Yüzleşme ya da muvacehe…
Eskiden atalarımız bunu sıkça yaparlardı. Günümüz insanları ise, dünya meşakkati, aşırı hırs ve de sonu gelmeyen isteklerden dolayı ya fırsat bulamıyor, ya da nefse zor geliyor, kendisi ile yüzleşme…
Manevi aynanın karşısına geçip; Misafir olduğum şu fani dünyada kaç günüm geçti? Öncelikle Yaratana karşı kulluk vazifelerimi layıkı ile yerine getirebildim mi? Keza vatanıma, yaşadığım şehre, aileme, çalıştığım işyerime, eş ve dostların haklarını yerine getirebildim mi? Diye sormamız lazım. Elbette bir gün gelecek hesaba çekileceğiz. Bu sîgalara olumlu cevap verenlere selam olsun.
Oysa, biz kolay olanı tercih ederek, hep başkalarını eleştiri, karalama, kötüleme metodunu seçiyoruz. Dolayısı ile ne kendimiz düzeliyoruz ne de toplum düzeliyor.
Siyasilerimiz ise, daha iyi makam elde etme ya da rant peşinde koşuyor. Muhalefetin eleştirilerini dikkate alan yok. Onlara uygun bir cevap veriliyor. Bu konuda kendilerini geliştirmişler. Sorunlar çözülmediği gibi artarak devam ediyor. Büyükşehirlerin ortak sıkıntısı olan trafik çilesi Konyamızda da yaşanıyor. Hemen hemen her yerde ciddi yoğunluk yaşanıyor. Binlerce insanın çalıştığı organize sanayi bölgelerine tramvayı götürmek çok mu zor? İsraf edilen yakıta mı acırsınız, heba edilen vakitlere mi? Sorun ciddi ve çok önemli. Acil çözüm bekliyor. Zira sorumluların vebali büyük. Bir de, işine ya da okuluna vaktinde yetişebilmek için koşup gelip tam otobüse binmeye çalışırken ön kapıya geldiğinde hareket eden şoförlerimiz var tabi, bunlara da Allah izan, insaf versin diyoruz. Elbette hepsi için geçerli değil bu serzeniş. İşini yapan şoförlerimiz müstesna.
Hal böyle olunca ne dünyamızı ne de ahiret hayatımızı mamur edebiliyoruz. Hâlbuki bizler, bu dünyaya sahip olmaya değil, şâhid olmaya geldik. İbadetlerimizle, kulluk vazifelerimizle Allâh’ın yeryüzündeki şâhitleri olduğumuzu ispatlamak için dünya denilen konaktaki muvakkat misafirliğimizi yaşıyoruz. Bu misafirhânede kalıcı edâsıyla oyalanmak, dünyanın ardı arkası gelmez işlerini biz bitirecekmişiz gibi hırsa kapılıp Allâh’ın zikrinden, namazdan ve sâir kulluk vazifelerinden uzak kalmak, tevbe ve istiğfârı geleceği meçhul yarınlara ertelemek, büyük bir hüsran sebebidir.
Rabbimiz Ra’d suresi 11. Ayetinde açıkça bizim şu anki halimizi özetleyerek şöyle buyuruyor;
“İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.”
Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.