Yeni bir sayfa..
Sadece Karabükspor'u ya da galibiyeti kaçırmadı Konyaspor…
Galibiyetten daha fazlasını…
Özellikle de rakiplerin kaybettiği bir haftada...
Erciyes'in, Rize'nin 3, Gençlerbirliği ile Kayseri'nin 2'şer puan kaybettiği bir haftada 3 puan alabilmiş olsaydı, bugün 19 puanlı bir takım olarak daha üst sıralarda olabilirdi...
Maalesef dününü inkar etmedi yine…
Bir “kader anı”nda veya bir “kırılma noktası”nda daha hayal kırıklığına uğrattı tribüne gelenleri…
Hayır!
Makus talihinden değil…
Kendisini sabote etmekten!
Kendi ayağına kurşun sıkmaktan!
Evet, ısrarcıyım…
Konyaspor’un her geçen hafta “kötü”ye gittiğini görmemek için “kör” olmak lazımdı…
Dert diğer takımlar olmaz…
Dert Konyaspor’un kendi kendine yapacağı azizlikler ile olur…
Daha öncekiler ya da Karabükspor maçında olduğu gibi…
Konyaspor’un savunmasının balansı konumundaki Erdinç’in yokluğu, önemli bir kayıptı…
Önündeki iyi bir Mehmet Güven'in veya Ali Çamdalı'nın varlıkları ile yoklukları da...
Kaleci İtandje'yi saymıyorum bile...
Haftalardır söylüyorum, “yan toplarda defolu” diye...
Biz hataları söyledikce “gamlı baykuş” muamelesi gördük...
Özellikle de sosyal medyada...
Mesele şu; Futbolda duygusallık ve dün yok...
Kişiler değil, aslolan Konyaspor'dur, aslolan kurumdur..
Vazgeçilmeyen, vazgeçemeyeceğimiz Konyaspor'dur...
Ali gitmiş Veli gelmiş önemli değil...
Kimler gitmedi ki...
Ya da kimler gelmedi...
Önemli olan Konyaspor'un bu lige tutunması ve başarılı olmasıdır...
Keşke Uğur Hoca başarılı olabilseydi...
Ama olmadı, olamadı...
İstanbul takımlarının “sütçü beygiri” ya da “bu ligin asansör”ü gördükleri Konyaspor'un öyle bir takım olmadığını gösteremedi Uğur Hoca...
İçeride alınan 5 galibiyet ya da dış sahadan gelen 1 beraberlikle bahar gelmedi Konyaspor'a, güller açmadı bu takımın yüzünde...
İç sahada kaybettiği 9 puanın sadece 1'ini telafi edebildi deplasmanda...
Kim ne derse desin, Konyaspor'da sadece teknik adam değil, yönetim anlamında da bir “rotasyon”a gidilmesinden yanayım...
Konyaspor'u evladı gibi seven, sevgisinin dışında hiçbir çıkarı olmayan taraftarlar gibi takımına dört elle sarılan yöneticilere de ihtiyacı var bu takımın...
“Benden sonra tufan” zihniyeti taşıyanların da, bu kulüpten uzaklaşması elzemdir...
Kendi başarısızlıklarını başkalarının üzerinden sunmaya çalışanların, ne kendilerine ne de Konyaspor'a bir yararı olmayacağını bilmeliler artık...
Kendilerini savunanların da...
xxx
MESUT BAKKAL
Kendisinden önce siyasi kimliği geldi Konya'ya...
Ülkücülüğü ile bir siyasi partiye olan yakınlığı dillendirilmeye başlandı...
Uğur Tütüneker'in cemaatçılığının konuşulduğu gibi...
Arkasından da, Gekas ile “kanlı-bıçaklı” olduğu üflendi kulaklara...
Bakkal gelince, Gekas'ın şehri terkettiği yazıldı çizildi sosyal medyada...
Fesat çevreleri de sazan gibi atladı bu dedikodulara...
Bakkal ile Gekas'ın Samsun'da yıldızları barışmamıştı...
Doğrudur ya da yanlış...
Ama burası Samsun değil...
Ve...
Bir araya gelmişler, el sıkışmışlar...
Her iki taraf da Konyaspor'un başarısı için elele, gönül gönülevermişler...
Anlayacağınız ne Bakkal'ın Gekas ile ne de Gekas'ın Bakkal ile bir sorunu yok...
Fitneden ve fesattan beslenenlere Bakkal ve Gekas'tan ekmek çıkmaz...
Boşuna heveslenmesinler...
Konyaspor'da yeni bir sayfa açıldı...
Kimse bu sayfayı tersinden okumasın.