14 Şubat ve şehitlerimiz
Daha önce de yazdım...
Yine yazacağım...
Ömrüm olduğu ya da elim kalem tuttuğu müddetçe de, bu konuda yazma gayretinde olacağım...
Doğum yıldönümü, evlilik yıldönümü, sevgililer günü, anneler günü, babalar günü ya da farklı özel günler benim için, kesinlikle bir şey ifade etmez...
Hayatım boyunca, ne evlilik, ne doğum günü kutlamadım...
Benim evimde sadece bir kez kutlandı...
Samet...
Apartmandaki çocukları toplamış eve, çocuk halleriyle bir kutlama yapmışlar...
Pasta yemişler...
Benim bilgim dışında...
Kaç yıl önce?
Sanırım 7-8 yıl...
Tekrarı da olmadı zaten.
xxx
Yukarıda da değim gibi, daha önce de yazmıştım bu konuda...
İşte o yazım...
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
“Bugün “Sevgililer Günü”ymüş...
Benim bünyeye ters olan şeyler...
Yaşgünü ya da evlilik yıldönümü gibi...
Ticari bir dayatma operasyonu anlayacağınız...
Erkekler için de dayatma, kadınlar için de...
Ne dayatması mı?
“Pamuk eller cebe” dayatması...
Başka bir deyişle de baskı...
Kadının erkeğe, erkeğin kadına “hediye” baskısı...
xxx
Belki tanırsınız, belki tanımazsınız...
Bizim Maltepe namıyla bilinen bir Hasan Yıldırım'ımız var...
Yani Maltepe Hasan...
Senenin 364 günü karısına ya da evine marul, maydanoz veya tere, dışında yeşillik götürmemiş bir adam...
Çiçek, böcek işleriyle işi olmayan biri...
Anlayacağınız dümdüz bir adam...
Şimdi uyduruyorsunuz bir “sevgililer günü” sonrasında da, Hasan gibi elinde avucunda olmayanları “çiçek” ya da “böcek” almaya zorluyorsunuz...
Soruyorum şimdi; bu adama 14 Şubat dayatma değil de ne?
Hem Hasan Maltepe nasıl alsın bir demet çiçeği...
Yukarıda da söylediğim gibi, elde yok, avuçta yok...
Olsa “dükkan senin” diyecek hanımına, ama cep delik, cepken delik...
Hoş, çiçekten harman olmayacağını, yani çiçeğin karın doyurmayacağını da bilir...
Dolayısıyla ne kendisini, ne de hanımını kandırmak istemez, bizim Hasan...
Ama, 14 Şubat'a serserice bir anlam yükler ve “sevgililer günü” diye bu millete dayatırsanız, omuzu düşük olan Hasan ve Hasan gibilerin, diğer bir omuzunu da düşürmüş olursunuz!
Onun için de, evlerine ekmek götürmekte zorlanan insanlara baskı yaparak, olmayan bütçelerini parçalamayın...
14 Şubat sevgililer günüymüş...
Seveyim sizin sevgililer gününüzü” diyerek noktalamıştım yazımı...
xxx
Bunun gibi günler, bana göre tüketenler için bulunmaz bir nimet...
Gün gelecek boş bir gün bile olmayacak...
El ele tutuş günü, göz göze geliş günü, birlikte yürüyüş günü, birlikte hoplama, birlikte zıplama günü, ilk diz dize gelme günü...
Çoğaltabilirsiniz!
Maksat alışveriş olsun...
Ancak, gün, o gün değil...
Ülkemizin içinde bulunduğu durum malum...
Kardeşlerimiz, fidanlarımız, gencecik çocuklarımız Suriye topraklarında savaşırken, dahası şehit olurken,
Sevgililer ya da evlilik yıldönümleri bana ters geliyor...
İlle de bir şey alacaksanız, ille de birilerini sevindirecekseniz, Afrin'de şehit düşen Mehmetçiklerin ailelerine, evli olanların hanımlarına, varsa çocuklarına hediye alın, onları sevindirin...
Kahramanlarımızın, şehitlerimizin ailelerine, çocuklarına sahip çıkarak, sizler de onların kahramanları olun...
Başınızı iki elinizin arasına alın ve benim bu önerimi düşünün...
Galip gelen vicdanınız olacaktır.
Xxx
BİR USTAYI DAHA KAYBETTİK
Şenyurt Özbay...
Laf olsun diye söylemiyorum; gerçekten hümanist bir insandı...
Büyükle büyük, küçükle küçük, sinirlerini aldırmış, egosu olmayan nadir insanlardan birisiydi...
85'li yıllarda Yeni Meram'da birlikte mesai yaptık Şenyurt abiyle...
İyi insan olduğu kadar, iyi de gazeteciydi...
İstanbul'da yaptı bu işi...
Bab-ı Ali yokuşu ile Cağaloğlu yokuşunu az tırmanmadı...
Günaydın gazetesinin acar muhabirlerinden birisiydi...
Spor, magazin, adliye, hastane, emniyet muhaberliklerinin hepsini yaptı...
Sayfa düzeni konusunda da eline su dökülemezdi...
72 puntonun üzerine çıkan adamdı...
Muşambadan yaptığı harflerle büyük başlık atılmasını onda gördük, onda öğrendik...
Konya'da bu anlamda çığır açmıştı...
Yeni Meram takip eden değil, takip edilen bir gazete olmuştu...
Şenyurt abinin ufku geniş olduğu kadar heyecanlı da bir gazeteciydi...
Allah rahmet eylesin...
Bir güzel abimizi de kaybetmenin acısını yaşıyoruz.