Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Yüzler ve Sırları

Yüzler ve Sırları

Dünyada yaşayan her insanın yüzü vardır. Yüzler vardır geçmişte kalmıştır, yüzler vardır hâlen yaşamaktadır ve gelecekte de hep bulunacaktır yüzler. Yüzlerce, binlerce, milyonlarca, milyarlarca yüz dolanır yeryüzünde. Hayatta olan yüzler, fotoğraf karelerinde kalan yüzler olduğu gibi evlerde, sokaklarda, okullarda, işyerlerinde, câmilerde sayısız yüzler vardır. Arapların yüzleri, beyazîlerin yüzleri, Afrikalıların yüzleri, Avrupalıların yüzleri hep farklı farklıdır.

Annenin şefkatli yüzü, babanın otoriter yüzü, çocuğun gülen yüzü, yaşlının ilgiye muhtaç yüzü konumlarını yansıtır. Bunlara ilâveten ortaya koyulandan daha değişik sahte yüzler, bir zaman başka diğer zaman başka türlü olan ikiyüzlü kişiler de vardır. Bâzen de mesleği gereği hep kızmaya endeksli sert yüzlerin yanı sıra, yılışık, şımarık yüzlere de sıkça rastlarız. Öyle ki yüzler hayâtı dolaşır. Yüzler hep hayâtın içinde ve içinden çıkar.

Yüz insanı söyler. Yüzdeki hal insanın iç âlemini sergiler. Ayni zamanda yüz kalbin aynasıdır. İnsan yüzüyle çevreye bir enerji yayar, bunun farkında mıyız? Yüzler vardır pozitif enerji yayar, yüzler vardır negatif enerji yayar. Devamlı hak ve hakikat üzere olan insanların yüzleri her vakit pozitif enerji ortaya koyar. Meselâ Hak dostu evliyâların yüzlerine baktığınız zaman yüzlerindeki tatlı zikir izleri onları her yönü ile latif ve çekici kılar hatta gözlerinizi ayıramazsınız, bakışlarınız o zâtı muhteremde takılı kalır. Necip Fazıl Üstâdın dediği gibi ‘Yüzler vardır lahza lahza Hakk’ı hatırlatır.’ Böyle bir yüze sâhip olana ne mutlu!

Yüz bir ayna gibi kişinin iç dünyâsını tamâmen yansıtmakta ve kişiye kendi gerçeğini hatırlatmaktadır. Kişiyi aynaya bakarak kendi yüzüyle yüzleşmelidir. Tabi insanın yüzsüzleşip de başka bir yüze bürünmediği zaman ancak bunu yapabilir. Bugün kendi varlığını unutan yüzüyle yüzleşmeye zaman bulamayan niceleri mutlaka bir yolunu bulup yüzüyle yüzleşmelidir. Yüz aslında insanın canıdır ve yine o yüz kişinin kaderin izlerini taşıyan trajedisinin yansıdığı satıhtır. Kader ve içinde yaşananlar her yüzde ayrı çizgiler oluşturur. Kimi çile ve çekilenler yüze tamâmen yansırken kimi zaman ayni düzeydeki çile ve sıkıntılar insanın iç âleminin doğru ve hakça yapılanmasından yüze hikmet ve pırıltı akseder. Bu durum belki de yüzün vücûdun bir parçası olmaktan soyut olarak çıkarılıp daha ileri bir mânâya kavuşması sebebiyledir. Çileye Hakk’tan gelen hikmetler nazarıyla bakabilenlerin yüzleri etraflarına ışıltı yayarlar. Ama başa gelen menfi olaylara sığ bir anlayışla bakanların yüzlerinde çektikleri ıstirâbın her zerresini görebilirsiniz.

Yüzler pek çok sebeple değişebilir. Bir vakit ağlayan yüzler bir vakit gelir, gülebilir. İçteki sevinç yâhut gerginlik yüzün şeklini farklılaştırır. İnsanın vâr olan tüm derinliği yüzündedir. Sabır, teslimiyet, tevekkül, iyi hal yüze yansıdığı gibi alay, kızgınlık, kibir de yüzde yerini bulur. İnsanın yaşadıkları ve iç âlemi, yüzünün şeklini belirler. Merak, heyecan, endişe, hüzün hep yüzdedir.

Aslında insanın yüzü ayni zamanda hayat senaryosunun göstergesidir. Senaryo yüze yansır. Kimi yüze bakan ferâsat erbâbı, kişinin yüzünden o insanın hayat öyküsünü çıkartabilir. Kimi sanat ve ilim erbâbı yüze bakarak onun hakkında hikâye yazabilir. Sâdece insanın değil diğer varlıkların da birer yüzleri vardır, yüzler çoğuldur ancak yüzler tekil haklarını her zaman saklı tutarlar. Elimizde ve önümüzde imkan olsaydı hem Anadolu’da hem başka diyarlardaki farklı yüzleri görüp, inceleyebilseydik kim bilir neler söyleyebilir ve anlatabilirdik.

İnsan her sabah uyanıp, güzelce abdest alarak aynaya yüzüne baksa acaba yüzü ona neler hatırlatır, neler söyler? Gitgide sertleşen yumuşak çizgiler, herhangi bir nedenle şişen gözler, aşağıya sarkan dudaklar, ümitsiz bakan gözler, kaşların duruşu, kırışık bir alın sizin hâleti rûhiyenizi gösterir. Yüzdeki her bir çizgi her bir sarkıklık geçmişten işâret taşır. Yüz saklanamaz gerçekleri, gömülüp üstü örtülemez hakikatleri bildirir. İnsan yüzleri unutulmaz.

Akşama kadar karşılaştığınız insanların yüzlerini şöyle bir hayâlinizden geçiriniz. Ne yüzlerle karşılaşıyoruz değil mi? Sevinçli yüzler, üzgün ve süzgün yüzler, dertli yüzler, nefretkâr yüzler, sahtekar yüzler, yalancı yüzler, korkak yüzler, gaddar yüzler, gururlu-kibirli yüzler, canavarlaşan yüzler, ikiyüzlüler ve daha niceleri… Herkes birer insan olarak yüzüyle her yere girip çıkıyor. Önemli olan yüzüyle hakikatin pozitivitesini çevreye yaymaktır. İnsanın varlığı yüz sâhibi olabilmenin mücâdelesiyle doludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi