmiş altmış senelik ibadet sevabı yazar. Kezâ ona bin şehid sevabı verir. Aşûre günü oruçlu olan için yedi gök ehlinin sevabı yazılır. Aşûre günü iftar yemeği verirse, ümmet-i Muhammed’in hepsine iftar ettirmiş, karınları doyurulmuş olur. Aşûre günü bir yetimin başını okşayanın yetimin başındaki saçların sayısı kadar cennette derecesi artar.” (Günye, 2/53) Ebû Katâde’den gelen bir başka hadis-i şerifte; “Aşûre günü oruç yüzünden, Allah’ın geçen seneki günahları afv edeceğini ümid ederim.” Buyuruluyor. (Tâc Tercemesi, 2/151) Ancak Yahûdîlere benzememek için ya Muharrem ayının 9. ve 10. Günleri ya da 10. Ve 11. Günleri arka arkaya tutmak tavsiye ediliyor. Rasullullah aleyhi vesellem: “Muharrem’in onuncu günü, yâni Aşûre günü oruç tutun, fakat Yahûdîlere muhâlefet edin. O orucu, ya bir gün evvelinden başlayarak yahut bir gün sonrasını ekleyerek tutun.” Buyurdular. (Musâhabe, R.Mahmut Sâmi, C.5, s.84)
Bu muhteşem bilgilerden sonra gereğini hepimizin yapmasını o güzeller güzeli Mevlâmızdan niyaz ediyor ve sizlerin Aşûranızı, cumanızı tebrik ediyoruz efendim.
Nice sevaplı güzel günlere hep beraber ermek dileğiyle…
Aşûre gününün fazileti ile ilgili sizlerle bilgi paylaşımı yapalım istiyoruz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm’ın değerli arkadaşları sahabe-i kiram bir gün efendimize: “Yâ Rasullallah! Allah Teâlâ; Aşûre gününü diğer günlerden faziletli kılmış mıdır? Diye sorduklarında, O’da cevaben: ‘Evet, Allah Teâlâ Aşûre gününü diğer günlerden üstün tutmuştur. Allah Teâlâ gökleri Aşûre günü yarattı. Dağları, denizleri, kalemi, levhi ve Âdem (A.S)’ı Aşûre günü yarattı. Âdem (A.S)’ı Aşûre günü cennetine koydu. İbrahim (A.S) o gün doğdu ve Allah Teâlâ onu ateşten Aşûre günü kurtardı. Aşûre gününde, oğlunun yerine kurban etmek için ona büyük bir koç verdi. Allah Teâlâ, Firavun’u Aşûre günü boğdu. Eyyûb (A.S)’dan belâyı Aşûre günü kaldırdı. Âdem (A.S)’ın tevbesini Aşûre günü kabul etti. Dâvud (A.S)’ın zellesini Aşûre günü bağışladı. İsâ (A.S) Aşûre günü dünyaya geldi. Kıyamet Aşûre günü kopacaktır.” Buyurdular. (Gunye, 2/53)
“Vaktâ ki Basra şehrinde mal mülk sâhibi bir adam vardı. Her senenin Aşûre gününde Müslüman kardeşlerini evinde toplar, sabaha kadar Kur’an okuyarak okutarak geceyi ihyâ eder, nerde fakir ve yoksul kimse varsa buldurur, hepsine tasaddukta bulunur, dul ve yetimlere ikram eder, elinden gelen hayrı fazlasıyla yapardı. Adamın evinin bitişiğinde bir komşu bulunuyordu ve komşusunun hem anası hem de kızı senelerden beri yürüyemez vaziyette idiler. Kız, babasına sordu: Babacığım bu gün nedir? Komşumuz herkesi evine toplayıp bu geceyi Kur’an ve zikirle ihyâ ediyor? Babası: Yavrucuğum bugün Aşûra günüdür. Allah Teâlâ katında bu günün hürmeti büyüktür, ayrıca çok da faziletleri vardır, dedi.
Sonra uykuya vardılar. Fakat kız çocuğunun gözüne uyku girmiyordu. Sanki nefesi kesilmiş bir halde huşû ve haşyet ile Kur’ân-ı ve zikrullahı dinliyordu. Kur’ân’ın hatim duâsını yaptıkları vakit, yüzünü semaya doğru çevirdi ve Allah’a niyaz ederek:
Ey Mevlam! Bu gecenin senin indikteki hürmeti hakkı için, senin rızanı kazanmak için bu gece Kur’ân’ını okumak için uyumamış kulların hürmeti için beni şu hâlimden kurtar, kalbimin kırıklığını sar! Dedi. Daha sözünü bitirmemişti, o anda afiyet bularak bütün ağrı ve sancılardan kurtularak kalkıp doğruldu. Sabahleyin bu hâli görünce şaşırıp kalan babası: Kızım bu nasıl oldu? Diye sordu. O da: Babacığım, bu gün ile Allâh’a tevessül ettim. O da ânında bana sıhhatimi ihsan etti, dedi.” (Duâlar ve Zikirler, R.Mahmut Sâmi, S.121-122)
Naklolunur ki: “Aşûre günü bir esir, kâfirlerden kaçtı. Kâfirler onu aramak için bineklere binerek takip ettiler. Esir, arkasına süvarileri görüp yakalanacağını anlayınca, başını semaya kaldırarak şöyle dua etti: ‘Allah’ım! Bu mübarek günün hakkı için, beni onlardan kurtarmanı istiyorum.’ Dedi ve kurtuldu. Bunun üzerine Allah Teâlâ onların hepsinin gözünü kör etti ve esir kurtuldu. Bu esir o günü oruçlu geçirdi, ancak iftar edecek bir şey bulamadı, uykuya vardı, rüyasında yedirilip içirildi. Bundan sonra, yiyecek ve içeceğe ihtiyacı olmadan yirmi sene yaşadı.”
Nebi sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Bu günün faziletini talep ediniz. Bu gün, Allah’ın diğer günlere tercih ettiği mübarek bir gündür. Bu günü kim oruçlu geçirirse Cenâb-ı Hak o kimseye, melekler, enbiya, resûller, şehidler ve sâlihlerin ibadetlerinden pay ayırır. Bu pay oruçtadır.” ( Bakara Sûresi Tefsiri, R.Mahmut Sâmi, s.13)
Muhtelif hâdisi şeriflerde belirtildiği üzere Aşûre günü; oruç tutmak, iftar yemeği vermek, eve o gün fazla erzak almak, Kur’an okumak, tasadduk etmek, istiğfar etmek, dualar etmek, namaz kılmak, hasta ziyaretleri yapmak ayrı ayrı sevaplara vesiledir. Meselâ buyruluyor ki İbni Abbas(r.a)dan gelen bir hadisi şerifte; “ Bir kimse Aşûre günü oruç tutarsa, Allah Teâlâ ona geceleri ihya edilmiş, gündüzleri oruçla geçirilmiş altmış senelik ibadet sevabı yazar. Kezâ ona bin şehid sevabı verir. Aşûre günü oruçlu olan için yedi gök ehlinin sevabı yazılır. Aşûre günü iftar yemeği verirse, ümmet-i Muhammed’in hepsine iftar ettirmiş, karınları doyurulmuş olur. Aşûre günü bir yetimin başını okşayanın yetimin başındaki saçların sayısı kadar cennette derecesi artar.” (Günye, 2/53) Ebû Katâde’den gelen bir başka hadis-i şerifte; “Aşûre günü oruç yüzünden, Allah’ın geçen seneki günahları afv edeceğini ümid ederim.” Buyuruluyor. (Tâc Tercemesi, 2/151) Ancak Yahûdîlere benzememek için ya Muharrem ayının 9. ve 10. Günleri ya da 10. Ve 11. Günleri arka arkaya tutmak tavsiye ediliyor. Rasullullah aleyhi vesellem: “Muharrem’in onuncu günü, yâni Aşûre günü oruç tutun, fakat Yahûdîlere muhâlefet edin. O orucu, ya bir gün evvelinden başlayarak yahut bir gün sonrasını ekleyerek tutun.” Buyurdular. (Musâhabe, R.Mahmut Sâmi, C.5, s.84)
Bu muhteşem bilgilerden sonra gereğini hepimizin yapmasını o güzeller güzeli Mevlâmızdan niyaz ediyor ve sizlerin Aşûranızı, cumanızı tebrik ediyoruz efendim.
Nice sevaplı güzel günlere hep beraber ermek dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.