Zulüm üstüne zulüm
Müslümanlar olarak gücümü ve birliğimizin dağılması sebebiyle izzetimiz, şerefimiz yine ayaklar altına alındı.
Ramazan bereketiyle Sen bizi topla Ya Rabbi(cc).
Ramazan hürmetine Müslümanlara tekrar izzet ve şereflerini bahşet Ya Rabbi(cc).
Her yıl Ramazanda Müslümanların payına bir başka zulüm düşüyor son yıllarda.
Mısır'a darbe düşüyorsa, Gazze'ye bomba düşüyor.
Türkiye'ye ise her çeşidi ile fitne.
Müslümanlar birbirlerine yaptıkları zulümlerin karşılığını son iki Ramazandır daha açık bir şekilde görmeye başladılar.
Yani elleri ile dağıttıkları kardeşliklerini toplayamamanın sonucunu kan, gözyaşı ve zulüm olarak görmekteler.
2014Ramazanında hiç bir ayırım yapmadan gönüllerimizin bir parçası başta Uygur Türkleri olmak üzere Filistin'de, Mısır’da, Gazze'de, Bosna’da, Çeçenistan’da, Arakan’ da, Myanmar’da, Bağdat'ta, Şam'da, Halep'te, Musul'da, Basra’da ve zulmün olduğu her yerde.
Dünya coğrafyasında Müslümanların bulunduğu hiçbir yerde hiçbir ayrım gözetmeksizin bu sene kalbimizin bir parçası dağlanmakta.
Mısır’daki siyonist taraftarı darbe ile gölgelenen geçen seneki Ramazan Ayından sonra bu sene de diğer bölgelerdeki katliam ve zulümler yetmiyormuş gibi, Ramazan Ayında Gazze’deki siyonist katliam Müslümanları tekrar kan ve gözyaşına boğdu.
Doğu Türkistan'da geçen ay yaşanan olayların ardından Çinin genelinden farklı olarak Özerk(!) Uygur Bölgesinde Ramazan Ayında zulüm daha da şiddetlenmiş durumdadır.
İnsanlara zorla su içirilerek oruç tutup tutmadıkları kontrol edilen Sincan bölgesinde yaşananlar hiç umurumuzda değilmiş gibi bir Ramazan ayı geçirmekteyiz.
Terörist devlet israilin saldırıları sonucunda yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesi, binlerce kişinin yaralanması, Filistinlilerin neredeyse dörtte üçünün susuz, elektriksiz evlerde yaşadığı yer oldu Gazze.
Milyonlarca aç, susuz kardeşimiz varken pek çok kişiyi doyuracak kadar yemek israfı yapan ve kardeşlerini unutanların Ramazan sofralarının kurulduğu bir şehir oldu Konya maalesef.
Biz sadece Gazze’yi ve Kudüs’ ü savunmuyoruz, bizim savunma hattımız Mekke’den İstanbul’a kadardır diyen yaşayan şehitler Müslüman kanına doymayan zalimler karşısında savaşırken bizim yaptığımız televizyonlarda naklen savaş seyrederek sadece el kaldırıp duadan başka bir şey olmadı maalesef.
10 bine yakın yahudi, terörist devleti protesto etmek için toplanırken başta Konya ve İstanbul gibi şehirlerde yapılan protestolarda bu sayının yarısına yaklaşılamadı bile.
Parti liderleri için ölürüz diyen ak kefenliler iş Filistin’e, Gazze’ye Suriye’ye geldi mi ortalıkta görünmekten ısrarla kaçınıyorlar.
Zaman, bombalar altında ölenler için sessiz çığlık atmak zamanı değil, tam tersine sesini olabildiğince yükseltme zamanıdır.
Çünkü Peygamberimiz(sav) parti liderlerinin koltuğu ve hoca efendilerinin keyfi için değil, Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir diyordu bize.
Şimdi zaman Şehit Şeyh Ahmet Yasin’ in şu sözlerini tekrar hatırlama ve hatırlatma zamanıdır. Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler! Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında? Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah(cc) için ve ümmetin namusu için kızacak? Şerefli direnişçilerken bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? … Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazacak: Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık! ‘
Müslümanlar elbet bir gün Terörist devlet israilin olmadığı bir dünyada, özgür bir Kudüs ve özgürlüğüne kavuşmuş bir Mescid-i Aksa’ ya kavuşacak.
O gün gelene kadar “Her bir Müslümanın derdi bizim derdimizdir” diyenlerden söz ile kınamayı bir kenara bırakarak sözlerinin gereğini yerine getirmesini beklemek hakkımızdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.