Nesrin Ercan

Nesrin Ercan

Yeni Bir Soluk: İslam iktisadı

Yeni Bir Soluk: İslam iktisadı

Merhaba kıymetli okuyucu

Eğer bu yazıyı sonuna kadar okumaya niyetliysen, lütfen öyle başla. Çünkü okuyacakların yıllar sonra bile hafızandan silinmeyecek şeyler arasında olacak…

Öncelikle bu ayki kaleme aldığım konunun benim için çok değerli oluşunu, eşsiz ve bambaşka bir önem arz ettiğini, üzerinde çalışırken bile heyecanlandıran bir konu olduğunu özellikle belirtmek isterim. Çünkü birazdan size aktaracağım bu mevzu, şu an için istenilen düzeyde olmasa da, aslında hem ülkemizin hem de tüm dünyanın gündeminde…

Evet. Varlığı yavaş yavaş hissedilse de, bir gün tamamıyla hakimiyetini kuracak Allah (c.c.)’ın izni ve inayetiyle.

Genel bir bakış açısıyla; İslam iktisadı, kaynağını İslam dininden alarak, çağın iktisadi meselelerine, sorunlarına çözüm bulmaya çalışan, İslam’ ın emrettiği nizama uygun şekilde bir ekonomik uygulama alanı oluşturan, toplum hayatını iktisadi yönden İslamiyet’ in ışığında, yörüngesinde, sınırlarında düzenleyen, Kur’ an ve sünnet ilkelerine dayanan,” kul hakkı” olgusuna binaen oluşturulmuş, aile, miras, kamu menfaatiyle sınırlı bireysel mülkiyet, zekat, israf, riba (faiz) yasakları ve devletin iktisadi işlevi gibi hususları ana hatlarıyla inceleyen bir oluşum, kapsam bakımından oldukça geniş bir perspektife sahip ve özgün bir bilim dalıdır.

Özgündür, çünkü diğer bilim dallarına kıyasla daha gerçekçi, daha akılcı ve sistem açısından daha mantıklı bir işleyişe sahiptir. Öne sürdüğü fikirleri, iddiaları daha sağlam temellere dayanmaktadır.

Ezeli ve ebedi olan Allah (c.c.) ‘ ın sonsuz ilmi her şeyi, bütün mevzuları, durumları, insanı ve insanüstü her şeyi içinde barındırır. İslam da Allah- u alem (c.c.) ‘in bütün emir ve yasaklarının, kurallarının, kainattaki muhteşem sisteminin hayat bulmuş bir ispatıdır. Bu nedenle de İslam kutsal ve kusursuzdur. Böyle kusursuz bir olgunun iktisadi (ekonomik) yönden eksik kalacağı, herhangi bir teşekkül içinde olamayacağı ve geri planda kalacağı düşünülemez. İslam iktisadı ise, işte bu şekilde süregelmiş bir yapının sonucudur. Böyle bir düşünüşün ürünüdür.

İlk insan yani Hz. Adem (a.s.)'ın yaradılışından bu yana toplumdaki ekonomik faaliyetler hep var olmuştur. Ticaret, alışveriş, borç alıp-verme vb. gibi faaliyetler farklı zaman ve mekanlarda, türlü şekillerde de olsa sürekli devam etmiştir. Çünkü insanoğlu yaradılışından ötürü kesintisiz bir istek ve arzu etme durumundadır. İnsan, madde yönünden devamlı bir arayış içindedir. Sonu bilinmeyen ihtiyaçları ve yetinmeme duygusu her daim ön plandadır. İnsan daima daha çok olanı ve en iyisini ister. İktisat bilimi ise buna çeşitli çözüm yolları sunar. Fakat ahlaki ve dini değerleri saf dışı tuttuğu ve niceliksel teorilere fazlaca yoğunlaştığı için tam olarak doğru olanı gösteremez. Bu da insanı, faydasını maksimize edemediği ve dahi sorunlar yaşayacağı, bunlara bağlı olarak da daha hırslı davranacağı bir konuma getirir.

İslam iktisadı işte tamda burada devreye girer. İnsana meşru yollarla iktisada ( parasal düzen) yönelmeyi, rasyonel ( akılcı ) ve realist ( gerçekçi) olmayı, Allah (c.c.) ‘ ın emir ve yasaklarını gözeterek kararlar almayı emreder. Ancak bu şekilde en üst faydaya ulaşacağını, mutlu, onurlu, kendine ve diğer insanlara yararının dokunduğu bir hayat sürebileceğini öğütler.

İslam iktisadı, İslami ilimlerde gelişen bir ilim dalı olmakla beraber aynı zamanda Müslüman kimliğe sahip kişiler için alternatifsiz bir ekonomik sistemdir. İslam’ın bir alternatifi olmadığı gibi, İslam iktisadının da herhangi bir alternatifi yoktur.

İslam’ın var olduğu yerde, İslam iktisadı da mutlaka vardır. Bu nedenle İslam’ ın tüm kaynakları, İslam iktisadının da kaynaklarıdır. Bu denli güvenilir ve şüpheye mahal vermeyecek düzeyde sağlam kaynakları olan İslam iktisadı; Allah (c.c.)’ ın kurallarını, kanunlarını, emir ve yasaklarını temel prensip olarak baz alan; Tefsir, Hadis, Kelam ve Fıkıh gibi İslami ilimleri yol gösterici olarak kabul eden, geleceği aydınlık bir ekonomik sistem ve gelişim göstermekte olan yeni bir çalışma alanıdır.

Montaigne der ki; “İnsanların en çok inandıkları şeyler, en az anladıklarıdır. “

Tıpkı bu yeni çalışma alanı gibi… Şu an onu ne kadar az anlasak da, bir gün en çok inandığımız şey olacak inşallah!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nesrin Ercan Arşivi