16 Ocakın sırrı ne?
“16 Ocak’a, kadar bazı sorunları çözmeliyiz” demiş Konyaspor Futbol Şube Sorumlusu Mustafa Düzkaya. Aksi taktirde geri dönüşü olmayan bir yola girileceğinin ve bundan da en büyük zararı Konya ve Konyaspor’un göreceğini ima etmiş.
Daha açık konuşmak gerekirse, sevgili Düzkaya, beklentilere cevap alamamaları halinde taşların yerinden oynayacağını ve Konyaspor noktasında önemli gelişmelerin olabileceğinin altını çizmiş
Yani, 16 Ocak Cuma günü Konyaspor’da “var mıyız, yok muyuz?” sorusunun cevabı bulunacak. Futbol Şube Sorumlusu Mustafa Düzkaya’nın açıklamalarından benim anladığım bu.
Gazetelerde uçuşan transfer haberlerine çok itibar etmiyorum. Çünkü, meselenin derinlerinde aydınlatılması gereken karanlıklar var. Konyaspor’un geleceği adına bu sorunların çözülmesi gerekir diye düşünüyorum. Mısırlı Ayman ile menajerlerin pompaladığı Senagalli Konate’nin “balon” haberleri beni çok ilgilendirmiyor.
Konyaspor öyle böyle değil, inanılmayacak kadar kritik bir süreçten geçiyor. Deyim yerindeyse “kader anı” gibi bir şey. Mustafa Düzkaya’nın açıklamalarından çıkardığım bu.
Bakın neler söylemiş sevgili Düzkaya:
“Konyaspor olağanüstü günlerden geçiyor. Özellikle de 16 Ocak’a kadar bazı sorunları çözmek zorundayız” demiş ve çözülecek sorunların başında da ekonomik krizin geldiğini, aksi taktirde Konyaspor’u çok zor günlerin beklediğinin altını çizmiş.
Futbol Şube Sorumlusu, özellikle de mevcut oyuncuları rahatlatmak istediklerini vurgulamış bu demecinde. Ve devam etmiş:
“Bizim esas sorunumuz para. Şu ana kadar kimsenin bu konuda bir adım atmaması bizleri son derece düşündürüyor. Çünkü, bu ayın 16’sına kadar bazı şeylerin olması lazım. Dahası Konyaspor’da öncelikle para sorununu çözmeliyiz. Öncelikle de kendi futbolcularımızın alacaklarını ödemeliyiz. Ondan sonra da görüştüğümüz oyuncuları kadromuza dahil edeceğiz. Bunun için de Konya’nın kanaat önderleri bu takım için bir şeyler yapmalı. Konyaspor ne benim, ne 3-5 yöneticinin ne de Giray Bulak’ın takımı. Bu takım Konya’nın takımı. Dolayısıyla da Konyalı takımına sahip çıkmalı. Kulübün bugün itibarı ile acilen 1,5 veya 2 milyon lira gibi bir paraya ihtiyacı var” diyerek eteğindeki taşları dökmüş.
Anlaşılan o ki, Düzkaya, Konyaspor adına “merhamet” dilenmiş. Onun net bir şekilde dillendiremediğini beni açık açık dillendiriyorum. Lafı eveleyip gevelemenin bir anlamı yok. Konyaspor her geçen gün inanılmaz bir şekilde kan kaybediyor ve freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor.
16 Ocak Cuma gününe kadar şehirde bir hareketlilik olmaz ise yandı gülüm keten helva. Yani, ok yaydan çıkacak. Yay’dan çıkan ok ile ağızdan çıkan sözün dönüşü olmazmış. Bu nedenle bu şehrin atananı, seçileni, özetle kanaat önderleri bir araya gelip kendilerine şu soruyu sormalılar.
Konyaspor bu şehrin dünya’ya açılan penceresi mi, yoksa bu şehrin kamburu mu? Eğer, Konyaspor bu şehrin dünya’ya açılan penceresi ise bu pencereyi kapatmayın. Şehrin kamburu ise de bu kamburdan kurtulun.
Umarım ikincisi değildir.
Buradan özellikle büyük bir sorumluluk duygusu ile meseleye omuz koyacağını düşündüğüm Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyünek’e düşen Konyaspor gerçeğini pas geçmemesidir.
“Polyana”cılık oynayanlarla zaten işimiz olmaz. Bilirsiniz “Polyana” bir masal kahramanıdır ve bu camianın da, “Polyana”cılarla kaybedecek zamanı yoktur.
Gazete sütunlarına yansıyan, daha sonra sokaklara taşan Konyaspor kadrosu, ligin düşmeye en yakın takımlarından biridir ve transfer dönemini boş geçirmek, “havlu atmak” gibi bir şeydir.
Daha açık konuşmak gerekirse, sevgili Düzkaya, beklentilere cevap alamamaları halinde taşların yerinden oynayacağını ve Konyaspor noktasında önemli gelişmelerin olabileceğinin altını çizmiş
Yani, 16 Ocak Cuma günü Konyaspor’da “var mıyız, yok muyuz?” sorusunun cevabı bulunacak. Futbol Şube Sorumlusu Mustafa Düzkaya’nın açıklamalarından benim anladığım bu.
Gazetelerde uçuşan transfer haberlerine çok itibar etmiyorum. Çünkü, meselenin derinlerinde aydınlatılması gereken karanlıklar var. Konyaspor’un geleceği adına bu sorunların çözülmesi gerekir diye düşünüyorum. Mısırlı Ayman ile menajerlerin pompaladığı Senagalli Konate’nin “balon” haberleri beni çok ilgilendirmiyor.
Konyaspor öyle böyle değil, inanılmayacak kadar kritik bir süreçten geçiyor. Deyim yerindeyse “kader anı” gibi bir şey. Mustafa Düzkaya’nın açıklamalarından çıkardığım bu.
Bakın neler söylemiş sevgili Düzkaya:
“Konyaspor olağanüstü günlerden geçiyor. Özellikle de 16 Ocak’a kadar bazı sorunları çözmek zorundayız” demiş ve çözülecek sorunların başında da ekonomik krizin geldiğini, aksi taktirde Konyaspor’u çok zor günlerin beklediğinin altını çizmiş.
Futbol Şube Sorumlusu, özellikle de mevcut oyuncuları rahatlatmak istediklerini vurgulamış bu demecinde. Ve devam etmiş:
“Bizim esas sorunumuz para. Şu ana kadar kimsenin bu konuda bir adım atmaması bizleri son derece düşündürüyor. Çünkü, bu ayın 16’sına kadar bazı şeylerin olması lazım. Dahası Konyaspor’da öncelikle para sorununu çözmeliyiz. Öncelikle de kendi futbolcularımızın alacaklarını ödemeliyiz. Ondan sonra da görüştüğümüz oyuncuları kadromuza dahil edeceğiz. Bunun için de Konya’nın kanaat önderleri bu takım için bir şeyler yapmalı. Konyaspor ne benim, ne 3-5 yöneticinin ne de Giray Bulak’ın takımı. Bu takım Konya’nın takımı. Dolayısıyla da Konyalı takımına sahip çıkmalı. Kulübün bugün itibarı ile acilen 1,5 veya 2 milyon lira gibi bir paraya ihtiyacı var” diyerek eteğindeki taşları dökmüş.
Anlaşılan o ki, Düzkaya, Konyaspor adına “merhamet” dilenmiş. Onun net bir şekilde dillendiremediğini beni açık açık dillendiriyorum. Lafı eveleyip gevelemenin bir anlamı yok. Konyaspor her geçen gün inanılmaz bir şekilde kan kaybediyor ve freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor.
16 Ocak Cuma gününe kadar şehirde bir hareketlilik olmaz ise yandı gülüm keten helva. Yani, ok yaydan çıkacak. Yay’dan çıkan ok ile ağızdan çıkan sözün dönüşü olmazmış. Bu nedenle bu şehrin atananı, seçileni, özetle kanaat önderleri bir araya gelip kendilerine şu soruyu sormalılar.
Konyaspor bu şehrin dünya’ya açılan penceresi mi, yoksa bu şehrin kamburu mu? Eğer, Konyaspor bu şehrin dünya’ya açılan penceresi ise bu pencereyi kapatmayın. Şehrin kamburu ise de bu kamburdan kurtulun.
Umarım ikincisi değildir.
Buradan özellikle büyük bir sorumluluk duygusu ile meseleye omuz koyacağını düşündüğüm Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyünek’e düşen Konyaspor gerçeğini pas geçmemesidir.
“Polyana”cılık oynayanlarla zaten işimiz olmaz. Bilirsiniz “Polyana” bir masal kahramanıdır ve bu camianın da, “Polyana”cılarla kaybedecek zamanı yoktur.
Gazete sütunlarına yansıyan, daha sonra sokaklara taşan Konyaspor kadrosu, ligin düşmeye en yakın takımlarından biridir ve transfer dönemini boş geçirmek, “havlu atmak” gibi bir şeydir.