Ah be çocuk!
Sabah evden çıktım, durağa gidiyorum...
“Dayı” dedi çocuk...
“Evet” dedim...
“Sigaran var mı?” dedi...
“Yok” demedim...
“Sigara kullanmıyorum” dedim, özellikle...
“Yok” deseydim belki de farklı bir tepki verecekti...
Tabi ki ben de geri vites yapmayacak, ortaya karışık bir durum çıkacaktı...
O çocuğa ikinci bir cümle kurma fırsatı vermedim, “sigara kullanmıyorum” demekle...
Yürüdü gitti...
Tanımıyorum çocuğu...
O da beni tanımıyor belli ki...
Tanıdığı biri olsam istemezdi sanırım...
Eli yüzü düzgün, giyim kuşamı pırıl pırıl, sırtında kitaplarının bulunduğu ders çantası, büyük bir ihtimalle de lise öğrencisi...
Arkasından öylece bakakaldım...
Okula girip girmediğini görmedim, çünkü otobüsüm gelmişti...
İnanılmaz üzüldüm...
Gencecik birinin, dahası 14-15 yaşlarında ağzı süt kokması gereken birinin, dayanılmaz bir sigara bağımlısı haline gelmesi, açıkçası burnumun direğini sızlattı...
Pırıl pırıl bir çocuk...
Belli ki, güzel bir ailenin evladı...
Dedim ya, “eli yüzü düzgün, kılık kıyafeti pırıl pırıl” diye, işte onun için, güzel bir ailenin çocuğu diye tarif ettim...
Aileyi tanıyor muyum?
Hayır...
Ama, çocuğun hem fiziksel, hem görsel, hem de bakımlı olmasının bende bıraktığı intiba böyleydi.
xxx
Sigara nasıl bir illet ki, ağzı süt kokan çocukları kendine bağımlı hale getiriyor...
İsmini vermeyeceğim...
Bir eğitim kurumu...
Gençleri üniversiteye hazırlayan bir kurum...
Şehrin de en merkezi yerinde...
Konyalı deyimiyle “ayak altında” bir yerde...
O çocukların halini görünce, hem de kızlı-erkekli çocuklar, adeta kaçak kömür yakan fabrika bacası gibiler!
Kıyıda köşede filan değil, yoldan geçen herkesin rahat rahat görebileceği bir ortamda tüttürüyorlar zehiri...
Sigara değil, zift!
Zıkkım yani...
Dünya'da yaklaşık 1,5 milyar insan “sigara” denilen “zehir”i kullanıyor ve sigaraya bağlı olarak hastalıklar nedeniyle de 7 milyon insan hayatını kaybediyormuş...
Bizim ülkemiz ise en çok sigara içen ülkeler arasında 11. sırada yer aldığı gibi, yine bizim ülkemizde sigaraya başlama yaşı da 11'e düşmüş...
Diyeceksiniz ki, sen içmedin mi?
Kurtuldum bu illetten...
Hem de 6 yıla yaklaşıyor...
Evde 4 kişiyiz ve sadece benim sigarayla aram iyi oldu...
Uzun yıllar dost olduk...
Sonra anladım ki, bu dost değilmiş...
Doğal olarak yolları ayırdık...
İyi ki de ayırmışız...
Evde perdeler kararmıyor, tütün kokusu yok, yastığa başımı koyduğum anda uyuyabiliyorum ve göğsüm sekiz silindirli otomobiller gibi gürültü çıkarmıyor, sabahları da “omuzum, yamızım” demeden kalkıyorum...
Şükür.
xxx
Aslında farklı bir konuda yazacaktım, ama sabah sabah bu çocuk karşıma çıkınca, rotayı sigaraya çevirdim...
Çocuk yaşta birinin, hiç tanımadığı birinden sigara istemesi bana çok garip geldi...
Dedim ya, burnumun direği sızladı...
İçimi acıttı çocuğun benden sigara dilenmesi...
Gençleri bu illetten nasıl uzak tutabiliriz?
Ailelere büyük iş düşüyor...
Gençlerin ailelerini, özellikle babalarını bu konuda örnek aldıklarını söyleyebilirim...
Çünkü, 4-5 yaşındaki erkek çocuğuna “hadi kuzum amcana bir söyüver” diye yol gösteren, ön tekerleklerin arka tekerlekleriyiz!
Yani, “ön tekerlek nereye giderse arka tekerlek de oraya gidermiş” ya, işte öyle bir şey...
Dolayısıyla, önce ebeveynler bu illetten kurtulmalı, çocuklarına örnek olmalı...
Aksi takdirde, bu zehir 1,5 milyar insanı değil, önümüzdeki yıllarda 3-4 milyar insanı kendine esir ederse kimse şaşırmasın...
7-8 milyar nüfusu olan dünyanın yarısının zehirle yaşaması kadar kötü başka ne olabilir ki?