Konyaspor golü bulduğunda dakikalar 35'i gösteriyordu...

35'ten önce iki takımın da önemli gol girişimleri vardı...

Özellikle de Konyaspor'un...

21'de ve 23'de Gekas ile yakalanan önemli iki pozisyon vardı...

Gaziantepli savunmacıların geri pasında topla buluşan Gekas, kaleci Serdar Kulbilgeyi'de geçmesine rağmen, topu ayağından uzaklaştırınca Konyaspor 35'i beklemeden 23'de 1-0 öne geçmiş olacaktı...

Konyaspor'un bu dakikalarda düzenli gelişleri golün sinyalini vermişti...

Nitekim Recep Aydın'ın 35. dakikadaki pasında topla buluşan Gekas hem fileleri hem de maçı seyreden bütün Konyaspor taraftarlarını ayağa kaldırdı, havalandırdı...

Gaziantep takımı 1-0 geriye düştükten sonra uyandı ve daha agresif oynamaya başladı...

Evsahibi takım 38'de Cenk Tosun'la eşitliği sağladı...

Bu golde atanın becerisi kadar, savunanın da zaafı skorun 1-1 olmasında önemli rol oynadı...

Tabela değişmedi bu golle, oyunun seyri de Konyaspor'dan Gaziantep'e geçti...

35'deki gole kadar ne yaptığını bilen ve daha kontrollü olan taraftı Konyaspor...

35'ten sonra ve özellikle de ikinci yarının başlarında daha istekli taraf olduklarını gösterdiler...

Konyaspor orta saha ve savunma oyuncuları, Gazianteplilerin bu isteklerini kırmada zorlanınca sahneye ev sahibi takımın Traore'si çıktı...

Ergün'ün ters ayakla, kaleci İtandje'nin ters elle müdahaleleri sonuç vermedi ve Gaziantepliler 53 ve 58'de skoru 3-1'i taşıdılar Traore ile...

Şimdiye kadar lige damga vuran oyuncular arasında sayılabilecek Cenk Tosun ve Muhammet'in vasatın üstüne çıkamadıkları bu maçta Traore'nin iki güzel golü Konyaspor savunmacılarının sadece dengelerini değil, psikolojilerini de bozdu...

Neyse ki sahneye Gekas çıktı...

İlk yarıda akla ziyan goller kaçırdı...

Kaçmayacak cinstten gollerdi...

Ama bu takımın olmazsa olmazı olduğunu hissettirdi Gaziantep maçında...

Sadece gol atmakla kalmadı, Recep Aydın ve Hasan Kabze'nin gollerinin asistini de yaparak, haklı bir alkışı haketti Gekas...

Özeti şu; Konyaspor maçın son dakikalarını iyi ve doğru oynadı, bunun sonucunda da hakkı olan 1 puanı aldı...

Uzatmalarda yine Gekas'ın kollektif düşünüp Ömer Ali'ye hazırladığı pozisyonda, genç oyuncunun vuruşu kalecinin üzerine değil de, biraz kenarlara gitseydi, Konyaspor tarihi bir maça imza atmanın de gurununu yaşayacaktı...

3-1 geriden gelip, 4-3 öne geçmek, acayip yakışacaktı Konyaspor'a...

Sonuç olarak, son haftaların iyi sonuç alan takımından deplasmanda puan almak başarıdır...

xxx

KONYA ANADOLU SELÇUKLU

Nafi Bilaloğlu ile Anadolu Selçuklu'yu yönetenlerin yıldızı nedense hiç barışmadı...

Dilendirmeseler de Nafi Bilaloğlu'nu Anadolu Selçukluspor'un başına çöken bir “kabus” gibi gördüler...

Birbirlerine daha fazla “Fransız” kalmaktansa, yollarını ayırmayı uygun buldular...

Nafi Hoca'nın son zamanlardaki travma hali, bir dağılmışlık, bir zihinsel çöküşe işaretti...

Birileri Nafi Bilaloğlu'nun aslında iyi bir teknik adam olduğunu düşenebilir, Hoca'nın göreve devam etmesinin doğru futbol aklı olduğunu savunabilir...

Ama mevcut ruh hali ile varsa da iyi yönleri, bu saatten sonra onları gösterebilmesi mümkün değildi...

Hayırlı olanı ayrılıktı...

Hem kendisi hem Anadolu Selçukluspor için...

xxx

Nafi Bilaloğlu'ndan boşalan göreve bu ligi iyi bilen Konyalı Nevzat Dinçbudak getirildi...

Umarım Nevzat Hoca başarılı olur...

Başarılı olmaması için de hiçbir neden yok...

Çünkü, dudak bükülmeyecek bir oyuncu topluluğu var Anadolu Selçuklu'nun...

Son İnegöl maçında pasörsüz ve santraforsuz oynasa da, mevcutun içinde bu işi iyi yapacak oyuncuların olduğu bir gerçek...

“At sahibine göre kişner” atasözünden yola çıkarak, Anadolu Selçukluspor'da, sahibine göre kişneyecek çok at var...

Nevzat Hoca dersine iyi çalışır, kendi doğrularını oyunculara iyi yansıtırsa, Anadolu Selçuklu takımı, bu ligde hiçbir takım için “çantada keklik” gibi görülmez.